SAHİH-İ BUHARİ 243 - 400 SAYFA

admin
134 minute read
"Biriniz hacetini yerine getirmeğe gittiği zaman Kıble'yi karşısına almasın, (Medine'nin) şarkına yâhud garbına doğru dönünüz"233[21]. 

12- İki Kerpiç Üzerinde Büyük Hacetini Yerine Getiren Kimse Babı 234[22]. 

                                                 233[21] "Şarka ve garba doğru dönünüz" emri, Medîne semtine göredir. Yoksa her semte göre Kıble'yi ta'zîmen hangi cihete yönelmek gerekse, oraya yönelmek lâzım geleceği aĢikârdır. Bir bina içinde yâhud duvar, sed, sütün, çit, kaya., yanında olursa, bâb isminde de ifâde edildiği gibi, Ģark ve garba dönmek gerekmez. Bu mes'elede kavi, fiile muarızdır. Müellif Buhârî, bâb ismine istisnayı ilâve etmek suretiyle, kavi sahrada, fiil de binalar ve evler içindedir diye cem' cihetine iĢaret eylemiĢtir. Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/296. 234[22] el-Bezâr, sehâb vezninde açık sahraya denir... ġarihin beyânına göre Ģu açık sahraya denir ki, onda kuytulanacak bina, taĢ ve ağaç gibi Ģeyler olmaz. A'râbîler çölde oturur olmaları sebebiyle, kazayı hacet için boĢ yerlere çıktıklarından hâliyet ve mahalliyet alâkasıyle kazayı hacette istimal eylediler. et-Teberrüz: Tefe'ul vezninde bu dahî yabana çıkmak ma'nâsınadır... ve vechi mezkûr üzere mecaz olarak kazayı hacet için çıkmak ma'nâsınadır (Kaamus Ter.). el- Verik: Ketif vezninde, bedende uyluğun üst tarafına denir ki, evce ve kemiğine evce kemiği denir, iki taraflı ikisine verikân denir. Et ve yağıyle Türkçe'de kıynak ta'bîr olunur... Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/296.
 245
11-.......Abdullah ibn Umer (R) Ģöyle der idi: Bir takım insanlar, büyük hacetini yerine getirmek için oturduğun zaman Kıble'ye karĢı da, Beytu'l-Makdis'e karĢı da yönelme, diyorlar. Abdullah ibn Umer Ģöyle dedi: Yemîn olsun ki, ben bir gün bizim evin damı üstüne çıkmıĢtım. Bu esnada Rasûlullah(S)'ın büyük hacetini yerine getirmek için Beytu'l-Makdis'e karĢı iki kerpiç üzerine oturduğunu (gözümle) gördüm235[23]. Ġbn Umer Vâsi' ibn Hıbbân'a: Belki sen kıynakları üzerinde namaz kılan kimselerdensin? dedi. (Vâsi' dedi ki:) Bunun üzerine: Vallahi ben bilmiyorum, dedim. Ġmâm Mâlik: Abdullah ibn Umer yerden yükselmeyerek namaz kılan, kendisi (kıynaklarıyle) yere bitiĢik olduğu hâlde secde eden kimseyi kasdediyor, dedi236[24]. 
                                                 235[23] Peygamber'in nehyi Ġbn Umer'e sahîh bir yolla ulaĢmamıĢ da bu sebebden bunu inkâr etmektedir gibidir. Maksadın mutlaklığının ibtâl olması da mümkündür. Yânî, insanlar o sözün bina içindeki durumla sahradaki durumu arasında fark gözetmiyorlar, demek istemiĢtir. Yâhud da ibn Umer'in maksadı, nehyin tenzîhi olmasıdır. Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/297. 236[24] Ġbn Umer, Vâsi' ibn Hıbbân'a: Belki sen secdede uylukların karından uzaklaĢtırılacağı sünnetini
 246

13- (Haceti Yerine Getirmek İçin) Kadınların Sahraya Çıkmaları Babı

12-.......Bana Ukayl, Ġbn ġihâb'dan; o da Urve'den; o da ÂiĢe(R)'den tahdîs etti (ki o Ģöyle demiĢtir): Peygamber'in zevceleri geceleyin haceti defe çıktıklarında (Medine'nin kenarında olan) Menâsı'a kadar giderlerdi. O (Menâsı' denilen yer) açık bir yerdir. Umer, Peygamber'e: Kadınlarını perde arkasına koy (yânî evden çıkmalarını men' et), der idi de, Rasûlullah (S) onun dediğini yapmıyordu. Nihayet Peygamber'in zevcesi Sevde bintu Zem'a gecelerden bir gece yatsı namazı vaktinde dıĢarıya çıktı. Sevde uzun boylu bir kadın idi. Umer, hicâb emrinin indirilmesine
                                                                                     
 bilmiyenlerdensin? ġayet bunu bilenlerden olaydın muhakkak sahra ile gayrisi arasındaki farkı, ve Ka'be'ye yönelmek ile Beytu'l-Makdis'e yönelmek arasındaki farkı bilirdin, diyor. Vâsi' da: Vallahi ben onlardan mıyım, değil miyim bilmiyorum, diyor. Yâhud da: Ben Ka'be'ye veya Beytu'l-Makdis'e yönelmek hususlarındaki sünneti bilmiyorum, diyor. Hadîsin son fıkrasında ise Ġmâm Mâlik, kıynak üzerinde kılınan namazın tefsirini yapıyor. Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/297.
 247
çok arzu duyduğu için, ona: Yâ Sevde, bilmiĢ ol ki, biz seni muhakkak tanıdık, diye bağırdı. Bundan sonra Allah "Hicâb Âyeti"ni indirdi 237[25]. 

13-.......Bize Ebû Usâme, HiĢâm ibn Urve'den; o da babası Urve'den; o da ÂiĢe(R)'den tahdîs etti ki, Peygamber (S) kadınlara: "Hacetiniz hususunda dışarıya çıkmanıza izin verildi" buyurdu. HiĢâm: Haceti yerine getirmek için dıĢarıya çıkmayı kasdediyor, dedi.

14- Evlerde Halâ Edinmek Babı

14-.......Abdullah ibn Umer (R) Ģöyle demiĢtir: Bir ihtiyâcım sebebiyle (kızkardeĢim) Hafsa'nın evinin damının üstüne çıkmıĢtım. Bu esnada Rasûlullah(S)'ı                                                  237[25] Hicâb âyetleri üç defada üç mertebeyi söyler olmak üzere nazil olmuĢtur: Birincisi el-Ahzâb: 33/59. âyet; ikincisi elAhzâb: 33/53. âyet; Üçüncüsü en-Nûr: 24/31. ve el-Ahzâb: 33/32. âyetlerdir. Bu hicâb âyetlerinden sonra da ihtiyâç gidermekte ve diğer ihtiyâçlarda kadınların dıĢarıya çıkmalarına izin verilmiĢtir. Bunu, müteâkib hadîs, sarîh olarak ifâde etmektedir. Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/298.
 248
gördüm, arkasını Kıble'ye, önünü de ġam'a döndürerek hacetini def ediyordu 238[26]. 

15- Bâb

(Bu, geçen bâbdan bir fasıl gibidir)

15-.......Abdullah ibn Umer (R) haber verip Ģöyle demiĢtir: Bir gün evimizin damının üzerine çıktım, bu esnada Rasûlullah(S)'ı Beytu'l-Makdis tarafına yönelerek iki kerpiç üzerine oturmuĢ (hacetini def eder) hâlde gördüm239[27]. 

                                                 238[26] Bunun hakkındaki söz 12. babın 11 rakamlı hadîsinde geçmiĢti. Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/299. 239[27] Abdullah ibn Umer'in, damının üzerine çıktığını söylediği bu ev, Peygamber'in zevcesi Hafsa'nın ikaametine tahdîs ettiği evdir, Ġbn Umer'in, rivayette "Bizim evin damına çıktım" demesi, ya kızkardeĢinin evi olduğu için mecazen böyle demesinden, yâhud da Hafsa'nın vefatından sonra mîrâs yoluyla bu ev kendi mülkiyetine geçtiği için, bu ta'bîri kullanmıĢtır. Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/299.
 249
16- Su İle İstincâ Etmek Babı 240[28]

16-.......Bize ġu'be, Ebû Muâz'dan -ki ismi Ata ibnu Ebî Meymûne'dir tahdîs etti. O Ģöyle demiĢtir: Ben Enes ibn Mâlik(R)'ten iĢittim, Ģöyle diyordu: Rasûlullah (S) hacetini defe çıktığı zaman bir çocukla beraber, yanımızda bir su kabı olduğu hâlde (hizmet etmek için) gelirdim. (Râvî dedi ki:) Enes bu su ile, Rasûlullah'ın istincâ edip temizlendiğini anlatmak istiyor 241[29].

                                                 240[28] en-Necv (en-Necâu, en-Necâtu, en-Necâyetu): Kurtulmak ma'nâsınadır...Mütercim der ki: Râgıb'ın beyânına göre bu madde bir Ģeyden ayrılmak ma'nâsına konulmuĢtur... Ve necv, hadeslenmek ma'nâsınadır. Çocuk pislediği zaman necâ's-sabî denilir. Ve necv, mutlaka karından çıkan Ģeye denir. Gerek necs, gerek rîh olsun... Ve karından hades çıkmak ma'nâsınadır... el-Ġstincâu: Bu da kurtulmak ma'nâsınadır... Ve haceti kaza ettikten sonra temizlenecek yeri su ile yıkamak yâhud silmek ma'nâsınadır... (Kaamus Ter.). Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/300. 241[29] Ġstincâ, lügat yönünden, çıkıĢ yerinin ağzında kalan pisliği izâle etmektir. Fakîhler ıstılahında ise, iki çıkıĢ yerinin birinden necvi, yânî pisliği su ile yâhud taĢ ile gidermektir. Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/300.
 250
17- Temizlenmek İçin Beraberinde Su Taşınan Kimse Babı

Ve Ebu'd-Derdâ (Iraklılar'a): "Sizin aranızda Rasûlullah'ın ayakkabılarına, temizlenecek suyuna ve yastığına sâhiblik eden kimse yok mu?" dedi242[30].

17-....... Bize ġu'be (ibn Haccâc), Ebû Muâz'dan tahdîs etti. O Ata ibnu Ebî Meymûne'dir ki, Ģöyle demiĢtir: Ben Enes(R)'ten iĢittim, o Ģöyle diyordu: Rasûlullah
                                                 242[30] Buhârî bu ta'liki Kitâbu'l-Menâkıb, Abdullah ibn Mes'ûd'un meuâkıbı bâbı'nda mevsûlen tahrîc etmiĢtir. O hadîste görüleceği üzere, Ebu'd-Derdâ bu sözünü, Irak'tan gelen Alkametu'bnu Kays'e hitaben söylemiĢtir: "Sâhibu'n-na'leyn.."den muradı Ġbnu Mes'ûd'dur. Ġbn Mes'ûd o zaman Irak'ta vazîfeli idi. Ebu'd-Derdâ ise ġam'da vazife görüyordu. Ġbn Mes'ûd, Peygamber'in, zikredilen husûsî hizmetlerinde bulunduğu için Ebu'd-Derdâ, mes'elelerinizi niçin ibn Mes'ûd'a sormuyorsunuz da, ġam ehline gelip benim gibi birisine soruyorsunuz? demek istiyor. Müellif Buhârî'nin bu bâbda Enes hadîsi için Ebu'd-Derdâ hadîsinin bir kısmını îrâd etmesi, zikredilen gulâmın Ġbn Mes'ûd olduğunu kuvvetli bir Ģekilde bildirmektedir. Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/300-301.
 251
(S) hacetini def için dıĢarıya çıktığı zaman ben, bizden bir çocukla beraber yanımızda bir su kabı olduğu hâlde onun arkasından giderdim243[31].

18- İstincada Su İle Beraber Dibi Demirli Bir Deymek Taşınması Babı

18-....... Bize ġu'be, Ata ibn Ebî Meymûne'den tahdîs etti. O Enes ibn Mâlik(R)'ten Ģöyle derken iĢitmiĢtir: Rasûlullah (S) halâya girerdi de ben bir çocukla beraber bir su kabı ve bir harbe taĢırdım. Rasûlullah su ile istincâ edip temizlenirdi. Bu hadîsi ġu'be'den rivayet etmekte Muhammed ibn Ca'fer'e Nadr (ibn ġumeyl-204) ile ġâzân (ibn Âmir-208) mutâbaat etmiĢlerdir 244[32]. "El-Anaze" aĢağı tarafında demir bulunan deynektir 245[33].
                                                 243[31] Bu hadîs, haceti yerine getirdikten sonra pislik çıkan yerleri su ile yıkama medeniyetine açıkça delâlet etmektedir. Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/301. 244[32] Bu iki mutâbaattan birincisi Nesâî'de vasl edilmiĢtir; ikincisini musannif Buhârî Kitâbu's-Salât'ta vasl etmiĢtir. "Buhârî bu babın hadîsinde mutâbaatı Ģunun için getirdi: Bu hadîsin tarîklerinin çoğunda, Muhammed ibn Ca'fer'in
 252

19- Sağ El İle İstinca Etmekten Nehy Babı

19-.......Ebû Katâde (R) Ģöyle demiĢtir: Rasûlullah (S) Ģöyle buyurdu:  "Herhangi biriniz birşey içtiğinde kabın içine hohlamasın. Halâya gittiğinde cinsiyet organına sağ eliyle dokunmasın, sağ eliyle de temizlenip silinmesin".
                                                                                     
 ġu'be'den yaptığı rivayetteki müstesna, harbenin taĢınması zikredilmemiĢtir. ġu'be'den harbenin taĢınması rivayetini nakletmekte Muhammed ibn Cafer'e Nadr ile ġâzân mutâbaat etmiĢlerdir. ĠĢte Buhârî, kendisinin bunu rivayette yalnız kaldığını vehmetmesi muhtemil olanların vehmini def etmek için, harbe taĢınmasını ihtiva eden bu rivayeti, mezkûr mutâbaaları getirmekle kuvvetlendirmiĢtir" (ġah Veliyyullah). Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/301-302. 245[33] Bu tefsîr, Kerîme rivayetinde vardır, diğerlerinde yoktur. ez-Zücc, mızrağın aĢağı tarafında olan demir harbeye denir ki, yere dikilir (Kaamûs Ter.). Bu harbeyi Peygamberimize NecâĢî hediye etmiĢti. Aslen bu HabeĢliler'in harb âletlerindendir. Peygamber namaza durunca kıblesi cihetine -namaz kılanın sütresi olsun diye- dikerlerdi. Bu harbe Rasûlullah'ın önü sıra taĢındığı gibi, RâĢid Halîfeler'in de önü sıra taĢınırdı. Sonra Adullah ibn Zubeyr'in eline geçmiĢ ve öldürüldüğü vakte kadar yanında kalmıĢtı. Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/302.
 253

20- Bâb: İşediği Zaman Zekerini Sağ Eliyle Tutmaz 246[34].

20-.......Ebû Katâde (54-R) tahdîs etti ki, Peygamber (S) Ģöyle buyurmuĢtur: "Biriniz işediği zaman sakın zekerini sağ eliyle tutmasın, sağ eliyle temizlenmesin ve su kabının içine nefes hohlamasın"247[35].

21- Taşlarla Silinip Temizlenmek Babı

                                                 246[34] Bâb ismi yaptığı Ģeyin -ki o "Sağ el istincâ etmekten nehy"dir- zikrini bitirince, "Sağ el ile zekeri tutmaktan nehy" ismini zikre baĢladı. ġayet bu bâb isminin hükmü yukarıda geçmiĢtir; Ģu hâlde bu bâb isminin fâidesi nedir? dersen, cevâb Ģudur: Bunun fâidesi, metnin lâfzında vâkı'olan ihtilâf ile birlikte isnadın muhtelifliği; bir de Buhârî'nin âdeti üzere bâb isimlerinin taaddüdünde, bir tek hadîs içinde toplanmıĢ bulunan çeĢitli hükümleri araĢtırmasıdır (Kastallânî). Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/302. 247[35] Bu iki babdaki hadîslerin baĢlıklara uygunluğu açıktır. Sağ elin ağıza, buruna su verme gibi iĢlerde kullanılacağı, taharetlenmede sol elin kullanılacağı bu hidislerle sibit oluyor. Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/303.
 254
21-.......Ebû Hureyre (R) Ģöyle demiĢtir: Peygamber (S) hacetini def için çıktığında ardından gittim. Yürürken arkasına dönüp bakmazdı, kendisine yaklaĢtım. "Silinip temizlenmem için bana taşlar ara" buyurdu, yâhud buna benzer bir söz söyledi. "Fakat bana kemik ve fıĢk getirme" dedi. Ona eteğimin kenarı içinde birkaç taĢ getirip yanına koydum ve yanından savuĢtum. Hacetini yerine getirdiği zaman onlarla silindi248[36].

[ 22 Bâb: (Hayvan Dışkısı İle İstincâ Edilmez)] 249[37].

                                                 248[36] en-Nafd : Bir nesneyi silkmek ma'nâsınadır.. el-Ġstinfâd: Bir yerin her mahallinde olanını bilmek için geregi gibi bakıĢtırmak ve iĢedikten sonra gereği gibi istibrâ eylemek,.., ve taĢla istincâ eylemek ma'nâsınadır (Kaamûs Ter.). Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/303-304. 249[37] 1315 tarihli Âmire baskısıyle 1348 târîhli.Munîriyye baskısında bu bâb ve ismi yoktur. Kirmânî, Askalânî, Aynî ve Kastallânî'de bu bâb ve ismi mevcûddur. Kastallânî: Bâbdan sonraki ifâde, Ebû Zerr, Ebu'l-Vakt, Asîlî ve Ġbn Asâkir rivayetlerinde sabit oldu, diyor. Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/304.
 255
22-.......Ebû Ġshâk Ģöyle demiĢtir: Bu hadîsi bana (yalnız) Ebû Ubeyde (Âmir ibn Abdillah ibn Mes'ûd) zikretmiĢ değildir. Lâkin bunu bana Abdurrahmân ibnu'l-Esved (99) de zikr edip tahdîs etmiĢtir. O da babası el-Esved ibn Yezîd en-Nahaî'den. Esved ibn Yezîd, Abdullah ibn Mes'ûd'dan Ģöyle derken iĢitmiĢtir: Peygamber (S) halâya gitti ve bana kendisine üç taĢ getirmemi emreyledi. Ben iki taĢ buldum. Üçüncü taĢı aradım, fakat onu bulamadım. Bunun için bir de hayvan dıĢkısı alıp bunları Peygamber'e getirdim. Peygamber iki taĢı aldı, hayvan dıĢkısını attı da: "Bu, pistir" buyurdu. [Ġbrâhîm ibn Yûsuf (198), babası Yûsuf ibn Ebî Ġshâk(157)'tan, o da dedesi Ebû Ġshâk'tan söyledi. O: Bana Abdurrahmân ibnu'l-Esved tahdîs etti, demiĢtir] 250[38].
                                                 250[38] Ebû Ġshâk: Bu hadîsi bana Abdurrahmân ibnu'l-Esved ibn Yezîd tahdîs etti, dedi. Yukarıda geçen isnâdla demek istiyor. Müellif Buhari bu ta'lîk ile "Ebû Ġshâk bu haberi tedlîs etti" iddiasında bulunanları redd etmek istemiĢtir. Bunun araĢtırmasının zikrinde, (bizi) kısaltma maksadından çıkaracak bir uzunluk vardır (Kastallânî).
 256

23- Organlarını Birer Kerre Yıkayarak Abdest Almak Babı

23-.......Bize Sufyân es-Sevrî, Zeyd ibn Eslem'den; o da Ata ibn Yesâr'dan; o da Ġbn Abbâs(R)'tan tahdîs etti. O Ģöyle demiĢtir: Peygamber (S) -bir defa- organlarını birer defa yıkayarak abdest aldı.

24- Organlarını İkişer Kerre Yıkayarak Abdest Almak Babı

                                                                                     
 Bu ta'lîk 1348 tarihli Munîriyye baskısı Buhârî nüshasında mevcûd değildir. Âmire tab'ında ve Ģerhlerdeki nüshalarda mevcûddur. Onun için köĢeli parantez arasına alındı. Bu hadîslerde, evvelâ taĢ ve benzeri Ģeylerle pislik yerini silip pisliği gidermek, ondan sonra orayı su ile yıkamak suretiyle temizlenmek anlatılmaktadır. Burada, pisliği ele bulaĢtırmamak için evvelâ taĢ ve benzeri Ģeyler kullanılması, ondan sonra su ile yıkamayı öğretmektedir. Çünkü ele bulaĢan pisliğin zerrelerini ve kokusunu elden gidermek daha zor olup, ancak sabun ve benzeri Ģeylerle giderilip temizlenebilir. Bugün bâzı insanlar bunu, yıkanmadan evvel tuvalet kâğıdı kullanmak suretiyle yapmaktadırlar... Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/304.
 257
24....... Bize Fuleyh ibnu Süleyman, Abdullah ibnu Ebî Bekr ibn Amr ibn Hazm(l35)'dan; o da Abbâd ibn Temîm'dcn; o da Abdullah ibn Zeyd(R)'den -ki Ezan ru'yâsının sahibidir- tahdîs elli (O Ģöyle demiĢtir): Peygamber (S) -bir defa- uzuvlarını ikiĢer kerre yıkayarak abdest aldı.

25- Organlarını Üçer Kerre Yıkayarak Abdest Almak Babı

25-.......Bana Ġbrâhîm ibnu Sa'd, îbn ġihâb'dan tahdîs etti ki, ona da Ata ibn Yezîd haber vermiĢtir. Ona da Usmân'ın himayesinde bulunan Humrân (75) haber vermiĢtir. Humrân, Usmân ibn Affân(R)'ı Ģu hâlde görmüĢtür: Usmân bir defa bir su kabı istedi. Müteakiben avuçları üzerine üç defa su döküp onları yıkadı. Sonra sağ elini kabın içine sokup (su alarak) ağzını çalkaladı, ve burnuna su verdi. Sonra yüzünü ve dirseklere kadar ellerini üç kerre yıkadı. Sonra baĢını meshetti. Sonra iki ayağını topuklara kadar üç kerre yıkadı. Ondan sonra: Rasûlullah (S): "Her kim şu benim
 258
abdest alışım gibi abdest alır, sonra içlerinde kendi nefsine tahdîs etmeksizin -yânî kendini zihnen hâtıralar ve hayâller ile işgal etmeksizin- iki rek'at namaz kılarsa, geçmiş (küçük) günâhları mağfiret olunur" buyurdu, dedi. Ve yine Ġbrahim (ibn Sa'd)'den;(ki) o Ģöyle dedi: Salih ibn Keysân dedi ki: Ġbn ġihâb Ģöyle dedi: Ve lâkin Urve (ibn Zubeyr), Humrân'dan Ģöyle tahdîs ediyordu251[39].: Usmân (R) abdest alıp tamamlayınca Ģöyle dedi: Size bir hadîs söyleyeyim ki, Allah'ın Kitabı içinde bir âyet olmasaydı onu size söylemezdim252[40].
                                                 251[39] ĠĢte bu Ġbn ġihâb'dan bir istidrâktir, yânî, iki Ģeyhi, Humrân'dan; o da Usmân'dan tarikiyle bu hadîsi kendisine yaptıkları rivayetlerinde ihtilaf etmiĢlerdir. ġöyle ki: Ata ona bir sıfat üzere tahdîs etmiĢ, Urve de bir sıfat üzere tahdîs etmiĢtir. Hâlbuki bu bir ihtilâf değildir. Ancak bunlar birbirinden ayrı iki hadîstirler. Atâ'nın tahdîs sıfatı, hadîsin baĢ tarafında geçti. Urve'nin tahdîs sıfatına gelince, onu da râvî: "Usmân abdest alıp bitirince..." sözüyle iĢaret etmiĢ oluyor (Kastallânî). Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/306. 252[40] Usmân (R) bu sözü, insanların bu gibi müjdeyi iĢittiklerinde ma'siyyetlere cür'et etmelerinden, ve "Allah bize bu küçük amel mukaabilinde mağfiret edecek, binâenaleyh biz istediğimiz Ģeyi yapalım.." demelerinden korktuğu için söylemek istememiĢtir. Mâlik, Usmân'dan gelen bu kelâmın tevcihi hakkında: Usmân bunu, insanların bu hadîsi ırak addeyleyip kabul etmemeleri ve
 259
Peygamber(S)'den iĢittim, Ģöyle buyuruyordu: "Hiçbir kimse yoktur ki, abdest alsın ve abdest alışını güzel yapsın, sonra (farz olan) namazı kılsın da o abdest ile (daha sonraki) namazı kılıncaya kadar (geçen zaman içindeki) günâhları mağfiret edilmesin''. Râvî Urve der ki:(Usmân ibn Affân'ın dediği) âyet "Hakikat, indirdiğimiz o açık âyetlerimizi ve doğruyu -biz Kitâb'da insanlara onu pek aĢikâr bir surette bildikten sonra- gizliyenler, iĢte onlara hem
                                                                                     
 inkâra düĢmeleri, hadîsi rivayetinde kendisini tekzip edip günâha girmelerinden korktuğu için söylemiĢtir, dedi. Lâkin Urve'nin takdîr ettiği âyet, bu tevcihe yakıĢmıyor. Belki Usmân'ın bu tevcih üzerine îrâd ettiği âyet "Çünkü güzellikler kötülükleri giderir. Bu iyi düşünenlere bir öğüttür" (Hud: 11/115) kavlidir. Binâenaleyh kelâmın ma'nâsı, hadîsi Kur'ân'dan olan nass te'yîd etmektedir. Tarafımdan rivayet edilen bu hadîsi ırak addeylemiĢ olsanız da artık bunu inkâr etmeniz mümkün değildir. Eğer bu âyet mevcûd olmasaydı, sizin dînde ta'n etmenizden ve hadîsi inkâr eylemenizden korktuğum için bunu sizlere tahdîs etmezdim, demek olur. Bu yeri iyi anla. Çünkü burası Ģarihlerin ayaklarının sürçtüğü ve ekseriya çiğneyip geçtikleri yerlerdendir. Hidâyet veren ise ancak Allah'tır ve doğruluk ancak O'na âiddir (ġah Veliyyullah). Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/306.
 260
Allah la'net eder ve hem la'net etmek Ģânından olanlar la'net eder" (el-Bakara: 2/159) âyetidir 253[41].

26- Abdest Alışta Suyu Buruna Çektikten Sonra Nefesle Geri Çıkarmak Babı

Bunu (yânî suyu buruna çektikten sonra geri çıkarmayı) Usmân ibn Affân, Abdullah ibn Zeyd ve Ġbn Abbâs (R), Peygamber(S)'den olmak üzere zikretmiĢlerdir 254[42]                                                  253[41] Burada sıralanan üç bâb baĢlığı ile altlarında getirilen hadîslerin birbirlerine uygunlukları apaçık meydanda olduğu için, burada buna iĢaretle yetinilip, baĢka açıklamaya gerek görülmedi. Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/307. 254[42] el-İntisâr: Saçmak ve suyunu buruna çektikten sonra nefesle geri çıkarmak ma'nâsınadır ki, tıskırmak ta'bîr olunur. el-İntinsâr : Buruna suyu çektikten sonra geri pıskırmak ma'nasınadir ki, burunu temizlemek için yaparlar. Ve buruna su çekmek ma'nasınadir (Kaamûs Ter.}. Usmân ibn Affân'ın Abdullah ibn Zeyd'in ve ibn Abbâs'ın Peygamber'den olmak üzere zikrettikleri bu hususu müellif Buharı Sahih'inin muhtelif bablarında mevsûl olarak rivayet etmiĢtir. Birincisini "BaĢın tamamını meshetmek" babında, ikincisi yakında gelecek, üçüncüsünü de "Bir avuç su ile yüz yıkamak bâbı"nda. Lâkin burada istinsarın zikri yoktur. Ġbn Hacer: Sankı musannıf bununla Ahmed ibn Hanbel'in, Ebu Davûd'un ve Hakim'in rivayet ettigi hadise iĢaret etmiĢtir, dedi.
 261

26-.......Bize Yûnus (ibn Yezîd), Zuhrî'den haber verip Ģöyle dedi: Bana Ebû Ġdrîs (80) haber verdi ki, kendisi Ebû Hureyre(R)'den iĢitmiĢtir. Peygamber (S): "Her kim abdest alırsa burnunu ayıklasın; her kim taş ile silinirse taşın sayısını tek yapsın" buyurmuĢtur.

27- Çakıl Taşları İle Silinmeyî Tek Sayı Olarak Yapmak Babı255[43].

27-.......Bize Mâlik, Ebû'z-Zinâd'dan; o da elA'rac'dan; o da Ebû Hureyre(R)'den haber verdi. Rasûlullah (S) Ģöyle buyurmuştur:  "İçinizden biri abdest alacak olduğu zaman burnuna su versin, sonra çıkarsın. Her kim taş ile silinirse, sayısını tek yapsın. İçinizden biri uykusundan uyandığı zaman elini abdest suyu içine
                                                                                     
 Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/307. 255[43] el-Ġsticmâr : ...ve çakıl taĢlarıyle silinip temizlenmek ma'nâsınadır. Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/308.
 262
sokmadan evvel yıkasın. Çünkü hiçbiriniz (uykusunda) elinin geceyi nerede geçirdiğini bilemez"256[44].

28- Üzerlerine Meshetmeyerek İki Ayağı Yıkamak Babı

28-.......Abdullah ibn Amr (R) Ģöyle demiĢtir:Yaptığınız yolculukların birinde Peygamber (S) geride kalmıĢtı da sonradan bize yetiĢmiĢti. O sırada ikindi namazı vakti girmiĢti. Biz de abdest alıyorduk. Ayaklarımızı meshedercesine az su ile yıkamaya baĢladık Peygamber bu hâli görünce en yüksek sesiyle iki yahud uç kerre "Ateşte yanacak ökçelere yazık!" diye nida etti 257[45].
                                                 256[44] ġübhesiz Peygamber (S) bu hadîsinde, medenî insanlığa hârika bir temizlik düstûru öğretmektedir. Elleri herhangi bir iĢte kullanmadan önce, hele yemekte kullanmadan önce yıkamak emri de bunun kadar kıymetli bir temizlik ve sağlık düstûrudur. Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/308. 257[45] Bu hadîs, Kitâbu'l-Ġlm'in "AnlaĢılması için sözü üç defa tekrâr eden kimse babı"nda; "ilme delâlet eden bir konuĢmada sesini yükselten kimse bâbı"nda ve bir de bu bâbda
 263
                                                                                     
 geçmektedir. Bu üç hadîs arasında, Buhârî'den evvelki ilk ravilerin baĢka baĢka kimseler olmasından gayrı bir fazlalık yoktur, ilk hadîsin ravîsi Ebu'n-Nu'mân, ikincisinin râvîsi Müsedded, buradakinin râvîsı de Musa ibn Ġsmail'dir. Bu ayakları yıkamak ve meshetmekle ilgili bir tefsir özeti: el-Mâide: 5/6.'daki abdest âyetinin "Ve erculekum" lâfzı "Ve erculikum" Ģeklinde fetha ile de, kesre ile de okunmuĢtur. Nasb, ayakların yüz ve el gibi "yıkayınız" emrine taallukunda, cerr kıraati ise "meshediniz" emrine taallukunda zahirdir. Ve bu iki kıraatin birbirine tevfîki noktası bakımından bir mezheb ihtilâfı hâsıl olmuĢtur. Zîrâ birine göre ayaklar yıkanacak, birine göre de mesh ile yetinilebilecek görünüyor. Bunun en güzel ve en sahîh çözüm süreti. çıplak ayakların yıkanması, meĢhur sünnet ile sabit olduğu veçhile abdestle giyilmiĢ mest ve fotin üzerine de meshedilmesidir. Ehli sünnet cumhurunun mezhebi budur. Kaffâl tefsirinde sahâbîlerden yalnız Ġbn Abbâs ve Enes ibn Mâlik; tabiîlerden Ikrime, ġa'bî ve Ebû Ca'fer Muhammed ibn Alî el-Bakır'dan "ayaklarda abdestin farzı mesh" olduğu nakledilmiĢtir ki, ġia'dan Ġmâmiyye'nin mezhebi budur. Bütün fakîhler ve müfessirler ise "ayaklarda abdestin farzı yıkamak" olduğunu beyân etmiĢlerdir, Zâhirriyye'nin reîsi olan Dâvûd Isfahani de "Her ikisinin cem'i vâcib" olduğuna kaail olmuĢtur ki, bu da Zeydiyye imamlarından Nâsır-lilhakk'ın kavlidir. Hasen Basrî ile Muhammed ibn Cerîr et-Taberî de mükellefin mesh ile gasil arasında muhayyer olduğunu söylemiĢlerdir. Bunların münâkaĢası fıkıh kitâblarında sergilenmiĢtir. Burada ancak su kadar söyleyelim ki, çıplak ayaklara meshi tecviz etmek, âyetin nihâyetinde "Sizleri tertemiz yapmak istiyor" diye beyân olunan temizlik hikmetine kesin olarak aykırı bulunduğu ve hele yıkanmamıĢ kirli ayaklarla camilere girmenin, taharet Ģöyle dursun, âdet üzere olan nezâfet ile bile uyuĢmadığı aĢikârdır. Nitekim ayaklarını güzelce yıkamamıĢ ve ökçelerinde biraz kuruluk kalmıĢ olanlar hakkında Rasulullah "Vay şu ökçelerin ateşten hâline" buyurmuĢ ve tekrar yıkanmasını emretmiĢtir. Bir de murâd mesh olsa idi "bi-ruûsikum" gibi sâdece "Ve erculikum" demek kâfi olur "ile'l-ka'beyni=iki topuğa
 264

29- Abdest Alişta Ağiza Su Alip Çalkalamak Babi Bunu, İbn Abbâs Ve Abdullah Ibn Zeyd Peygamberden Söylediler 258[46].

29-.......Zuhrî Ģöyle demiĢtir: Bana Atâ ibn Yezîd, Usmân ibn Affân'ın himayesinde bulunan Humrân'dan haber verdi ki, Hum-rân Usmân'ı Ģu hâlde görmüĢtür: Usmân abdest suyu istedi. Müteakiben su kabından ellerinin üzerine üç kerre su döküp onları yıkadı. Sonra sağ elini abdest suyunun içine sokup (su alarak) ağzını çalkaladı. Burnuna su verip çıkardı. Sonra yüzünü üç kerre ve ellerini dirseklere kadar üç kerre yıkadı. Sonra baĢını meshetti. Sonra her bir ayağı üçer defa yıkadı. Sonra Ģöyle dedi: Ben
                                                                                     
 kadar" kaydına hiç de lüzüm kalmazdı. Bu da esas farzın yıkamak olduğuna ve meshin buna bina edilmesi lazım geldiğini iĢ'ar eder. Hâsılı ayaklar hakkında yıkamak emri muhkem, mesh emri mücmeldir ve sünnet ile beyan olunmuĢtur (Hakk Dini, II, 1584-1585)

258[46] Buhârî, bu bâb ismindeki tbn Abbâs ta'Iîkini "Yüzü Ġki el ile yıkamak bâbı'-nda, Abdullah ibn Zeyd ta'Iîkini de yakında gelecek olan "Ayaklan iki topuğa kadar yıkamak bâbi(41)"nda mevsûlen getirmiĢtir.
 265
Peygamber(S)'i gördüm, Ģu benim abdest alıĢım gibi abdest alıyordu. O: "Her kim benim Ģu abdest alıĢım, tarzında abdest alıp, sonra içlerinde kendi nefsiyle konuĢmayarak iki rek 'at namaz kılsa, onun lehine geçmiĢ günâhları mağfiret edilir" buyurdu 259[47]. 30- (Abdest Alişta) Ayak Ökçelerini Yikamak Babi İbn Şîrîn Abdest Aldığı Zaman Yüzük Yerini Yıkar Idi260[48].

                                                 259[47] Hadîsin baĢlığa delâleti açıktır. Bunda en güzel abdest ahĢın, Peygamber'in aldığı Ģekilde abdest almak olduğu, böyle tam ve güzel alınan abdestin ardından bir namaz kılmanın maddî ma'nevî bir mağfiret ve temizliğe sebeb olduğu da bildirilmiĢtir. Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:1/310. 260[48] Bu ta'lîki Ġbn Ebî ġeybe, Afusannafmda sahîh bir senedle vasletmiĢtir. Bunu Buhârî de et-Târih'inde mevsûlen rivayet etmiĢtir. "Buhârî evvelki bâb ile, ayakların vazifesi yıkanmak değil, mesh olunmaktır iddiasında bulunanlara -ki bunlar ġiîler'dir- redd etmeyi kasdetti. Bu bâb ile de yıkamanın abdest uzuvlarını tamâmıyle kaplamasının vücûbunu isbât etmeyi kasdetti. Ökçeleri zikretmesi de, hadîste zikredilmiĢ olduğu içindir. Bunu iyi anlayasın! Çünkü sarihlerin bâzısı bu iki bâb arasındaki farktan âciz olmuĢtur da, zikredilmeleri lâyık olmayacak bir takım tevcihler getirmiĢlerdir. "Ġbn ġîrîn yüzük yerini yıkardı" cümlesi de takrir etmiĢ olduğumuz farkı ifâde etmektedir. Binâenaleyh iyi düĢün" (ġâh Veliyyullah).
 266
30-.......Bize Muhammed ibn Ziyâd tahdîs edip Ģöyle dedi: Ben Ebû Hureyre(R)'den iĢittim; o yanımızdan geçmekteydi, insanlar da temizlik için hazırlanmıĢ bir su kabından abdest alıyorlardı; Ģöyle dedi: Abdest almayı tam ve kâmil yapınız. Çünkü Ebu'l-Kaasım (S): "AteĢte yanacak ökçelere yazık!" buyurdu. 261[49]

31- Ayaklari, Ayakkabilarin İçinde Bulunurlarken Pabuçlar Üzerinden Meshetmeyerek, Yikamak Babi 262[50]

31-.......Bize Mâlik, Saîd el-Makburî'den; o da Ubeyd ibn Cureyc'den haber verdi. Ubeyd ibn Cureyc,                                                  261[49] Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:1/311. 262[50] Bu, iki ma'nâya muhtemildir: Biri, "ayakkabıların içinde" sözü yıkamaya müteallik olur; yânî ayaklan, ayakkabılar içinde bulunurlarken, ayakkabılardan çıkanlmaksızın yıkamak demek olur. Su, ayakların tamâmına ulaĢtığı takdirde bu caizdir. Ġkincisi, "ayakkabıların içinde" terkibinin, zarfı mustakarr olmasıdır. Yânî ayaklar, ayakkabılar içinde bulunurlarken, mest içinde bulundukları hâlde mes-holundukları gibi mesholunmazlar; fakat yıkanırlar demek olur. Sahîh olan da bu ma'nâdır. Nitekim buna Ġbn Umer'in kıssası Ģehâdet etmektedir (ġâh Veliyyullah).
 267
Abdullah ibn Umer'e: — Yâ Ebâ Abdarrahmân! ArkadaĢlarının yaptığını hiç görmediğim dört Ģeyi, seni yapıyor görüyorum, dedi. Ġbn Umer; — Nedir onlar, ey Cureyc'in oğlu? dedi. Ġbn Cureyc: — Seni görüyorum ki, Ka'be'nin rükünlerinden Haceri Esved rüknü ile Yemânî rükünden baĢkasına el sürmüyorsun. Ve yine görüyorum, tabaklanmıĢ deriden ayakkabılar giyiyorsun. Yine seni görüyorum, sarı boya ile boyuyorsun. Yine seni görüyorum, Mekke'de bulunduğun zaman insanlar (Zu'1-hicce) hilâlini görür görmez yüksek sesle telbiye okumaya baĢladıkları hâlde sen, terviye günü (yânî Arefe'den evvelki gün) girmedikçe telbiyeye baĢlamıyorsun, dedi. Abdullah ibn Umer Ģöyle cevâb verdi: — Beyt'in rükünlerine gelince: Ben RasûlulIarTın Haceri Esved ile Yemânî rükünden baĢkasına el sürüp meshettiğini görmedim. TabaklanmıĢ deriden ayakkabılara gelince: Ben Rasûlullah'ın üzeri kılsız deriden ma'mûl ayakkabılar
 268
giyip, ayağı içinde iken abdest aldığını gördüm. Onun için ben onları giymeyi severim. Sarı boyaya gelince: Rasûlullah'ın sarı boya ile boyadığını gördüm. Ben de onun için o boya ile boyamayı severim. Telbiyeye gelince: Rasûlullah'ın hayvanı hareket için ayağa kalkıp doğrulmadıkça telbiye ettiğini görmedim .263[51] 

32- Abdest Almada Ve Yikanmada Sağ Tarafiyle Ve Sağ Taraftan Başlamak Babi 264[52]

32-.......Bize Hâlid (el-Hazzâ), Hafsa bintu Sîrîn'den; o da Ümmü Atıyye(R)'den tahdîs etti. O                                                  263[51] Hadîsin baĢlığa uygunluğu açıktır. Bunun bir rivayetini Buhârî "Libâs"da da getirmiĢtir. en-Na'l ( JA3i ): Ayağı yere çıplak dokunmaktan koruyacak nesneye denir ki, ayakkabı ve pâpûĢ ta'bîr olunur. Bütün nevi'lerine Ģâmildir, her mahalde bir gûnâ dikilip ayaklarına giyerler. Ve Türkçe'de nâlin dedikleri ki,  çamurlukta giyilir, na'leyn'in tahrif edilmiĢidir... Cem'i niâl gelir (Kaamûs Ter.), Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:1/312. 264[52] Bu babın Ġki hadîsinden birincisi ile ölüyü yıkamakta sağ tarafıyle ve sağdan baĢlamak sabit oldu. Ölüyü yıkamak nezâfette onu diriye benzetmek ve sonunun evveli gibi olmasından ibaret olunca, diri yıkamakta da sağ ile ve sağdan baĢlamak evlâ tarikiyle sabit olmuĢtur, çünkü diri asıldır (ġâh Veliyullah).
 269
Ģöyle demiĢtir: Peygamber (S) ona ve beraberindeki kadınlara, kızını yıkama hakkında: "Onu yıkamağa sağ tarafianyîe ve abdest uzuvlarıyle baĢlayınız" buyurmuĢtur. 265[53]

33-.......ÂiĢe (R) Ģöyle demiĢtir: - Peygamber(S)'in ayakkabı giymesinde, taranmasında, temizlenip abdest almasında ve bütün hâllerinde sağdan baĢlamak O'nun hoĢuna giderdi.266[54] 

33- Namaz Vakti Yaklaştiği Zaman Abdest Alacak Su Araştirmak Babi

                                                 265[53] Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:1/313. 266[54] Bu hâller giyinmek, mescide girmek, süslenmek, baĢını tıraĢ etmek... gibi kerîm fiillerden olan hâllerdir. Sümkürmek, istincâ etmek gibi hususlarda ise sol ile ve soldan baĢlardı. Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:1/313.
 270
Ve Aişe Şöyle Dedi: Sabah Vakti Girince Su Arandı, Fakat Su Bulunamadı. Bunun Üzerine Teyemmüm (El-Mâıde.-6) Emri Indi.267[55]

34-....... Bize Mâlik, Ġshâk ibn Abdillah ibn Ebî Talha'dan; o da Enes ibn Mâlik(R)'ten haber verdi ki, o Ģöyle demiĢtir: Ben Rasû-Iullah(S)'ı Ģöyle gördüm: Ġkindi namazı yaklaĢmıĢtı. Ġnsanlar abdest alacak su aradılar, fakat bulamadılar. Rasûlullah'a (bir kab içinde) abdest alacak su getirildi. Rasûlullah, elini su kabının içine koydu. Ve insanlara ondan abdest almalarını emretti. Enes der ki: ĠĢte o zaman ben Peygamber'in parmaklan altından, hiç kimse hâriç kalmamak üzere hepsi abdest alıncaya kadar su kaynadığını gördüm .268[56] 
                                                 267[55] Bâb isminden sonraki kısım, sahîh bir ta'Iîktir; Buhârî onu kitabının birçok yerlerinde müsned olarak tahrîc etmiĢtir. Bu, Hz. ÂiĢe'nin teyemmüm âyetinin inmesi kıssası hakkındaki hadîsinin bir parçasıdır. Buhârî onu Kitâbu't-Teyemmüm'de zikretmiĢtir. 268[56] Hâdise, Medîne'nin pazar yeri olan Zevrâ'da vâki' olmuĢtur. "Bu bâb hakkında Ģunlar söylenmiĢtir: Buhârî'nĠn bu bâbda
 271

34- İnsan Saçi Değdirilmiş Olan Suyun Hükmü Babi

Atâ ibn Ebî Rebâh (115), insan saçlarından Ġplikler ve ipler edinilmesinde bir be's görmez îdi269[57]. Ve köpeklerin artığı olan su ile köpeklerin mescidde
                                                                                     
 tahrîc ettiği bu hadîsin bâb ismiyle kuvvetli bir ilgisi yoktur. Bu hadîs, Peygamber'in mu'ci-zeleri bâbiyle daha alâkalıdır. Su aramak abdestten baĢka bir vâcib olmak mes'elesinde Buhârî'nĠn mezhebi ġafiî'nin mezhebi gibi olsa da, bu maksadı bu hadîsle isbât etmek yine uzaktır. Bunda su arama emri de yoktur. Râvî: Onlar su aradılar, demiĢtir. "Bana göre ise, Buhârî'nĠn maksadı, Ģudur: Sahâbîler'in âdeti bu idi; onlar su ararlar, araĢtırırlar ve su yerlerinde araĢtırma yaparlardı. Onlar teyemmümün cevazı hususunda suyun mevcûd olmamasiyle yetinmezlerdi. Mu'cize izhârı da ancak suyun çoğalması içindir. Bu da suyu tahsîl etmek ve araĢtırmak için olmuĢtur. ġayet suyun mevcûd olmaması kâfî olsaydı, insanlar abdest alacak su aramaya ehemmiyet vermezler, Peygamber de yaptığı iĢi, ihtiyâç olmayınca yapmazdı. Binâenaleyh iyi düĢün" (ġâh Veliyyuilah, ġerhu Terâdm...s.25). Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:1/314. 269[57] Bunu, Muhammed ibn Ġshâk el-Fâkıhî A hbâru Mekke'de sahîh bir senedle mev-sûlen rivayet etmiĢtir. "ġâfiîler için hilafı olarak "insan saçı temizdir; içinde saç yıkanan su da •" temizdir" mes'elesinde müellif Buhârî'nĠn mezhebi, Ebû Hanîfe'nin mezhebi "° gibidir. Bunu, babın iki hadîsinin iltizâmı delâleti ile isbât etti. "Atâ... be's fi görmezdi" kavli de keza bunu ifâde ediyor" (ġâh Veliyyuilah).
 272
yürümeleri(nin hükmü) babı270[58]. Zuhrî: Köpek, su kabının içini yaladığı ve abdest alıcı için bu kabdakinden baĢka su da bulunmadığı zaman, su ile abdest alır, demiĢtir 271[59].Sufyân es-Sevrı: Bu, yânı o su ile abdest alınmak hükmü, ayniyle (Kur'ân'dan istifâde edilmiĢ olan) fıkıhtır. Yüce Allah: "Bir su bulamazsanız o vakit tertemiz bir toprakla teyemmüm edin.." (en-Nisâ:43; eI-Mâide:6) buyuruyor. ĠĢte bu da bir sudur; fakat bu çeĢit bir sudan dolayı gönülde bir gıcıklanma davardır. Binâenaleyh o insan bu su ile                                                  270[58] Bunu Velîd ibn Müslim, Evzâî'den ve baĢkalarından olmak üzere Musannaf-ında; Ġbnu Abdilberr de et-Temhîd'de sahîh bir senedle rivayet etmiĢlerdir. Bu "köpeklerin artığı necis değildir" mes'elesinde Buhârî'nĠn mezhebi, Ġmâm Mâlik'in mezhebi gibidir. ġâri'in, köpeğin yalamasından sonra kabı yedi kerre yıkamakla ve üzerinden su akıtmakla emretmesi, taabbudîdir; necaset olmasından ötürü değildir. Buhârî bâbda bu hadîsin taabbude hamledilmiĢ olduğunu iĢaret etti. Çünkü birçok hadîslerle köpek artığının necis olmadığı sabit olmuĢtur. Öyle ise bu iki nevi' hüküm arasını cem' etmenin yolu, yedi kerre yıkama emrinin taabbudî olduğunu söylemektir (ġâh Veliyyuilah). 271[59] Velîd ibn Müslim, Zuhrî'nin rivayet etmiĢ olduğu haberi rivayet ettikten sonra onun akabinde bunu Sufyân es-Sevrî'ye zikrettim de, o: "Vallahi bu ayniyle fıkıhtır dedi" sözünü de zikretmiĢtir. O hâlde, bu da mevsûl bir haber olmuĢ oluyor.
 273
abdest alır, sonra da teyemmüm eder, demiĢtir . 272[60] 

35-....... Ġbn ġîrîn Ģöyle demiĢtir: Ben Abîde(72)'ye: Yanımızda Peygamber(S)'in saçından bir mıkdâr vardır, biz onu Enes tarafından yâhud Enes'in ailesi tarafından elde etmiĢtik, dedim. Bunun üzerine Abîde: Yanımda, Peygamber'den bir tek saç telinin bulunması muhakkak bana dünyâdan ve dünyâdaki Ģeylerden daha sevimlidir, dedi273[61].

                                                 272[60] Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:1/315-316. 273[61] Ġbn ġîrîn'in Peygamber'in bu saçını elde etmesi Ģöyledir: Muhammed ibn Sî-rîn'in babası olan ġîrîn, Enes ibn Mâlik'in azadlısı idi. Enes ibn Mâlik de Ebû Talha'nın üvey oğludur. Pey273[61]gamber de bu saçları -müteâkib hadîste görüleceği üzere- Ebû Talha'ya vermiĢti. Bu hadîsten bâb Ġsmine delâlet vechi nedir? dersen, bu, Enes'in, Peygam-ber'in saçlarını hıfz etmesinden ve Abîde'nin de Peygamber'den bir saçın, kendi yanında bulunmasını temenni etmesi cihetindedir ki, bunlar da saçın temizliği ve Ģerefinden ötürüdür; bu da mutlak saçın temiz olduğuna delâlet etti. Saç temiz olunca, saçın yıkandığı su da temiz olur, diye cevâb verildi. Buna da, Peygamber saçı mükerremdir; ona dîğerlerinki kıyâs olunmaz, denildi. Buna da: Hususiyet ancak delîl ile sabit olur, asi olan hususiyet olmamasıdır, diye cevâb verildi... (Kastallânî). Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:1/316.
 274
36-.......Bize Abbâd (ibnu'l-Avvâm~185), Ġbnu Avn'dan; o da tbnu Sîrîn'den; o da Enes(R)'ten tahdîs etti (O Ģöyle demiĢtir): Rasû-luIlah(S-Vedâ Haccı'nda) baĢını tıraĢ ettiği zaman saçından en evvel alan Ebû Talha idi .274[62] 

35- Bâb: 'Birinizin Kabından Köpek Içtiği Zaman O Kabı Yedi Kerre Yıkasın".

37-.......Ebû Hureyre (R) Ģöyle demiĢtir: Rasûlullah (S) Ģöyle buyurdu: "Birinizin kabından köpek (ağzını sokup bir Ģey) içtiği zaman o kabı yedi kerre yıkasın"275[63]                                                  274[62] Berber, Ma'mer ibn Abdillah yâhud HırâĢ ibn Umeyye idi, lâkin sahîh olan evvelkidir. HırâĢ, Hudeybiye'deki berber idi. Ebû Talha aldığı saçları, Rasûlullah'ın emri üzerine karısı Ümmü Süleym'e saklasın diye teslim etti. Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:1/317. 275[63] Bu hadîs ġâfiîler'in delillerinden biridir; Hanefîler'e göre ise, üç defa yıkama. emri ile mensûh sayılmıĢtır., Bu hadîs Müslim'de de aynı lâfızla gelmiĢtir. Müslim'deki rivayetlerin biri V Ģöyledir: Rasûlullah (S) Ģöyle buyurdu: "Köpekyaladığı zaman, sizden herhan-\ gi birinizin kabının temizliği, birincisi toprak ile olmak üzere, o kabı yedi defa -,
 275

38-.......Bize Abdurrahmân ibn Abdillah ibn Dînâr tahdîs edip Ģöyle dedi: Ben babam (Abdullah ibn Dînâr)'dan iĢittim; o da Ebû Salih'ten; o da ebû Hureyre(R)'den ki, Peygamber (S) Ģöyle buyurmuĢtur: "Bir adam, susuzluktan dolayı nemli toprağı yemekte olan bir köpek gördü. Bu zât hemen kendi ayakkabısını çıkarıp onunla köpek için su avuçlamağa                                                                                     
 ytkamasıdır" (Müslim, etTTahâre, "Köpek yalamasının hükmü babı",1,251). Bu hadîsteki "Biri toprakla olmak üzere o kabı yedi defa yıkamasıdır" fıkrasındaki toprakla yıkamak hakkında Ģu açıklama verilmiĢtir: "Mikropları imha eden Streptomicine, Tetraceline ve Niyomacine vs. gibi mikrop öldürücü ilâçların çoğu toprak mikroplarından, hattâ en çok mikropla bulanmıĢ olan kabristan toprağından elde edilir. ġimdi köpeğin battığı kabı bir kerre toprakla olmak üzere yedi defa yıkamanın hikmeti meydana çıkmaktadır. Bundan maksad, toprakta bulunan öldürücü mikroplar vâsıtasıyle köpeğin kaba bulaĢtırdığı mikroplan imha etmektir. Bu hadîs söylendiği zaman ne üniversite, ne tıb ve bakteri ihtisası vardı! Böylece görüyoruz ki, sened bakımından gayet sağlam olan bu hadîs, Pey-gamber'imiz aleyhi's-selâmm risâletinin doğruluğuna, O'nun havadan konuĢmadığına açık bir delildir. Ġlim ilerledikçe, Allah'ın âyetleri ve Peygamber'imizin sözlerinin anlaĢılmasına; insan aklına yeni ufuklar açacaktır. "(Hakses mecmuası, Mayıs 1966, sayı: 17, "Allah Rasûlü'nün Sözlerinde Tıbbî l'câz", Yazan: Sa'deddîn Raslan, Çeviren: Süleyman AteĢ). Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:1/317.
 276
baĢladı. Nihayet köpeği suya kandırdı. Bundan dolayı Allah o kula sena edip, onu cennete girdirdi". Ve Ahmed ibn ġebîb (200) Ģöyle dedi: Bana babam (ġebîb), Yû-nus'tan; o da Ġbn ġihâb'dan tahdîs etti. O Ģöyle demiĢtir: Bana Hamza ibnu Abdillah, babası Abdullah ibn Umer'den tahdîs etti. O Ģöyle demiĢtir; Rasûlullah (S) zamanında köpekler (iĢer ve), mescidin içinde gider gelirdi de bundan dolayı (mescidi yıkamak için) hiç su serp-mezlerdi .276[64] 

39-.......Adiyy ibn Hatim (R) Ģöyle demiĢtir: Ben Peygamber(S)'e-köpek avının hükmünü- sordum da o Ģöyle buyurdu: "Sen öğretilmiĢ köpeğini salıverdin de o da avı öldürdüğü zaman, sen o avı ye. Köpek avı yediği zaman ise artık sen o avdan yeme. Çünkü köpek avı ancak kendi nefsi için tutmuĢtur". Ben: Köpeğimi salıveriyorum da onunla beraber
                                                 276[64] Buhârî, muallak olarak zikrettiği bu kısmı köpeğin temizliği, artığının temizliği ve mescidde yürümesinin cevazına hüccet getirmiĢtir. Bu ta'lîki Ebû Dâvûd ve diğerleri tahrîc etmiĢlerdir. Çok nüshalarda "iĢerdi" kısmı yoktur. Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:1/318.
 277
baĢka bir köpek daha buluyorum? dedim. Rasûlullah: "Bu hâlde yeme. Çünkü sen Besmeleyi ancak kendi köpeğinin üzerine çekmiĢtin, baĢka köpek üzerine Besmele çekmemiĢtin" buyurdu .277[65] 

                                                 277[65] Buhârî bu hadîsi, köpek artığının temizliği hususundaki mezhebine bununla istidlal etmek için tahrîc etmiĢtir. Bundan bakımlı, öğretilmiĢ ve hasta olmadığı ma'lûm olan köpeklerin bu gibi iĢlerde kullanılabilecekleri ve tuttukların Ģeylerin temiz olduğu anlaĢılmaktadır. Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:1/319.
 278
36- Yüce Allah'in ... Veya Içinizden Biri Halâdan Gelmişse... "(Ei-Mâide:6) Kavlinden Dolayi Abdest Almayi Ancak İki Çikiş Yerinden, Ön Ve Arkadan (Çikan Şeylerden Ötürü) Vâcib Gören Kimse Babi 278[66]

Ve Atâ ibn Ebî Rebâh, arkasından kurt yâhud zekerinden bit gibi bir haĢere çıkan kimse hakkında: Tekrar abdest alır, dedi.279[67] Câbir ibn Abdillah: Namaz içinde güldüğü zaman namazı tekrar kılar, fakat tekrar abdest almaz,
                                                 278[66] Babın maksûdu iki Ģeyden mürekkebdir: Birincisi mu'tâd olan, mu'tâd olmayan, Kur'ân'danasslanmıĢ olmayıp da Kur'ân'a ziyâde olarak hadîsle sabit olan ġeylere Ģumûlü ile beraber, iki yolla çıkan Ģeylerden dolayı abdest almanın vâcib olmasıdır. Ġkincisi de Ġki yoldan çıkmayan Ģeylerden dolayı abdest almanın vâcib olmamasıdır. Buhârî, bâbda zikredilenlerin bâzısı ile birinciyi, diğer bâzısı ile de ikinciyi isbât etti... (ġâh Veliyyullah). Buhârî bu baĢlıkla bedenin baĢka yerlerinden çıkacak kusmuk, kan aldırmak gibi Ģeylerden dolayı abdest almayı vâcib görenin muhalefetine iĢaret etmiĢtir. Abdest bozucuların mu'teberleri, iki mahrece döner demek de mümkindir. Uyku, gaz çıkarması zannolunacak yer, kadına dokunma ve avret yerine dokunmada mezî çıkması zannolunacak yerlerdir...(îbn Hacer). 279[67] Bu ta'lîkĠ Ġbn Ebî ġeybe kendi Musannafmda sahîh bir Ġsnâdla mevsûlen rivayet etti.
 279
dedi.280[68] Hasen Basrî: Saçından veya tırnaklarından kesip alsa yâhud mestlerini çıkarsa kendisine abdest almak lâzım gelmez, dedi.281[69] Ebû Hureyre: Abdest almak ancak (abdesti bozacak) bir hadesT ten dolayı lâzım gelir, demiĢtir .282[70] Câbir'den zikredilir ki, Peygamber(S) Zâtu'rRıkaa' gazvesinde idi; derken bir adam (yânî Abbâd ibn BiĢr) bir ok ile vuruldu. Kendisinden çok kan aktı; bu vaziyette rükû' ve secde edip namazına devam etti. Hasen Basrî: Müslümanlar yaraları içinde namaz kılmakta devam etmiĢlerdir, dedi. Tâvûs ibn Keysân, Muhammed ibn Alî (yânî Hüseyn'in torunu Muhammed Bakır), Atâ ve Hicaz ehli: Kan(çıkmak)da abdest almak yoktur, dediler
                                                 280[68] Bunu Saîd ibn Mansûr ile Dârakutnî mevsûlen rivayet etmiĢlerdir. 281[69] Bunu Saîd ibn Mansûr ve Ġbn Munzir sahîh bir isnâdla mevsûlen rivayet etmiĢlerdir. 282[70] Bu, Kaadî Ġsmail'in el-Ahkâm'da MucâhĠd tarîkinden sahîh bir isnâdla rivayet ettiklerindendir.
 280
.283[71]
Ġbn Umer küçük bir yarayı sıktı da ondan kan çıktı. Kendisi bundan dolayı abdest almadı (ve namaz kıldı).284[72] îbn Ebî Evfâ (87), namazda iken kan tükürdü de namazına devam etti .285[73] Ġbn Umer ve Hasen Basrî, kan aldıran kimse hakkında, kendisine sâdece kan aldırma yerlerini yıkamak lâzım gelir, dediler .286[74] 

40-.......Ebû Hureyre (R) Ģöyle demiĢtir: Peygamber (S) Ģöyle buyurdu: "Bir kul, namazı bekleyerek abdestini bozmadan mescid-de bulunduğu
                                                 283[71] Hepsi de Ġbn Ġshâk tarîkinden olmak üzere bunu Ahmed, Ebû Dâvûd, Dârakutnî tahrîc ettiler. Ġbn Huzeyme, Ġbn Hıbbân ve Hâkim de sahîhtir dediler. Tâvûs'unkini sahîh bîr isnâdla îbn Ebî ġeybe vasi etti. Muhammed Bâkır'ınki-ni Ebû BiĢr, A'meĢ tarîkinden vasi etti. 284[72] Ġbn Umer'den gelen bu eseri ise sahîh bir Ġsnâdla Ebî ġeybe vasi etti. 285[73] Bunu Sufyân es-Sevrî sahîh bir isnâdla kendi Co/m'inde mevsûlen rivayet etti. 286[74] Ġbn Umer ile Hasen Basrî'nin bu eserlerini küçük lâfız farkı ile Ġbn Ebî ġeybe mevsûlen rivayet etmiĢtir. Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:1/319-321.
 281
müddetçe hep namazdadır". (Ebû Hureyre bu hadîsi söyleyince) yabancı bir adam: Hades (yânî abdesti bozan) nedir, yâ Ebâ Hureyre? diye sordu. Ebû Hureyre de, sesli yellenmeyi kasdede-rek, sestir, dedi. 287[75]

41-.......Bize Ġbn Uyeyne, Zuhrî'den; o da Abbâd ibn Temîm'den; o da amucasi (Abdullah ibn Zeyd)ndan tahdîs etti. Peygamber (S): "Namaz kılan kimse bir ses iĢiünceye yâhud bir koku hissedinceye kadar (namazdan) ayrılmasın" buyurmuĢtur. 288[76]

42-.......Muhammed ibnu'l-Hanefiyye Ģöyle demiĢtir: Alî ibn Ebî Tâlib (R) Ģöyle dedi: Ben mezîsi çok bir kimse idim. Bunu Rasû-lullah'a sormaya utandım da Mıkdâd ibn Esved'e sormasını emrettim. O da sordu. Rasûlullah: ''Abdest almak îcâb eder" buyurdu. Bu hadîsi ġu'be (ibn Haccâc) de A'meĢ'ten
                                                 287[75] Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:1/321. 288[76] Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:1/321.
 282
rivayet etti. 289[77] 

43-.......Atâ ibn Yesâr haber vermiĢtir. Ona da Zeyd ibn HâIid, Usmân ibn Affân'a Ģöyle sorduğunu haber vermiĢtir: Usmân'a: Bir kimse cinsî münâsebet yapar da menisi gelmezse ne (yapmalıdır) dersin? dedim. Usmân: Namaz için abdest aldığı gibi abdest alır, bacakları arasını yıkar, dedi. Usmân: Ben bunu RasûluIlah(S)'tan iĢittim, diye de ilâve etti. Râvî Zeyd: Ben bu mes'eleyi Alî, Zubeyr, Talha ve Ubeyy ibn Ka'b'dan da sordum. Bunların hepsi de o cinsî münâsebet yapan kimĢeye böyle emrettiler, dedi .290[78] 
                                                 289[77] Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:1/321-322. 290[78] Bu yolda fetva veren sahâbîler yalnız hadîs metninde Ġsimleri yazılan beĢ zât değildir. Aynî'nin sıraladığına göre daha baĢka sahâbîler de böyle diyorlardı. Ancak bu hüküm ÂiĢe, Ebû Bekr, Umer Ġbn Hattâb, Abdullah itin Umer, yine Usmân ibn Affân ile Alî, ibn Mes'ûd ve ibn Abbâs'ın ve diğerlerinden rivayet edilen nakillerle mensûh olduğu da nakledilmiĢtir. Buna göre Usmân, Alî, Ġbn Mes'ûd ve Ġbn Abbâs, nâsiha muttali' olunca evvelki fetvalarından döndükleri istidlal olunuyor. Herhalde guslün vâcib olduğu üzerine sahabe ve tâbiûn devrinden sonra icmâ hâsıl olmuĢtur. Cimâ'da menîgelmemesinin hükmü
 283

44-....... Bize Ġshâk -ki o Ġbnu Mansûr'dur- tahdîs edip Ģöyle dedi: Bize Nadr haber verip Ģöyle dedi: Bize ġu'be, Hakem (ibn Utey-be)'den; o da Zekvân Ebû Salih'ten; o da Ebû Saîd Hudrî(R)'den haber verdi (o Ģöyle demiĢtir): Rasûlullah (S) Ensâr'dan bir adama haber gönderip istedi. O zât, baĢı su damlaya damlaya geldi. Peygamber: "Galiba seni aceleye getirdik" buyurdu. O zât: Evet, dedi. Bunun üzerine Rasûîullah: "ġayet iĢin aceleye getirilir yâhud menî getirememeğe ma'rûz bırakılırsan, sana yalnız abdest almak lâzım olur" buyurdu. Bunu rivayet etmekte Nadr ibn ġumeyl'e Vehb ibn Cerîr mutâbaat edip: Bize ġu'be tahdîs etti dedi: Ebû Abdillah Buhârî Ģöyle dedi: Gunder ve Yahya (ibn Saîd el-Kattân bu hadîsi) ġu'-be'den (bu isnâd ve metin ile                                                                                     
 mes'elesi{sahâbîler[arasinda ihtilaflı idi. Bâzısı menî gelmdmesi hâlinde yıkanmanın vâcib olduğuna kaail oluyordu. Bâzısı da sâdece abdest almanın vücûbuna kaail oluyordu. Bu ikincisi Usmân'-m mezhebi idi. Fakîhler cumhuru ise bu hadîsin mensûh olduğu görüĢünde idiler. Binâenaleyh menî getirmemek veya getirememekte gusul vâcib olur (ġâh Veliyyullah). Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:1/322.
 284
rivayetlerinde) abdest almak sözünü söylemediler (de sâdece üzerine lâzımdır ma'nâsma fealeyke dediler) .291[79] 

37- Kişinin Kendi Arkadaşina Yardim Ederek Abdest Aldirmasi Babi

45-....... Usâme ibn Zeyd(R)'den (o Ģöyle demiĢtir): Rasûlullah (S) Arafat'tan hareket ettiği zaman dağ arasındaki yola yöneldi ve hacetini yerine getirdi. Usâmetu'bnu Zeyd dedi ki: Müteakiben ben Rasûlullah'ın üzerine su dökmeğe, o da abdest almağa baĢladı. Ben: Yâ Rasûlallah, namaz mı kılacaksın? dedim. "Namaz" kılınacak yer öniinde(yâm ileride) buyurdu .292[80] 
                                                 291[79] Yâni sâdece "aleyke" lâfzı üzerine kısalttı. Bu da gusul yerine abdest almanın mensûh olduğuna biriĢarettir. Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:1/.323. 292[80] Hadîsin baĢlığa deîîlliği abdesl alırken su dökmesi fıkrasıdır. Bunun bir rivayeti Hacc Kitâbı'nda da gelecektir. Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:1/323-324.
 285

46-.......Urve, Mugîretu'bnu ġu'be'den tahdîs ediyordu. Mugîre, bir seferde Rasûlullah'ın maiyyetinde bulunmuĢ. Rasûlullah bir hacetini yerine getirmek için gitmiĢ. Müteakiben abdest alırken suyunu Mugîre dökmeğe baĢlamıĢ. ĠĢte bu abdestte Peygamber, yüzünü ve ellerini yıkamıĢ, baĢına ve mestleri üzerine mesh etmiĢtir .293[81] 

38- Abdestsiz İken Kur'ân Okumak Ve Başka İşler Yapmak Babi 

Mansûr ibn Mu'temir, ibrâhîm en-Nahafden: "Hammâmda (Kur'ân) okumakta ve abdestsizken risale yazmakta be's yoktur" demiĢtir 294[82].
                                                 293[81] Bu sefer, Tebük seferi idi. Mestler üzerine meshetmenin mensûh olmadığı bu hadîsle de sabittir, çünkü Tebük, Peygamber'in gazvelerinin sonuncusudur. Bu hadîslerde abdest alma iĢinde su dökme, hazırlama gibi suretlerle yardım istemenin cevazı hükmü vardır. Müellif bâb ismi için bu hadîslerle istidlal etmiĢtir. Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:1/.324. 294[82] Bu ta'lîki, Saîd ibn Mansûr, Ebû Avâne'den; o da Mansûr'dan olmak üzere;
 286
(Ebû Hanîfe'nin hocası) Hammâd ibn Süleyman, Ġbrâhîm Nahaî'den: "Eğer hammâmdakilerin üzerlerinde fûtaiarı varsa onlara selâm ver, yoksa selâm verme' demiĢtir.295[83] 

47-.......Abdullah ibn Abbâs (R) Ģöyle haber vermiĢtir: Kendisi bir gece Peygamber'in zevcesi Meymûne'nin yanında kalmıĢtır. Bu Meymûne, Ġbn Abbâs'ın teyzesidir.Ġbn Abbâs dedi ki: Ben yastığın enine yattım, Rasûlullah ile ehli de yastığın uzunluğuna baĢlarım koyarak uzandılar. Rasûlullah (S) uyudu. Nihayet gece yarıyı bulduğunda yâhud biraz evvelce yâhud biraz sonraca uyandı. Oturup eliyle yüzünden uykuyu silmeğe baĢladı. Ondan sonra Âlu                                                                                     
 Abdurrazzak ve Sevrî'den; o da Mansûr'dan olmak üzere mevsûlen rivayet etmiĢlerdir. 295[83] Bu ta'lîki de Sevrî,kendi Cam/'inde mevsûlen rivayet etmiĢtir.Müellifin bâbm hadîsiyle abdestsizin Kur'ân okumasının cevazına istidlal etmesi, Peygamber'in uzun bir uykudan sonra uyanması ve üzerinden uzun bir zamanın geçmesi i'ti-bâriyledir. Bu gibi hâlde gâlib ve ekser olan, yellenme veya baĢka nevi'den bir abdest bozucu araya girer. Yoksa bu vehm edildiği gibi, uykunun abdest bozuculuğu ile yapılmıĢ bir istidlal değildir, iyi anlayasın (ġâh Veliyyullah). Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:1/324-325.
 287
Ġmrân sûresinin son on âyetlerini okudu. Sonra kalkıp asılı duran küçük bir kırbaya uzandı. Ondan güzel bir abdest aldı. Sonra namaza durdu. Ġbn Abbâs dedi ki: Ben de kalktım ve O'nun yaptığı gibi yaptım. Sonra gittim ve yanıbaĢına durdum. Sağ elini baĢımın üzerine koydu ve sağ kulağımı tutup büktü. Sonra iki rek'at, yine iki rek'at, yine iki rek'-at, yine iki rek'at, yine iki rek'at, yine iki rek'at kılıp, ondan sonra tek rek'at kıldı. Sonra müezzin gelinceye kadar yine yattı. Sonra kalktı ve hafîf iki rek'at daha kıldı. Sonra çıkıp sabah namazını kıldırdı. 296[84]

39- Hafif Olanindan Değil De Ağirlik Verici Bayilmadan Dolayi Abdest Almayi Vacib Gören.Kimsîe Babi

48-.......Esma (R) Ģöyle demiĢtir: GüneĢ tutulduğu zaman Peygamber'in zevcesi ÂiĢe'ye geldim. Bir de baktım ki, insanlar hep di-kelmiĢ .namaz kılıyorlar. Baktım ÂiĢe de kalkmıĢ namaz kılmakta.                                                  296[84] Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:1/325-326.
 288
Ġnsanlara ne oluyor? dedim. ÂiĢe eliyle göğe doğru iĢaret edip Sub-hânallah dedi. Ben: Bu bir alâmet mi? diye sordum. ÂiĢe baĢıyle evet diye iĢaret etti. Bunun üzerine ben de kalkıp namaza durdum. Nihâyet (kıyamın uzunluğundan) üzerime baygınlık geldi. BaĢımın üstüne su dökmeğe baĢladım 297[85]. Rasûlullah (S) namazdan ayrılınca Allah'a hamd ve sena ettikten sonra Ģöyle buyurdu: "Cennet ve cehenneme kadar (evvelce) görmemiĢ olduğum hiçbir Ģey kalmadı ki, bu makaamımda onu görmüĢ olmayayım. Veyemîn olsun bana vah-yolundu ki, sizler kabirlerde Deccâl imtihanına benzer yâhud ona yakın bir imtihana çekileceksiniz -Râvî: Esmâ'nın bu, benzer yâhud yakın tâ'bîrlerinden hangisini söylediğini bilemiyorum, dedi- Birinize gelinecek de: Bu adam (yânî Muhammed) hakkındaki ilmin redir? denilecek.
                                                 297[85] Hadîsin bâb ismine uygunluğu "Nihayet üzerine baygınlık geldi" sözünde zahirdir. Çünkü bu bayılma ağır basan bir bayılma olaydı, bundan abdest bozulacaktı. Esmâ'nın ma'rûz kaldığı ise, oğunma denilen hafîf bir bayılma idi. Onun ağırlık verici bir bayılma olmadığına delîl ise Esmâ'nın, kendisinden bu hafîf baygınlığın gitmesi için kendi baĢı üstüne su dökmüĢ olmasıdır. Bu da Esmâ'nın hislerinin hâzır olduğuna delâlet eder; bu da abdestinin bozulmayacağına delâlet eder (Aynî).
 289
Mü'min yâhud yakın sahibi olan kimse -Râvî: Esma, bu iki sözün hangisini söyledi bilmiyorum, dedi- 'O Allah'ın elçisi Muham-med'dir, bize beyyinelerle hidâyet getirdi. Biz de icabet ettik ve O'na uyduk' diyecektir. Bunun üzerine ona: Sen iyi hâlde yat uyu. Biz kat T olarak bildik ki sen O'na iyice inanmıĢsın, denilecektir. Münafık yâhud kalbinde Ģübhesi olan kimseye gelince -Râvî: Esma bunların hangisini söyledi bilmiyorum, dedi- o: Ben bilmiyorum. Ġnsanlardan iĢittim, bir Ģey söylüyorlardı, onu ben de söyledim, diyecektir"298[86].

40- Yüce Allah'in "Başlarınızı Meshediniz." (Ci-Mâide: 6) Sözünden Dolayi Başin Hepsini Mesh Etme Babi

Ġbn Müseyyeb: Kadın, erkek menzilesindedir; o da baĢı üzerine mesheder, dedi299[87]. Mâlik'e: BaĢının                                                  298[86] Bu hadîsin bir rivayeti Kitâbu'I-llm, 53. bâbda 3. hadîs olarak küçük bâzı lâfız farklanyle geçmiĢti. Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:1/326-327. 299[87] Bu ta'lîkĠ, Ġbn Ebî ġeybe mevsûlen rivayet etmiĢtir.
 290
bir kısmına meshetmesi kâfi gelir mi?dîye soruldu da o kâfî gelmiyeceğine aĢağıdaki Abdullah ibn Zeyd hadîsini hüccet getirdi 300[88].

49-.......Bize Mâlik, Amr ibn Yahya eîMâzinî'den; o da babasından Ģöyle haber verdi ki: Bir adam Abdullah ibn Zeyd'e -ki bu Amr ibn Yahya'nın dedesidir-: RasûIullah(S)'ın nasıl abdest alıyorduğunu bana gösterebilir misin? diye sormuĢ. Abdullah ibn Zeyd de: Evet, demiĢ. Bunun üzerine su istemiĢtir. Râvî dedi ki: Ellerine su dökdükten sonra iki kerre yıkadı. Sonra üç defa ağzını çalkalayıp, burnunu temizledi. Sonra yüzünü üç defa yıkadı. Sonra ellerini dirseklere kadar ikiĢer defa yıkadı. Sonra iki eliyle bütün baĢını meshe-dip her iki elini Ġleri geri götürdü. Ve baĢının ön tarafından baĢlayıp ellerini arkasına götürdü. Oradan da baĢladığı yere getirdi. Ondan sonra ayaklarını yıkadı301[89].                                                  300[88] Bu suali soran Ġshak îsa dır-'Bunu îbn Huzeyme onun tarikinden kendi Sahihinde beyan etti. Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:1/327328. 301[89] Hadîsin baĢlıktaki meselelere delâlet etmekte olduğu
 291

50-.......Bize Vuheyb, Amr'dan; o da babası(Yahyâ ibn Umâre)'ndan tahdîs etti. ġöyle dedi: ġâhid oldum ki, Amr ibn Ebî Ha-sen, Abdullah ibn Zeyd'e Peygamber'in abdest alıĢını sordu. O da bir tas su istedi de onlar için Peygamber'in abdest alıĢı gibi abdest aldı. ġöyle ki: Tastan eli üzerine eğerek su döktü ve ellerini üç defa yıkadı. Sonra elini tasın içine soktu ve üçer defa avuçlayarak ağzını çalkaladı, burnuna su verdi. Sonra elini daldırıp yüzünü üç defa yıkadı. Sonra herbir elini dirseklere kadar ikiĢer defa yıkadı. Ondan sonra elini sokup baĢım mesnetti. ġöyle ki: Her iki elini öne ve arkaya doğru bir defa yürüttü. Ondan sonra her iki ayağını da topuklara kadar yıkadı. 302[90]

                                                                                     
 meydandadır. Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:1/328. 302[90] Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:1/329.
 292
42-İnsanlarca (Kabda Kalan) Abdest Suyu Fazlasinin Kullanilmasi Babi

Cerîr ibn Abdillah kendi ev halkına, misvaklanmasından artan su ile abdest almalarını emretmiĢtir303[91].

51-.......Bize Hakem (ibn Uteybe) tahdîs edip Ģöyle dedi: Ben Ebû Cuhayfe(74)'den iĢittim, Ģöyle diyordu: RasûluIIah(S-bir seferde) Öğlenin sıcak zamanında yanımıza çıktı. Kendisine abdest alacak su getirildi, abdest aldı. Ġnsanlar abdest suyunun artanını alıp (teberrüken) vücûdlarına sürmeğe baĢladılar. Peygamber, önünde bir harbe olduğu hâlde öğleyi ve ikindiyi ikiĢer rek'at kıldırdı. Ebû Mûsâ (R) Ģöyle demiĢtir: Peygamber (S-bir defa) içinde su bulunan bir kab istedi. Ellerini, yüzünü                                                  303[91] Bu haberi îbn Ebî ġeybe, Dârakutnî ve diğerleri Kays ibn Hâzim'ın Cerîr ibn Abdillah'ın kendisinden yaptığı rivayet tarîkinden mevsûlen nakletmiĢlerdir. Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:1/329.
 293
kabın içinde yıkadıktan sonra, içine su püskürdü. Sonra onlara: "Bu sudan içiniz ve yüzlerinize göğüslerinize dökünüz" buyurdu.304[92] 

52-.......Ġbn ġihâb Ģöyle demiĢtir: Bana Mahmûd ibnu'r-Rabî' haber verdi -ki o çocuk iken kendi kuyularından Rasülullah'ın onun yüzüne su püskürmüĢ olduğu kimsedir. Ve Urve (ibn Zubeyr), Mısver'den ve gayrisinden (yânı Mervân ibn Hakem'den) söyledi; Mis-ver ve Mervân'dan her biri arkadaĢının hadîsini tahdîs ediyordu- Ģöyle dedi: Peygamber (S) abdest aldığı zaman sahâbîler onun abdest suyu üzerinde döğüĢmeye yaklaĢıyorlardı 305[93].
                                                 304[92] Bu ziyâde Ġleride Tâif gazvesi hakkındaki hadîsler arasında uzuncabir hadîsin parçasıdır. Suyu getirenin Bilâl olduğu orada söylenecektir. Tesnîye sîgasının ma'nâsı bu suretle anlaĢılıyor. Muhâtablar, Ebû Mûsâ el-EĢ'ârîile Bilâl'dir. Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:1/330. 305[93] Sahâbîler arasında bu hususta bir döğüĢ olmadığı için, bu ta'bîr daha isabetlidir. Bu vak'ayı Urvetu'bnu Mes'ûd, sahâbîlerin Peygamber'e ta'zîmlerinin Ģiddetini KureyĢ'e bildirmek için, KureyĢliler'in yanma döndüğü zaman hikâye etmiĢti. Buhârî bu ta'lîki "Kitâbu'Ģ-ġurût; Bâbu'Ģ-Ģurût fî'lcihâd"da mev-sûlen rivayet edip, Ģöyle demiĢtir: Bana Abdullah ibn Muhammed tahdîs etti. Bize Abdurrezzâk tahdîs etti. Bize
 294

43- Bâb (Bu, Geçen Bâbdan Bir Fasıl Gibidir)

53-.......Ca'd Ģöyle demiĢtir: Ben Sâib ibn Yezîd(91)'den iĢittim, Ģöyle diyordu: Teyzem beni Peygamber(S)'in yanına götürdü de: Yâ Rasûlallah! Benim kızkardeĢimin bu oğlu ayağından rahatsızdır, dedi. Rasûlullah baĢımı eliyle sıvazladı ve bana bereket duası etti. Sonra abdest aldı. Ben onun abdest suyundan içtim. Sonra sırtının arkasında dikeldim ve iki omuzu arasında gerdek çadırının büyük düğmeleri yâhud keklik yumurtası- gibi Peygamberlik mührünü gördüm.306[94]                                                                                       
 Ma'mer haber verip Ģöyle dedi: Bana Zuhrî haber verip Ģöyle dedi: Bana Urvetu'bnu'z-Zubeyr, Mısver ibn Mahreme ile Mervân'dan haber verdi. Mısver ve Mervân'dan her biri kendi arkadaĢının hadîsini tasdik ediyordu. Ġkisi de Ģöyle dediler: Rasûlullah (S)Hudeybiye zamanında çıktı... Hadîs çok uzundur; sonlarına doğru Urve ibn Mes'ûd'un sözleri vardır. Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:1/330. 306[94] Sâib ibn Yezîd, küçük sahâbîlerdendir; yedi yaĢında iken babasıyle beraber Veda Haccı'nda bulunmuĢtur. Hicret'in ikinci senesinde doğmuĢtur. Tebük seferinden dönüĢünde Peygamber'i karĢılamak için diğer çocuklarla beraber
 295

44- Bir Avuç Sudan Ağzini Çalkalayip Burnuna Da Su Veren Kimse Babi

54-.......Bize Amr ibn Yahya, babası Yahya ibn Umâre'den; o da Abdullah ibn Zeyd'den tahdîs etti. Abdullah ibn Zeyd kabdan eline su döküp ellerini yıkadı. Sonra bir avuç sudan ağzını yıkadı yâhud çalkaladı ve burnuna su verdi. Böyle ağız ve burun yıkamayı üç defa yaptı. Akabinde üç defa yüzünü yıkadı. Ondan sonra dirseklere kadar ikiĢer defa ellerini yıkadı, baĢının önünü ve arkasını (bir defa) meshetti, topuklarına kadar ayaklarını yıkadı. Bundan sonra Rasû-lulIah(S)'ın abdest alıĢı iĢte böyledir, dedi. 307[95] 
                                                                                     
 Seniyyetu'l-Vedâ'ya kadar çıkmıĢtır. Medine'de 91 Hicret senesinde vefat etti. Hadîste, çocukken teyzesi tarafından ayağındaki bir rahatsızlığı için Peygamber'e götürüldüğünde, Peygamber'in abdest uzuvlarından damlayan serpintileri veya abdest suyunun arta kalanından içtiğini haber veriyor. Bu kısım, hadîsin burada Ģevkinin uygunluk noktasıdır. Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:1/331. 307[95] Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:1/332.
 296

45- Başin Bir Kerre Meshedilmesi Bâbi

55-.......Bize Amr ibn Yahya, babasından tahdîs etti. Babası Ģöyle demiĢtir: Ben Amr ibn Ebî Hasen'e Ģâhid oldum, o Abdullah ibn Zeyd'e Peygamber'in abdest alıĢını sordu. Bunun üzerine Abdullah ibn Zeyd bir kab su istedi ve onlar için abdest aldı. ġöyle ki: Kabı elinin üzerine meylettirip, ellerini üç defa yıkadı. Sonra elini kabın içine sokup (su alarak) üç avuç ile üç defa ağzım çalkaladı, burnuna su verip çıkardı. Sonra elini kabın içine sokup (su alarak) üç kerre yüzünü yıkadı. Sonra yine elini kabın içine sokup dirseklere kadar ikiĢer defa ellerini yıkadı. Sonra elini yine kabın içine sokup baĢını meshedip ellerini ileri geri götürdü. Sonra elini yine kabın içine sokup ayaklarını yıkadı. Ve keza bize Mûsâ(ibn Ismâîl) tahdîs edip Ģöyle dedi: Bize Vu-heyb tahdîs etti...(isnadın bundan sonrası tamamen geçen isnâd gibidir. Bu hadîsin metninde baĢı mesh cümlesi Ģöyledir): Sonra baĢını bir
 297
kerre rneshetti, dedi. 308[96]

46- Kişinin Kendi Karisi İle Beraber Abdest Almasi Ve Kadinin Abdest Suyu Fazlasi Babi

Ve Umer Hristiyan bir kadının evinde ve sıcak su ile abdest almıĢtır 309[97].

56-.......Abdullah ibn Umer (R) Ģöyle demiĢtir: Rasûlullah (S) zamanında (hicâb âyeti inmeden) erkeklerle kadınlar birlikte -bir kab içinden- abdest alırlardı 310[98].
                                                 308[96] Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:1/332-333. 309[97] Bu Hristiyan bir kadının evinde onun suyu ile ve bir de sıcak su ile abdest alma haberlerini Saîd ibn Mansûr, Adurrazzâk ve daha baĢkaları sahîh isnâd ile mev-sûlen rivayet etmiĢlerdir. Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:1/333. 310[98] Hicâb âyeti (el-Ahzâb:53, 59) indikten sonra erkek ile birlikte abdesı almak cevazı yalnız eĢlere ve mahreme inhisar etmiĢtir. Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:1/333.
 298

47- Peygamberdin Kendi Abdest Suyundan, Bayilan Kimse Üzerine Dökmesi Babi

57-.......Muhammed ibnu'I-Munkedir Ģöyle demiĢtir: Ben Câbir1den iĢittim, Ģöyle diyordu: Rasûlullah (S) bana hasta ziyaretine geldi. Ben ise kendimi bilmiyecek kadar hasta idim. Rasûlullah abdest aldı ve abdest suyundan üzerime döktü. Ben kendime geldim ve: Yâ Rasûlallah! Mîrâsım kime kalacak? Benim mîrâsçılarım ancak Kelâ-le (yânı usûl ve furû'dan olmayan kimseler)'dir, dedim. Bunun üzerine mîrâs paylan âyeti nazil oldu 311[99]. 

                                                 311[99] Buradaki ferâiz âyetinden maksad en-Nisâ:ll,12,13'üncü âyetleri, yâhud yine aynı sûrenin sonundaki 176. âyetidir. Bunların her ikisinde de '(KelâIe"den bahs bu yurulmustur. Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:1/333-334.
 299
48- Teknede, Çanakta, Ağaçtan Ve Taştan Yapilmiş Kablar Içinde Yikanmak Ve Abdest Almak Babi

58-.......Bize Humeyd (143), Enes(R)'ten tahdîs etti. O Ģöyle demiĢtir: Bir defa namaz vakti geldi. Evi yakın olanlar kalkıp ailesinin yanına (abdest almağa) gittiler. Bir topluluk da kaldı. Rasûlullah'a içinde su bulunan taĢtan yapılmıĢ bir tekne getirildi. Tekne ise içinde avucunu açamayacak kadar küçük idi. Orada kalanların hepsi o tekneden abdest aldılar. (Râvî dedi ki:) Biz Enes'e: Siz kaç kiĢi idiniz? diye sorduk. Enes: Seksen ve daha ziyâde idik, dedi. 312[100]

59-.......Ebû Mûsâ(R)'dan (O Ģöyle demiĢtir): Peygamber (S) içinde su bulunan bir kab istedi. Ellerini, yüzünü kabın içinde yıkadıktan sonra içine su püskürdü 313[101].
                                                 312[100] Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:1/334. 313[101] Bu hadîs, biraz evvel geçen 42. bâbda da zikredilmiĢ ve ilgili haĢiye orada yazılmıĢ idi. 
 300

60-.......Abdullah ibn Zeyd (R) Ģöyle demiĢtir: Rasûlullah (S) geldi. Biz onun için bakırdan bir tas içinde su çıkardık. Abdest aldı. ġöyle ki yüzünü üç defa, ellerini de ikiĢer defa yıkadı. BaĢını meshedip, baĢının önünü ve arkasını sıvazladı. Ayaklarını da yıkadı 314[102].

61-.......ÂiĢe(R) Ģöyle demiĢtir: Peygamber(S)'in hastalığı- ağırlaĢtı da ağrısı Ģiddetlendiği zaman, benim evimde bakılmak hususunda zevcelerinden izin istedi. Onlar kendisine izin verdiler. Müteakiben Peygamber iki adam arasında, Abbâs ile baĢka bir zât arasında olduğu hâlde, ayakları yerde sürünerek çıktı. ÂiĢe'den rivayet eden Abdullah Ģöyle dedi: Ben ÂiĢe'nin sözünü Abdullah ibn Abbâs'a haber verdiğimde o: Diğer adam kimdir biliyor musun? dedi.                                                                                     
 Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:1/334-335. . 314[102] et-Tevr:{j'^y. Akmak ma'nâsmadır; elçiye denir. Ve su içecek küçükçe kabın ismidir ki, topraktan, tunçtan dahî yapılır, tas, bardak ve maĢraba gibi (Kaa-mûs Ter.), Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:1/335.
 301
Ben: Hayır (bilmiyorum), dedim. Abdullah; O Alî'dir, dedi. ÂiĢe tahdîs eder idi ki, Peygamber O'nun evine girip de ağrısı Ģiddetlendikten sonra: "Üzerime bağlan çözülmedik yedi kırba su dökün, belki hafiflerim de insanlara tavsiyede bulunabilirim" dedi. Bunun üzerine kendisi Peygamber'in zevcesi Hafsa'ya âid olan bir leğen içine oturtuldu. Sonra o kırbaların suyunu üzerine dökmeğe baĢladık. Nihayet O da: "Artık yaptınız!"diyeiĢaretetmeğebaĢladı.Ondansonrainsanlarınyanınaçıktı315[103]. 

62-.......Bana Amr ibn Yahya, babası Yahya'dan tahdîs etti. Yahya Ģöyle demiĢtir: Amucam (Amr ibn Ebî Hasen) abdest almaktan çok sorar dururdu. O Abdullah ibn Zeyd'e: Sen Peygamber(S)'i abdest alırken nasıl gördüğünü bana haber ver, dedi. Bunun
                                                 315[103] Buhârî bu hadîsin bâzı rivayetlerini Sahîh'mın yedi yerinde getirdi: Biri burada; Namâz'da iki yerde. Hastanın cemâat namazında hâzır bulunacağı.hastalık sınırında ve imâm ancak kendisine uyulmak Ġçin imâm yapıldı bâblannda, HĠbe'de; BeĢte Bir'de; Magâzî'de, Peygamber'in hastalığında ve Tıbb'da. Müslim de Namâz'da getirmiĢtir (Aynî). Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:1/335-336.
 302
üzerine Abdullah, bir tas su istedi. Su kabını elleri üzerine eğip'ellerini üç defa yıkadı. Sonra elini tasın içine sokup bir avuç sudan ağzını çalkaladı ve burnundan su çıkardı. Bu ağız burun yıkamayı üç kerre yaptı. Sonra elini kaba sokup onunla su avuçladı da üç defa yüzünü yıkadı. Sonra dirseklere kadar ellerini ikiĢer defa yıkadı. Sonra eliyle su alıp baĢının önünü ve arkasını o su ile mesh etti. Ondan sonra ayaklarını yıkadı. Bunun ardından: Ben Peygamber'i gördüm, iĢte böyle abdest alıyordu, dedi. 316[104]

63-.......Bize Hammâd, Sâbit'ten; o da Enes'ten tahdîs etti ki (Ģöyle demiĢtir): Peygamber (S) bir kab su istedi. Kendisine içinde biraz su bulunan ağzı geniĢ dibi dar bir kab getirildi. Parmaklarını içine koydu. Enes dedi ki: Artık ben onun parmakları arasından suyun kaynayıĢına bakmağa baĢladım. Enes dedi ki: O sudan abdest alanları yetmiĢ ile seksen arasında tahmîn ettim 317[105].
                                                 316[104] Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:1/336-337. 317[105] Hadîslerin baĢlığa delâletleri açıktır; bunların bâzı
 303

50- Müdd (Mikdâri Su) İle Abdest Almak
Babi

64-.......Bize Mıs'ar (155) tahdîs edip Ģöyle dedi: Bana Ġbnu Cubeyr tahdîs edip Ģöyle dedi: Ben Enes(R)'ten iĢittim, Ģöyle diyordu: Peygamber (S) bir sâ' ve nihayet beĢ müdd (mıkdân su) ile vücûdunu yıkar yâhud yıkanır, bir müdd ile de abdest alırdı 318[106].                                                                                     
 rivayetleri daha Önce de geçmiĢti. Enes'in haber verdiği bu vak'a Medine'nin pazar yeri olan Zevrâ'da vukua gelmiĢti. Rivayete göre, Peygamber'e getirilen su, bir kiĢinin abdest almasına yetecek mıkdârda idi. Su gelince Peygamber parmaklarını içine sokup suyun içinde yıkamıĢ, ondan sonra bir su kaynağından su nasıl fıĢkırırsa mübarek parmakları arasından öyle su fıĢkırmaya baĢlamıĢtır. Bu da koca bir pazar halkının huzurunda vâki' olmuĢtur. O gün o sudan abdest alanların sayısı sahîh üzere zabt edilmiĢ değilse de, çeĢitli rivayetlere göre yetmiĢ ile üç yüz arasındadır. NĠ-tekim Enes de bu hadîste onların sayısını yetmiĢ ile seksen arasında tahmîn etmiĢtir. Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:1/337. 318[106] "Sâ' " beĢ Bağdâd rıtlı ile bir üçte bir ntl alan kaba denir. Bir "müdd" de bir sâ'ın dörtte bir mikdândır. Ancak bu ölçeğin pek ihtilaflı olduğu Kaamûs Ter-cemesi müdd, sâ', mekkûk, rıtl maddelerinde görülebilir. Peygamber'in çeĢitli mıkdârlarda su ile abdest alıp yıkandığına
 304

51- Mestler Üzerine Meshetmek Babi

65- Bize Esbağ ibnu'l-Ferec el-Mısrî (226), Ġbnu Vehb'den tahdîs etti. O Ģöyle demiĢtir: Bana Amr (ibn
                                                                                     
 dâir diğer bir çok rivayetler de vardır. Buradaki mıkdârlar orta yapılı bir kimsenin yıkanacak organları üzerinden akacak suyun en az mıkdârını gösterir. Beden azası ıslanıp üzerinden su aktıktan sonra, bu mıkdârdan az su ile abdestsizlik hâli giderilebilir. Ġsraf dedirtmeyecek ziyâdesi de caizdir. Medine'de kullanılan müdd (1 1/2) ntl mıkdârı alır bir hacim ölçüsüdür. Dört müdd bir sâ'dır. Ancak müdd ile sâ'ın mıkdârlarıni anlamak, mikyas tutulan ölçeğin ne kemmiyyette olduğunu bilmeğe bağlıdır. Rıtl'm ise Bağdadîsi, ġâmî'si, vardır. Yânî birinin küsuru Ġran, diğerininki Roma ölçüleri olup, hesâbda takrîbî bir mıkdârı gösteren iki ölçektir. Bağdadî ntl, 130; daha doğrusu 28 4/7 dirhemdir. 1 1/2 ntl olan bir Peygamber müdd'ü bu hesaba göre 171 3/7 veya 130 dirhem hesabına göre 173 1/2 dirhem eder. En doğru hesâb ve takdirde bir dirhem 3,0898 gram ettiğinden, bu mıkdâr su 0,530 gram, yânî yarım litreden biraz fazla tutar. Bu, ġafiî ile Hicaz fakîhlerinin takdiridir. Ebû Hanîfe ile Irak fakîhlerine göre ise müdd, iki ntl olduğundan, abdest suyunun mıkdân 1,060 litre eder ki, beĢ bardaktan biraz fazladır... Rasûlullah'm buradaki rivayete göre abdest suyu ĠĢte bu kadar az mıkdârdadır. Gusül için kullandığı su da bu rivayete nazaran dörtten beĢ müdd'e kadardır ki, o da 685 5/7'den 857 1/7 dirhem eder kî, yaklaĢık olarak 2,120'den 2,650 litre kadar eder. Irak fakîhlerinin müdd'ü iki ntl i'tibâr ettiklerine göre ise, bu mıkdâr takriben 4,24'ten 5,3 litreye kadardır {Tecrîd Ter., I, 140-142). Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:1/337-338.
 305
Hâris-148) tahdîs edip Ģöyle dedi: Bana Ebu'n-Nadr (129), Ebû Seleme ibn Abdirrahmân'-dan; o da Abdullah ibn Umer'den; o da Sa'd ibn Ebî Vakkaas'tan tahdîs etti ki, Sa'd Peygamber'in mestler üzerine meshettiğini söyledi. Abdullah ibn Umer de bunu babası Umer'e sordu. Umer: Evet (Peygamber meshetti). Sa'd, Peygamber'den rivâyeten sana birĢey söylediği zaman sen artık o mes'eleyi baĢkasına sorma, dedi319[107]. Ve Mûsâ ibn Ukbe (141) Ģöyle dedi: Bana Ebu'nNadr haber verdi ki, ona da Ebû Seleme haber vermiĢtir. Ona da Sa'd tahdîs etmiĢtir. (Bir rivayette de) Umer, oğlu Abdullah'a yukarıda geçen sözü
                                                 319[107] Kıssa Irak'ta cereyan etmiĢtir. Abdullah ibn Umer, meshettiğini görünce inkâr etmiĢ. O da Rasûluîlah'tan gördüğünü söylemiĢ. Sonra Sa'd ile Umer'in yanında buluĢunca Sa'd, Abdullah'a: Babana mesh mes'elesini sor, demiĢ. O da sorunca babası hadîsteki cevâbı vermiĢtir. Abdullah ibn Umer, sohbeti kadîm ve rivayetleri çok, kadri yüksek bir sa-hâbî olduğu hâlde tâ Sa'd'in Irak valiliği zamanına kadar buna muttali' olmaması yâhud meshin câizliğinin yalnız sefer vaktine münhasır olduğunu zannetmesi muhtemildir. Mestler üzerine mesh, seksenden fazla tarîk ile rivayet edilmiĢtir. Hasen Basrî bunır yetmiĢ kadar sahâbîden iĢitmiĢtir. Bunu caiz görmeyen Haricîler ile ġiî-ler'in Ġleri sürdükleri i'tirâzlar sağlam değildir.
 306
tarzında söylemiĢtir 320[108].

66-.......Urvetu'bnu'I-Mugîre'den; o da babası el-Mugîretu'bnu ġu'be'den tahdîs etti ki, Rasûlullah (Sbir seferde) hacetini def için dıĢarıya çıkmıĢ, hacetinden döndüğü zaman Mugîre, içinde su bulunan bir kab ile ardından gitmiĢ, RasûluIIah'a su dökmüĢ, Rasûlullah da abdest alıp mestleri üzerine mesh etmiĢtir 321[109].

69-.......Mugîre (R) Ģöyle demiĢtir: Ben bir seferde Peygamber (S)'in maiyyetinde idim. (Abdest alacağı sırada) mestlerini çıkarmak için davrandım. Peygamber bana: "Onları bırak, çünkü ben ayaklarımı abdeslli oldukları hâlde mestler içine soktum" buyurdu
                                                 320[108] Bu ta'lîki Ġsmâîlî, Nesâî ve baĢkaları mevsûlen rivayet etmiĢlerdir. Bundan önceki haĢiyede verilen bilgiler bu mevsûl rivayetlerden alınmıĢtır. Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:1/338-339. 321[109] Bu hadîsle ilgili haĢiye 37. bâbda verilmiĢti. Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:1/339.
 307
ve (mestleri) üzerlerine meshetti. 322[110]

53- Koyun Eti Ve Sevîk(Yemek)Ten Dolayi Abdest Almayan Kimse Babi

Ebû Bekr, Umer ve Usmân yediler de abdest almadılar323[111].

70-.......Bize Mâlik, Zeyd ibn Eslem'den; o da Atâ ibn Yesâr'dan; o da Abdullah ibn Abbâs'tan haber verdi (o Ģöyle demiĢtir): Ra-sûlullah (S) koyun küreği yedi, sonra abdest almadan namaz kıldırdı. 324[112]

71-.......Ġbn ġihâb Ģöyle demiĢtir. Bana Ca'fer ibn Amr ibn Umeyye haber verdi. Ona da babası (Amr
                                                 322[110] Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:1/341. 323[111] Bu ta'lîki Ġbn Ebî ġeybe, Muhammed ibn Munkedir'den mevsûlen rivayet etti. Keza Tirmizî de rivayet etti. Taberânî de ġâmlılar'ın müsnedinde sahîh bir is-nâd ile Selîm ibn Âmir yolundan mevsûlen rivayet etmiĢtir. Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:1/341. 324[112] Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:1/341.
 308
ibn Umeyye) haber vermiĢtir ki, o RasûlulIah(S)'ı piĢmiĢ koyun küreğinden et kesip yerken görmüĢ. O sırada Rasûlullah namaza çağırılmıĢ. Bunun üzerine bıçağı bırakıp abdest almadan namaz kıldirmıĢtır 325[113]. 

54- Sevîk Yemeği Yemekten Dolayi Abdest Almayip Sirf Ağiz Çalkalayan Kimse Babi

                                                 325[113] Sahâbîler'den bir kısmı yemeklerden, bilhassa et yemeklerinden sonra abdest almayı ve öylece namaz kılmayı vâcib görmüĢlerdir. Bir kısmı da yemekten sonra abdest almayı vâcib görmemiĢtir. Birincilere hüccet olacak sahîh hadîsler vardır. Ġkinciler ise Amr ibn Umeyye'nin bu hadîsi Ġle, bundan önceki îbn Abbâs hadîsini hüccet gösterirler, Abdesti vâcib görmeyenler, Öteki tarafın hüccet edindiği hadîslerdeki "vudû"'lâf7.ım lügat örfüne yânî el, ağız yaykamağa hamlediyorlar. O hadîslerdeki vudû'lar, bilfarz Ģer'î ıstılah üzere alınsa bileEbû Dâvûd ve Nesâî'nin Câbir ibn Semure'den rivayet ettikleri: = AteĢ değmiĢ Ģeyler yedikten sonra abdest almayı terk etmek Rasûlullah 'in en son hâli oldu" hadîsiyle mensûhtur. Bu neshin bazılarınca ta'lîline göre, Câhiliyyet'te halk temizlenmemeğe alıĢkın oldukları için, ateĢ değmiĢ yağlı yemekler yedikten sonra abdest almaları farz olmuĢtu. Ġslâm'da temizlik kararlaĢıp yayıldıktan sonra, müslimânlara sırf kolaylık olmak üzere, bu hüküm neshedilmiĢtir (Tecrîd Ter., 1,144-145). Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:1/341-342.
 309
72-.......Suveyd ibn Nu'mân (R) haber verdi ki, kendisi Hayber yılında Rasûlullah (S) ile beraber sefere çıkmıĢtır. Nihayet Sahbâ'ya -ki o Hayber'in aĢağısındadır- vardıkları zaman Rasûlullah ikindi namazını kıldırdı. Sonra azıkları istedi. Kavuddan baĢka birĢey getirmediler. Rasûlullah onunla ilgili emrini verdi de kavud ıslatıldı. Müteakiben o kavuddan Rasûlullah da, biz de yedik. Sonra akĢam namazına kalktı, ağzını çalkaladı, biz de çalkaladık. Sonra abdest almadan namazı kıldırdı 326[114].

73-....... Bize îbnuVehb haber verip Ģöyle dedi: Bana Amr, Bukeyr'den; o da Kurayb'den; o da (mü'minlerin annesi) Meymû-ne(R)'den haber verdi ki, Peygamber (S), Meymûne'nin yanında bir kürek
                                                 326[114] Sevîk yânî kavud, kavrulup un hâline getirilmiĢ buğday ve arpa olduğu için ateĢ değmiĢ yemeklerdendir. ĠĢte bundan abdest almak lâzım gelmemiĢ. Namazdan evvel ağız çalkalaması da diĢ aralarında kalan parçalan giderip, namaz esnasında onlarla meĢgul olmamak içindir. Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:1/342.
 310
yedikten sonra abdest almadan namaz kılmıĢtır. 327[115]

55- Sütrtcmekvten Dolayi Ağzi Çalkalar Mi? Babi

74-.......Bize Leys,Ukayrden; o da Ġbn ġihâb'dan; o daUbeydullah ibn Abdillah ibn Utbe'den; o da Ġbn Abbâs'tan tahdîs etti. (O Ģöyle demiĢtir): Rasûlullah (S) süt içti de ağzım çalkaladı ve: "Bu, yağlıdır" buyurdu. Bu hadîsi îbn ġihâb'dan rivayet etmekte Yûnus ibn Yezîd ile Salih ibn Keysân ayrı ayn Ukayl'e mutâbaat etmiĢlerdir 328[116].

                                                 327[115] Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:1/343. 328[116] Yûnus'un hadîsi Müslim'de mevsûlen rivayet edilmiĢtir. Salih ibn Keysân'm hadîsi ise Ebu'l-Abbâs Serrâc'ın  Müsned'inde mevsûlen rivayet edilmiĢtir. Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:1/343.
 311
56- Uyumaktan Dolayi Abdest Almak İle Bir İki Uyuklamaktan Yâhud Uyuklama Sebebiyle Başini Bir Defa Beri Öte Meyl Ettirmekten Dolayi Abdest Almayi Vâcib Görmeyen Kimse Babi

75-.......(ÂiĢe-R-Ģöyle demiĢtir): Rasûlullah (S) Ģöyle buyurdu:"Biriniz namaz kılarken uyukladığı zaman uykusu gidinceye kadar yatsın. Çünkü uyuklayarak namaz kılarsa bilemez de istiğfar edecek iken belki de o kendine söver." 329[117]

76-.......Bize Eyyûb, Ebû Kılâbe'den; o da Enes(R)'den tahdîs etti ki, Peygamber (S) Ģöyle buyurmuĢtur: "Biriniz namazda uyuk-larsa uyusun, tâ ki okuyacağı Ģeyi bilsin" 330[118].
                                                 329[117] Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:1/344. 330[118] Bu hadîste ve bundan evvelki hadîste, namazda uyuklayan kimsenin namazını bozup uyuması tenbîh buyuruluyor. Böyle olunca uyku hakkındaki ihtilâfları burada özetlemek münâsib olur. Uyumak haddizatında mı hadestir, yoksa kendisinde hades zannolunacak yer midir? Sahâbîler'in bâzısı ile tabiîlerin bâzısı ve imamlardan Ġshâk ibn
 312

57- Abdestli İken Abdest Almak Babi

77-.......Bize Sufyân (es-Sevrî), Amr ibn Âmir'den tahdîs etti. O, ben Enes'ten iĢittim demiĢtir. H Buhârî dedi ki: Ve bize Müsedded tahdîs edip Ģöyle dedi: Bize Yahya (ibn Saîd el-Kattân), Sufyân esSevrî'den tahdîs etti. Sufyân Ģöyle demiĢtir: Bana Amr ibnu Âmir, Enes'ten tahdîs etti. Enes Ģöyle demiĢtir: Peygamber (S) her namaz vaktinde abdest alır
                                                                                     
 Râhûye, Ha-sen Basrî ve Muzenî, uyumanın mutlak olarak abdest bozucu olduğuna kaail olmuĢlardır. Çünkü Ġbn Huzeyme'nin Sahîh'mâc Safvân Ġbn Gassâl'den rivâ-yet edilen bir hadîste: Ancak dıĢkıdan, yâhud sidikten yöhud uyumakları" denilerek uyku, hükümce dıĢkı ile sidiğe musâvî sayılmıĢtır. Birçokları da Ebû Davud'un rivayet ettiği: Göz kıçın bağıdır" hadîsine tutunarak, uykunun nefsinde hades olmayıp, hades mazın-nası yânî kendisinde hades zannolunabilecek yer olduğu re'yinde bulunmuĢlardır. Bu takımın da Zuhrî, Mâlik gibi kimi azı abdest bozucu değildir; ġafiî ile Ebû Hanîfe gibi kimi mutlaka abdest bozucudur demiĢlerdir. Bunlar da Müslim'in Enes'ten rivayet ettiği 'Sahâ-btler uyurlar, sonra abdest almaksızın namaz kılarlardı" hadîsini sağlamca oturanların uykusuna hamletmiĢlerdir. Kimi de uyku abdesti hiç bozmaz, demiĢtir. Ebû Mûsâ el-EĢ'ârî'nĠn, Ġbn Umer'in, MekhüTun mezhebleri bu idi (Tec-rtd Ter., 1,147). Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:1/344.
 313
idi331[119]. (Râvî Amr ibn Amir dedi ki:) Ben Enes'e: Ya sizler nasıl yapar idiniz? dedim. Enes: Her birimize abdestini bozmadığı müddetçe (bir vakitten ziyâde namaz için) bir abdest kâfi gelirdi, dedi. 332[120]

78-.......Bana Suveyt ibnu'n-Nu'mân (R) haber verip Ģöyle dedi: Hayber yılında Rasûlullah'ın maiyyetinde sefere çıktık. Nihayet Sahbâ'ya vardığımız zaman Rasûlullah (S) bizlere ikindi namazını kıldırdı. Namazı kıldırınca yiyecekleri istedi. Kendisine sevîk (yânî ka-vud)Men baĢka birĢey getirilmedi. Yedik, içtik. Sonra akĢam namazına kalktı. Ağzım çalkaladı. Sonra abdest almadan akĢam namazım kıldırdı 333[121].

                                                 331[119] Peygamber bunu müstehâb olarak ekseriya ihtiyar ederdi, vâcib olarak değil. Nitekim hadîsin devamındaki Enes'în haberi ile müteâkib hadîsteki Peygam-ber'in fiili bunu isbât etmektedir, yânî namaz vakti abdest almak vâcib olarak değil, müstehâbhk yoluyla sabittir. 332[120] Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:1/345. 333[121] Bu yemek, mü'minlerin annesi Safiyye'nin düğün yemeği idi. Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:1/345.
 314
58- Bâb: Sidiğinden Sakinmamak Büyük Günâhlardandir

79-.......Bize Cerîr, Mansûr'dan; o da Mucâhid'den; o da Ġbn Abbâs'tan tahdîs etti. O Ģöyle demiĢtir: Peygamber (S) Medine yâhud Mekke bağçelerinden bir bağçe-nin yanından geçti334[122]. Derken kabirlerinde azab olunan iki insanın sesini iĢitti. Peygamber: "Bunlar azab olunuyorlar, hem de azab olunmaları büyük bir Ģeyi için değildir"335[123]
                                                 334[122] ġekk eden, râvîlerden Cerîr'dir. Bununla beraber diğer rivayetlerde bu bağçe-nin Medine'de olduğu kesin olarak beyân edilmiĢtir. CâbĠr'in rivayetinde bağ-çenin Ümmü MübeĢĢer elEnsâriyye'ye âid olduğu bildirilmiĢtir. Demek ki o civarda bir de kabristan varmıĢ. 335[123] Bunların büyük Ģey olmamaları, birkaç damla sidikten sakmılmaması veya dile kolay gelen birkaç söz sarf edilmesi itibariyledir. Yoksa haddizatında her Ġkisinin hele koğuculuğun ma'siyet olması dolayısıyle büyük olmak lâzım geleceğine iĢaret buyurmuĢtur: o Zamân siz o iftirayı dillerinizle yetiĢtiriyordunuz, hiçbir bilginiz  olmayan Ģeyi ağızlarınızla söylüyordunuz ve bunu kolay sanıyordunuz. Hâlbuki bu, Allah indinde büyüktür" (en-Nûr: 15). Zamanımız Ġlminin tesbîtine göre o yaĢ çubuklar kuruyuncuya kadar bulundukları yerde biyomanyetik bir alan meydana getirmekte ve orayı bir takım Ģerr kuvvetlerden korumaktadır. Ġlmin bu îzâhına eriĢtiren Yüce Allah'a hamd ve senalar olsun!
 315
buyurduktan sonra, Ģöyle devam etti: "Evet, onların biri sidiğinden sakınmazdı, diğeri de koğuculuk ederdi". Ondan sonra yaprakları soyulmuĢ bir hurma dalı istedi. Dalı iki parça yaptı. Her birinin kabri üzerine bir parça koydu. YâRasûlallah! Bunun niçin yaptın? denildi. "Bunlar kurumadıkları müddetçe yâhud: kuruyuncaya kadar- onlardan azab hafifletilir" buyurdu. 336[124]

59- Sidiği Yikamak Hakkinda Gelen Hadîs Babi

Ve Peygamber (S) kabir sahibi için: "O sidiğinden sakınmaz idi..." buyurdu da insan sidiğinden baĢkasını zikretmedi 337[125].
                                                 336[124] Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:1/346-347. 337[125] Bu, Buhârî tarafından yapılmıĢ bir ta'lîktir ki, isnadı bundan evvel geçen bâb-dadır. Bununla Buhârî, hadîste zikredilen sidikten murâd, bütün sidikler olmayıp, sâdece insan sidiği olduğuna iĢaret etmek istemiĢtir. ĠĢte bunun için "Peygamber insan sidiğinden baĢkasını zikretmedi" dedi.
 316

80-.......Bana Atâ ibn Ebî Meymûne, Enes ibn Mâlik'ten tahdîs etti. O Ģöyle demiĢtir: Peygamber (S) hacetini yerine getirmek için dıĢarıya çıktığı zamân ben kendisine su götürürdüm. O da bu su ile kendini yıkardı. 338[126]

60- Bâb

(Bu, geçen bâbdan bir fasıl gibidir)

81-.......Bize el-A'meĢ, Mucâhid'den; o da Tâvûs'tan; o da Ġbn Abbâs'tan tahdîs etti. O Ģöyle demiĢtir: Peygamber (S) iki kabrin yanına uğradı da: "Bun/ar azab olunuyorlar. Azab olunmaları da büyük birĢey için değildir. Bunların biri sidikten sakınmaz idi. Diğeri ise lâftaĢtr, koğuculuk ederdi" buyurdu. Ondan sonra yapraklan soyulmuĢ yaĢ bir hurma dah
                                                                                     
 Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:1/347. 338[126] Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:1/347.
 317
aldı da onu iki parça etti. Sonra her bir kabre bir parça dikti. Yâ Rasûllallah! Bunu niçin yaptın? diye sordular: "Bu çubuklar yaĢ kaldıkları müddetçe belki onlardan azabla-rı hafifletilir" buyurdu. Muhammed ibnu'I-Müsennâ Ģöyle dedi: Ve bize Vekî' tahdîs edip Ģöyle dedi: Bize A'meĢ tahdîs edip Ģöyle dedi: Ben Mucâhid'den bunun benzerini iĢittim, o sidiğinden sakınıyordu "339[127].

                                                 339[127] Ayrıca, zikrettiği bu isnâddaki hikmet, birinci isnadı takviye etmektir. ĠĢte bunun için burada "se/ni'tu = iĢittim" lâfzını lasrîlı etmiĢtir... (Aynî). Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:1/348.
 318
61- Peygamberdin Ve İnsanlarin. Bedevi'yi Mescîddekî İşemesinden Ayrilincaya Kadar Birakmalari Babi 340[128]

82-.......Bize Ġshâk, Enes ibn Mâlik'ten haber verdi ki, o Ģöyle demiĢtir: Peygamber (S) mescidde iĢemekte olan bir bedevîyi gördü de: "Onu bırakın" buyurdu. Nihayet iĢemesinden ayrıldığı zaman bir mıkdâr su istedi de o suyu sidiğin üzerine döktü. 341[129]

                                                 340[128] Babın maksadı, birbirine müteânz ve her ikisinde de mefsedet bulunan iki iĢ meydana geldiği zaman, onlardan ehven olanının tercih edilmesidir. ġübhesiz bedevinin iĢemesinde mescidi pisleten bir mefsedet vardır, iĢemekten nelıyetmekte ise sidiği kestirmek, iĢetmemek ve bununla da bedevinin zararlanması mefsede-tĠ vardır. Bu durumda iĢemesinden ayrılıncaya kadar onu serbest bırakmak, eh-verj olan hâl çâresidir. Çünkü mescidin pislenmesi temizlenmesi kaabil bir iĢtir. Binâenaleyh nehyelmekte bir fâide değil, ancak bedevîye zarar vermek ve onu helâle eylemek mefsedeti vardır (ġâh Veliyyullah). 341[129] Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:1/348.
 319
62- Mesciddeki Sidiğin Üzerine Su Dökmek Babi "342[130]

83-.......Zuhrî Ģöyle demiĢtir: Bana Ubeydullah ibnu Abdillah ibn Utbe ibn Mes'ûd haber verdi ki, Ebû Hureyre Ģöyle demiĢtir: Bedevinin biri dikilip mescidin içinde iĢedi. Oradaki insanlar bedevîye doğru bağırıĢtılar. Peygamber (S) onlara "Onu serbest bırakın... Sonra sidiğinin üzerine dolu bir kova yâhud büyük bir kova su dökünüz. Çünkü sizler ancak kolaylaĢtırıcılar olarak göndehldiniz, güçlük yapıcılar olarak gönderilmediniz" buyurdu .343[131]
                                                 342[130] Buhârî'nin bu bâbdan maksadı, temizlemeyi isbâttır. Bu da ya mesciddeki sidik üzerine su dökmek suretiyle olur; mescidi kazmağa ve toprağı nakletmeğe hacet yoktur -ki bu ġafiî'nin mezhebidir-, yâhud da toprak gevĢek olmazsa suyu üzerinden akıtmakla olur. Bu da Ebû Hanîfe'nin mezhebidir (ġâh Veliyyullah). 343[131] Hakikatte gönderilen Peygamber'dir. Gönderilmeyi sahâbîlere isnâd etmesi ise mecazdır. Bu bedevinin Akra' ibn Habis yâhud Uyeynetu'bnu Hısn Fezârî yâhud da Zu'1-Huveysıra el-Yemânî olduğuna dâir rivayetler vardır. Ebû Davud'un es-S#nen'indeki bir rivayete göre, yaĢlık değen toprağın kazınıp dıĢarıya atılmasından sonra yeri üzerine bir kova su dökülmesi emredilmiĢtir. Müslim'in rivayetinde, bu bedevîyi yanına çağırıp: "Bu mescidler ne sidik, ne de baĢka pislik içindir. Bun/ar ancak Allah'ı zikretmek, namaz kılmak ve
 320
Bize Abd£n tahdîs edip Ģöyle dedi: Bize Abdullah (ibn Mubâ-rek) haber verip Ģöyle dedi: Bize Yahya ibn Saîd haber verip Ģöyle dedi: Ben Enes ibn Mâlik'ten iĢittim; o da Peygamber'den bu hadîsi rivayet etti. 344[132]

63- Bâb: Sidiğin Üzerine Su Döker

84-.......Ben Enes ibn Mâlik'ten iĢittim, Ģöyle dedi: Bir bedevi geldi de mescidin bir tarafına iĢedi. Ġnsanlar onu azarladılar. Peygamber (S) de azarlayanları nehyetti. Bedevi iĢemesini bitirince, Peygamber büyük -yâhud dolu- bir kova su istedi de, bu su sidiğin üzerine döküldü. 345[133]

                                                                                     
 Kur'ân okumak içindir" buyurmuĢtur (Tecrîd Ter., 1,150). 344[132] Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:1/349. 345[133] Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:1/350.
 321
64- Çocuklarin Sidiği(Nin Hükmü) Babi346[134]

85-.......Mü'minlerin annesi ÂiĢe (R) Ģöyle demiĢtir: Rasûlullah'a küçük bir çocuk getirildi. Çocuk O'nun elbisesinin üzerine iĢedi. Ra-sûlullah hemen su istedi de onu sidiğin üzerine döktü. 347[135]

86-.......Bize Mâlik, Ġbn ġihâb'dan; o da Ubeydullah ibnu Abdillah ibn Utbe'den; o da Mıhsan kızı Ümmü Kays'tan haber verdi. O, henüz yemek yiyemiyen küçük bir oğlunu Rasûlullah'a getirmiĢtir. Rasûlullah (S) çocuğu kucağına oturttu. Akabinde çocuk Peygam-ber'in elbisesi üzerine iĢedi. Rasûlullah su istedi. Suyu azar azar (sidiğin üstüne) döktü de onu yıkamadı. 348[136]
                                                 346[134] Buhârî'nin maksadı, çocukların sidiğinden temizlemenin, suyu azar azar üzerine dökmek suretiyle hâsıl olacağı ve yıkamağa hacet olmayacağıdır. Nitekim ġafiî'nin mezhebi budur. 347[135] Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:1/350. 348[136] Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:1/350-351.
 322

65- Ayakta Ve Oturarak Işemedin Hükmü) Babı 349[137]

87-.......Huzeyfe (R-36) Ģöyle demiĢtir: Peygamber (S) -bir kerre Ensâr'dan- bir kavmin süprüntülüğüne vardı da ayakta dikilerek iĢedi. Sonra su istedi. Ben de O'na bir mıkdâr su götürdüm, kendisi onunla abdest aldı. 350[138]

                                                 349[137] Yânî bu ayakta dikilerek ve oturarak iĢemenin hükmünü beyân hakkında bir bâbdır. Hadîsin oturarak iĢemeğe delâleti evlâ tarîkiyledir. Çünkü ayakla dike-lerek iĢeme caiz olunca, oturarak iĢemek daha çok caizdir (Aynî). Buhârî, ayakta iĢemeği babın hadîsiyle isbât etti. Oturarak iĢemeği de evlâ tarîkıyle isbât etti. Sarihler de hükmü böyle takrir eltiler. Bana göre müellifin babı bağlamaktan maksadı, sırf ayakta iĢemenin cevazını isbât değildir. Sanki o: Ayakta iĢemek de caiz olur, iĢemenin cevazı yalnız oturmak hâline münhasır olmaz demiĢtir (ġâh Veliyyuliah). 350[138] Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:1/351.
 323
66- Arkadaşinin Yaninda İşemek Ve Duvar İle Sütrelenmek Babi 351[139]

88-.......Huzeyfe (R) Ģöyle demiĢtir: Ben kendimi bildim ki, ben Peygamber ile beraberce yürüyorduk. Derken Peygamber bir kavmin bir duvar arkasındaki süprüntülüğüne geldi ve herhangi birinizin dikelmesi gibi dikelĠp iĢedi. Ben de ondan uzaklaĢtım. Kendisi bana iĢaret etti. Ben de yanına vardım ve iĢemesini bitirinceye kadar topuğunun yanında -yânî arkasında- dikeldim. 352[140]

                                                 351[139] Bu babı bağlamaktan maksad Ģudur: Peygamber'den naklolunan Ģey, O'nun haceti def için dıĢarıya çıktığı zaman uzağa gitmesi, büyük abdesl bozmağa mahsûstur. Çünkü bunda iki cihetten avret yeri açılır. ĠĢeme sırasında ise arkadaĢı arkasında dururken bir duvarla sütrelenerek iĢemesi caiz olur. 352[140] Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:1/352.
 324
67- Bir Kavmin Süprüntülüğü Yaninda İşeme Babi 353[141]

89-.......Ebû Vâil Ģöyle demiĢtir: Ebû Mûsâ elEĢ'ârî sidik serpintileri dokunmasın diye pek ziyâde Ģiddet gösterir, ve Ġsrail oğullan'-ndan birinin elbisesine sidik değerse onu mıkrâz ile kesdiğini söylerdi. Huzeyfe -bunu iĢitince-: Ah keski Ebû Mûsâ böyle Ģiddetli davranmaktan ve böyle söylemekten kendini tutsaydı! Rasûlullah (S) bir kavmin süprüntülüğüne geldi de ayakta dikelerek iĢedi... demiĢtir. 354[142]

                                                 353[141] Bu bâb ile bundan evvel geçen iki bâb, Huzeyfe'nin hadîsidir. ġu kadar var ki, bu hadîslerden her biri Buhârî'nin ayrı bir Ģeyhindendir. Onlardan her birine, zikredilen hadîsin ma'nâlarından bir ma'nâya münâsib olacak bir bâb Ġsmi yazmıĢtır. Aralarındaki münâsebet ise aĢikârdır (Aynî). Müellifin maksadı, bir kavmin süprüntülüğüne iĢemenin, onlardan Ġzin istemeğe muhtâc olmadığını isbâttır. Çünkü kavmin çöplüğü ekseriya pisliklere mahsûs bir yerdir. Binâenaleyh bu iĢeme ile onlara bir zarar olmaz (ġâh Veliyyullah). 354[142] Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:1/352.
 325
68-Kani Yikamak Babi

90-.......Bana Fâtıma, Esmâ'dan tahdîs etti. O Ģöyle demiĢtir: Bir "kadın Peygamber(S)'e geldi de: Birimiz elbise üzerinde hayız görürse nasıl yapsın buyurursun? diye sordu. Rasûlullah: "Elbisesini eliyle ovalar, sonra su ile oğuĢturup sıkar, sonra üzerine azar azar su döker, ondan sonra onunla namaz kılar" buyurdu. 355[143]

91-.......BizeHiĢâmibn Urve, babasından; o da ÂiĢe(R)'den tahdîs etti. O Ģöyle demiĢtir: Ebû HubeyĢ kızı Fâtıma, Peygamber'in yanına geldi ve: Yâ Rasûlallah! Ben devamlı kanamaya ma'rûz kılınan bir kadınım, temiz olamıyorum. Namazı terk mi edeyim? diye sordu. Rasûlullah (S): "Hayır, bu hayız değildir; bir damar(d&n gelen kan)dtr. Senin asıl hayzın (baĢlama zamanı) geldiği vakit namazı bırak. Hayzın (kesilme zamanı) gelince kendinden kanı yıka (yânî yıkan), sonra namaz kıl" buyurdu.                                                  355[143] Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:1/353.
 326
HiĢâm dedi ki: Ve babam (Urvetu'bnu'z-Zubeyr) Ģöyle dedi: ' 'Ondan sonra yine o vakit gelinceye kadar her bir namaz için abdest al" buyurdu 356[144].

69- Meniyi Yikamak, El İl.E Sürtüp Ovalamak Ve Kadindan İsabet Eden Şeyleri Yikamak Babi

92-.......ÂiĢe (R) Ģöyle demiĢtir: Ben, Peygamber'in elbisesinden cenabet izini yıkardım da O, elbisesinde yer yer su ıslakları olduğu hâlde namaza çıkardı .357[145] 

                                                 356[144] Bu son cümle, Urve'nin Peygamber'den rivayet etmesi suretinde irsale yânî mür-selliğe muhtemil olur. Rivayetin AiĢe'den; o da Peygamber'den olması suretinde ittisali yânî muttasılliğı muhtemil olur. Sümme ile beraber zamirin müennes olması, muttasılhğmı ifâde eder. Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:1/353. 357[145] Bu hadîs menînin temizliğine kaail olmayan Hanefî fakîhlerine hüccettir. Birçok fakîhler de diğer bir takım hadîslere bakarak menînin temizliğine kaail olmuĢlar, bu hadîste vukuu rivayet olunan yıkamanın mendûbluğuna hamledilrniĢ olduğunu iddia etmiĢlerdir. Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:1/354.
 327
93- Bize Kuteybe tahdîs edip Ģöyle dedi: Bize Yezîd fibn Zuray') tahdîs edip Ģöyle dedi: Bize Amr, Süleyman'dan tahdîs etti. Süleyman (ibn Yesâr): Ben ÂiĢe'den iĢittim demiĢtir. H ve keza bize Mü-sedded tahdîs edip Ģöyle dedi: Bize Abdulvâhid tahdîs edip Ģöyle dedi: Bize Amr ibn Meymûn, Süleyman ibn Yesâr'dan tahdîs etti. O Ģöyle demiĢtir: Ben ÂiĢe'ye elbiseye isabet eden meniden sordum. ÂiĢe: Ben onu Rasûlullah'ın elbisesinden yıkardım da, yıkama izi, yer yer ıslaklıklar elbisesinde göründüğü hâlde namaza çıkardı, dedi. 358[146]

70- Bâb: Cenabeti Yâhud Cenabetin Gayrisini Yikayip Da Yikanan Şeyin İzi Gitmediği Zaman 359[147]

94-....... Bize Amr ibnu Meymûn tahdîs edip
                                                 358[146] Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:1/354. 359[147] Buhârî, bâbda, bu bâb Ġsmine delâlet edecek bir hadîs zikretmedi. Bâzıları: Bâbda cenabet hadîsini zikretti, gayrisini kıyâsen ilhak eyledi ve bununla Ebû Dâvûd'-un ve baĢkasının rivayet ettiği Ebû Hureyre hadîsine iĢaret etti... dediler (Aynî).
 328
Ģöyle dedi: Ben Süleyman ibn Yesâr'a,cenâbetlik isabet eden elbise hakkında sordum. Dedi ki: ÂiĢe (R): Ben onu Rasûlullah'ın elbisesinden yıkardım. Ondan sonra Rasûlullah, o elbisede yıkama izi, suyun ıslaklık lekeleri olduğu hâlde namaza çıkardı, dedi. 360[148]

95-.......Bize Amr ibnu Meymûn ibn Mihrân, Süleyman ibn YeSâr'dan; o da ÂiĢe'den, ÂiĢe'nin Peygamber'in elbisesinden meniyi yıkar olduğunu, yıkamadan sonra da o elbisede ıslaklık izini yâhud birçok ıslaklık izlerini gördüğünü tahdîs etti. 361[149]

71- Develerin, Diğer Dört Ayakli Hayvanlarin, Koyunlarin Sidikleri Ve Koyun Ağillari Babi

Ve Ebû Mûsâ, sahra yanıbaĢında olduğu hâlde postacıların, elçilerin evinde ve hayvan fıĢkısı bulunan
                                                 360[148] Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:1/355. 361[149] Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:1/355.
 329
yerde namaz kıldırdı da: Burası ile orası (namazın Ģahinliğinde) musâvîdir, dedi.362[150] 

96-....... Bize Hammâd ibn Zeyd, Eyyûb'dan: o da Ebû Kılâbe'den; o da Enes(R)'ten tahdîs etti. O Ģöyle demiĢtir: Ukl veya Ureyne kabîlelerinden bir takım insanlar (Medine'ye) geldiler. Mîde hastalığından dolayı Medine'de ikaamet etmek istemediler. Peygamber (S) onlara sütlü develerin bulunduğu yere
                                                 362[150] Bu eseri Buhârî'nin Ģeyhi Ebû Nuaym Kitâbu's-Salât'mda mevsûlen Ģu lâfızla rivayet etmiĢtir: Ebû Mûsâ bize postacılar yurdunda namaz kıldırdı. Orada hayvan fıĢkıları vardı. Hâlbuki sahra kapının önünde idi. Kapının önünde kıldır-san!. dediler de Ebû Mûsâ yukarıdaki sözü söyledi. Bunu Ġbnu Ebî ġeybe de Musanna/ında Ģu lâfızla tahrîc etmiĢtir: Ebû Mûsâ bize hayvan fıĢkısı ve saman üzerinde namaz kıldırdı. Bize burada namaz kıldırıyorsun, hâlbuki sahra yanıbaĢmdadır, dedik. Sahra ve burası musâvîdir, dedi. Müellif bu ta'lîkten eti yenilen hayvanların sidiğinin temizliğine istidlal etmek istedi. Fakat Ebû Musa'nın bir yaygı üzerinde kıldırmıĢ olması ihtimâlinden dolayı, bunda hüccet yoktur. Bu i'tirâza, asi olan yaygı olmamasıdır, diye cevâb verildi. Binâenaleyh evlâ olan bu, Ebû Musa'nın fiilidir. Ġbn Umer ve daha baĢkaları gibi sahâbîler, kendisine muhalefet etmiĢlerdir. Böyle olunca hüccet olamaz denilmektedir (Kastallânî). Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:1/355.
 330
gitmelerini, develerin sidiklerinden ve sütlerinden içmelerini emretti 363[151]. Onlar gittiler. SağlamlaĢtıkları zaman Peygamber'in çobanını öldürdüler ve develeri sürüp götürdüler. Bu haber gündüzün evvelinde geldi. Peygamber arkalarından bir müfreze gönderdi. Gündüz yükselince adamlar getirildiler. Rasûlullah (kısas olarak) ellerinin, ayaklarının kesilmesini emretti. Bu canilerin gözleri de oyulup Harre'ye atıldılar. Onlar su istiyorlardı, (ölünceye kadar) kendilerine su verilmedi. Ebû Kılâbe: ĠĢte bunlar hırsızlık yapmıĢlar, insan öldürmüĢler,îmâna girmelerinin ardından kâfir
                                                 363[151] Develerin sidiklerinin içilmesi bahsi, biri tedâvî, biri de temizlik, pislik yânî halâl ve haram olmaları bakımlarından tedkîk edilmek gerekir. Arablar'ın deve sidiği ile tedavi ettikleri sabittir. MüteahhĠr Ġslâm tabîblerinden olan Dâvûd An-tâkî'nin tezkiresinde, umumiyetle sidiklerinin tıbda kullanıldığı zikredilmiĢtir. Bu müellif, sidiğin yedi türlü hastalığa deva olduğunu söylüyor. Deve sidiğini, insan sidiğinden sonra bütün sidiklerden Ģifalı sayıyor. Hayâtu'l-Hayvân sâhibî Demîrî de deve" kelimesinde, "Deve sidiği ciğer vereminde fayda verir ve cimâda ziyâdelik yapar" diyerek, sidiğin iki tıbbî özelliği olduğunu beyân eder. ġârih Aynî de deve sidiğinin ve sütlerinin ishal nev'înden birine ilâç olduğunu zikrediyor. Sidiğin temizlik pislik bahsine gelince, ona bundan önceki haĢiyede kısaca temas edilmiĢtir.
 331
olmuĢlar, bu cürümleri iĢlemekle beraber Allah'a ve Rasûlü'ne de muhârib olmuĢlardır, dedi 364[152].

97-.......Enes (R) Ģöyle demiĢtir: Peygamber (S), mescidin bina olunmasından evvel koyun ağıllarında namaz kıldırır idi 365[153].

72- Yağ Ve Su İçine Murdar Şeylerin Düşmesi(Nin Hükmü) Babi

Ve Zuhrî: (Murdar Ģeye âid) Tad yâhud koku yâhud da renk, suyu değiĢtirmediği müddetçe, suda be's 'i yoktur (yânî su murdar olmamıĢtır), demiĢtir                                                  364[152] Ebû Kılâbe, son sözü ile Peygamber'in el-Mâide:33. âyetindeki hükmü infaz eylediğini haber vermiĢ oluyor. Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:1/356-357. 365[153] Burada Rasülullah'ın davar ağıllarında namaz kıldığı haber verilmiĢtir. Hâlbuki deve olan yerde namaz kılmak caiz olup olmamak mes'elesi de vardır... Deve yataklarında -koyun ağıllarında olduğu gibi- namaz kılmanın hükmünde ihtilâf edilmiĢtir..... ġer'î hükme gelince, fakîhler cumhuru bu gibi yerlerde temiz olmak Ģartıy-le namaz kılmaya cevaz vermiĢlerdir (Tecrid Ter., 11,311-312). Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:1/357.
 332
366[154]. t Hammâd ibn Ebî Süleyman: ÖlmüĢ kuĢ tüyü ile su murdar olmaz,demiĢtir .367[155] Ve keza Zuhrî: Fîl ve diğerleri gibi, ölü hayvan kemikleri hakkında ve bunlardan tarak, yağdanlık yapıp kullanan ve bunda be's görmeyen birçok selef âlimlerine yetiĢtim, demiĢtir.  Muhammed ibn ġîrîn ile Ġbrâhîm Nahaî de: Fîl diĢi ticâretinde be's yoktur, demiĢlerdir 368[156]. 

98-.......Bana Mâlik, Ġbn ġihâb'dan; o da Ubeydullah ibn Abdillah'tan; o da Ġbn Abbâs'tan; o da Meymûne'den tahdîs etti (O Ģöyle demiĢtir): Rasûlullah'a (donmuĢ) yağın içine düĢmüĢ fareden soruldu. Rasûlullah (S): "Fareyi ve etrafındaki yağlan
                                                 366[154] Bu ta'lîki Abdullah ibn Vehb, Müsned'mdc mevsûlen rivayet etti. 367[155] Bu ta'lîki Abdurrazzâk, Musannafında mevsûlen rivayet etmiĢtir. 368[156] Ġbn Sîrîn'in bu eserini Abdurrazzâk mevsûien rivayet etmiĢtir. Buhârî'nin bütün bu ta'lîkleri getirmesi, kendi nazarında su, az olsun çok olsun, ancak değiĢikliğe uğramakla murdar olacağına delâlet eder. Nitekim Mâlik'in mezhebi de budur (Kastallânî). Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:1/357-358.
 333
atınız; iĢte bunların topunu atınız da yağınızı yiyiniz" buyurdu. 369[157]

99-.......Bize Ma'n (ibn îsâ-198) tahdîs edip Ģöyle dedi: Bize Mâlik, Ġbn ġihâb'dan; o da Ubeydullah ibn Abdillah ibn Utbe ibn Mes'-ûd'dan; o da Ġbn Abbâs'tan; o da Meymûne'den tahdîs etti (O Ģöyle demiĢtir): Peygamber(S)'e, bir yağ içine düĢmüĢ olan fareden soruldu. "O fareyi ve farenin etrafındaki yağlan alınız da, bu alınanların hepsim atınız" buyurdu. (Aliyyu'bnu'l-Medînî yukanki isnâdla dedi ki:) Ma'n Ģöyle dedi: Ġmâm Mâlik bize... Ġbn Abbâs'tan, o da Meymûne'den... diyerek sayamıyacağım kadar hadîs söyledi 370[158].

100-....... Bize Ma'mer (ibn RâĢid), Hemmâm ibn Münebbih'ten; o da Ebû Hureyre'den haber verdi                                                  369[157] Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:1/358. 370[158] Buhârî bu kelâm ile hadîsin, Ġbn Abbâs tarikiyle Meymûne'nin müsnedlerinden olduğuna iĢaret etmiĢtir. Nitekim Muvatta'da da böyledir. Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:1/358.
 334
ki, Peygamber (S) Ģöyle buyurmuĢtur: "Müslümânın Allah yolunda alacağı her yara, kıyamet gününde yeni açıldığı andaki hey'eti üzere kan fıĢkırıyor gibi olur: Rengi kan rengidir, fakat kokusu misk kokusudur" .371[159] 

73- Akmayan Durgun Su Babi

101-.......Bize Ebu'z-Zinâd haber verdi ki, ona da Abdurrahmân ibn Hurmuz el-A'rac tahdîs etmiĢtir. O da Ebû Hureyre'den iĢit-miĢtir. O da Rasûlullah (S)'tan Ģöyle buyururken iĢitmiĢtir: "Bizler, sonra gelenleriz. (Kıyamet gününde) öne geçecek olanlarız".
                                                 371[159] Bu hadîsin bu bâb altına sokulmasının vechi Ģudur: Misk -aslı murdar olduğu hâlde- temizdir. DeğiĢikliğe uğrayınca murdarlık hükmünden çıkar. Su da böyledir. DeğiĢikliğe uğrayınca hükmünden çıkar... Yâhud da müellifin muradı, değiĢikliğe uğramadığı müddetçe sırf dokunmakla suyun murdar olmayacağı görüĢünü te'kîd etmektir. Sıfat tebeddülünün mevsûfda müessir olacağına iĢte bu hadîsle istidlal etmiĢtir. Nitekim kanın sıfatının güzel kokuya değiĢmesi, onu zemm'den medhe çıkarmıĢtır. Suyun sıfatının necasetle değiĢtiği zamanki değiĢmesi de, onu temizlik sıfatından murdarlığa çıkarır (Kastallânî). Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:1/359.
 335
Bu, geçen hadîsin isnâdıyle: Rasûlullah (S) Ģöyle buyurdu: "Hiç biriniz, akmayan durgun suya iĢemesin. Sonra ondan (su alıp) yıkanır"372[160].

74- Bâb: Namaz Kilanin Sirtina Pislik Yâhud Cife Atildiği Zaman O Kimsenin Namazi Bozulmaz 

Ġbn Ömer, namaz kılarken elbisesinde kan gördüğü zaman o elbiseyi bırakır ve namaz kılmasına devam ederdi 373[161]. Saîd ibn Müseyyeb ile ġa'bî: Ġnsan, elbisesinde kan yâhud menî varken namaz
                                                 372[160] "Uç vasfından -yânı tadı, kokusu, renginden- biri değiĢmeyen suyun azı murdar bir Ģeyle buluĢunca murdar olur. Murdar olmayan çoğudur" diyen imamlara göre, çok suyun (mâu kesîr'in) mikdârında ihtilâf vardır. Meselâ ġafiî'ye göre çok su, iki külle -iki küp veya iki testi- mikdânna ulaĢandır. Hanefî imamlarına göre de havzu kebîrdir. Ancak kulleteyn'in mikdârını takdirde ihtilâf olduğu gibi havzu kebîr'in tefsfrinde de ihtilâf vardır. Bu havz, bâzılarına göre (8 x 8) zirâ'dır, bâzılarına göre (10x 10), kimine göre (15 x 15), daha bâzılarına göre (20x20) zirâ'dır. DelîIIerin tafsili fıkıh kitâblarındadır... (Tecrîd Ter., I, 159-160). Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:1/359. 373[161] Bunu Ġbn Ebî ġeybe, Afusanna/'mda sahîh bir isnâd ile rivayet etmiĢtir.
 336
kıldığı zaman yâhud kıbleden baĢka tarafa namaz kıldığı zaman yâhud teyemmüm edip namaz kıldıktan sonra vakti içinde suya eriĢtiği zaman, o namazı iade etmez, dediler 374[162].

102- Bize Abdan tahdîs edip Ģöyle dedi: Bana babam (Usmân ibn Cebele), ġu'be'den; o da Ebû îshâk'tan; o da Amr ibn Meymûne (75)'den; o da Abdullah ibn Mes'ûd'dan haber verdi. O Ģöyle demiĢtir; Rasûlullah (S) secde ettiği sırada... H Buhârî dedi ki: Ve keza bana Ahmed ibn Usmân (260) tahdîs edip Ģöyle dedi: Bize ġu-rayh ibn Mesleme (222) tahdîs edip Ģöyle dedi: Bize Ġbrâhîm ibn Yûsuf (198), babasından; o da Ebû Ġshâk'tan tahdîs etti. O Ģöyle dedi: Bana Amr ibn Meymûn tahdîs etti. Ona da Abdullah ibn Mes'ûd Ģöyle tahdîs etmiĢtir: Peygamber (S), Beyt'in yanında namaz kılıyordu. Ebû Cehl ile bâzı arkadaĢları da
                                                 374[162] Bunu Abdurrazzâk, Saîd ibn Müseyyeb veibnu Ebî ġeybe farklı isnâdlarla mev-sûlen rivayet etmiĢlerdir. Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:1/360.
 337
oturuyorlardı. Derken onların biri diğerine: Fu-lan oğulları'nm (yeni kesilen) devesinin döl eĢini hanginiz getirir de, secdeye vardığında onu Muhammed'in sırtına koyar? dedi. O topluluğun en Ģakî olanı seğirdip onu getirdi. Bekledi, Peygamber (S) secdeye varınca sırtının üzerine iki omuzu arasına koydu. Ben ise hiçbir iĢe yaramıyarak bakıyordum. Keski benim için men' edici kuvvetler olaydı! Ġbn Mes'ûd dedi ki: Onlar gülmeğe ve birbirine isnâd etmeğe baĢladılar. Rasûlullah ise secdeden baĢını kaldırmıyordu. Nihayet Fâ-Uma yanma geldi ve onu sırtından attı. Rasûlullah baĢını kaldırdı. (Namazı bitirdikten) sonra üç defa: "Yâ Allah! KureyĢ'i sana havale ederim" dedi. Rasûlullah onlara beddua edince, bu onlara ağır geldi. Ġbn Mes'ûd der ki: Çünkü onlar bu Ģehirde duanın kabul edilecek olduğuna kaail idiler. Ondan sonra Rasûlullah isim sayarak: "Yâ Allah Ebû Cehl'i sana havale ederim; Utbe ibn Rabîa'yı, ġeybe ibn Rabî-a'yı, Velîdibn Utbe'yi, UmeyyeibnHalef'i, ükbe ibn EbîMuayt'ı sana havale ederim" dedi. Yedinciyi de saydı, fakat biz onu zabt edemedik. Ġbn Mes'ûd der ki: Nefsim elinde bulunan Allah'a yemîn ederim ki, Rasûlullah'ın saydığı
 338
isimlerin sahihlerini Kalîb'de, yânı Bedir çukurunda yere serilmiĢ gördüm .375[163] 

75- Elbisede Tükürük, Sümük Ve Benzeri Bir Şey (Bulunmasinin Hükmü) Babi

                                                 375[163] Tayâlîsî'nin ġu'be'den yaptığı rivayette bu hadîste Ġbn Mes'ûd: "O güne kadar Rasûlullah'ın bunlar aleyhine beddua ettiğini hiç görmemiĢtim" demiĢtir. Demek ki, RabbĠne ibâdeti esnasında kendisine karĢı hakaarette bulunmaları sebebiyle bu bedduaya hakk kazanmıĢlardır. Yoksa Ģahsına ezâ edenlere karĢı hilmi, gizli olmayan bir hakikattir. Bu hadîsi Buhârî namazda iken Üzerine murdar bir Ģey atılan kimsenin namazı bozulmayacağına delîl olarak getirmiĢtir. Üzerine atılan necasetin necaset olduğuna muttali' olmayan musallî elbette namazına devam eder. Nitekim Pey-gamber'in bu kıssada namaza devam etmelerini, buna hamledenler de vardır. Ancak namaz esnasında necasetten sakınmanın farz olmadığına kaail miicte-hidler olduğu gibi, baĢlangıçta namazın tahakkuk etmesine mâni' olan Ģey, namaz esnasında târî olunca namazı bozmaz diyenler de vardır. ĠĢte bu mezheblerde olanlar, bu hadîsi hüccet yapabilirler. Nitekim Ġbn Umer, baĢlama ile devam arasındaki bu farkı gözetenlerdendir. Namazda iken elbisesinde kan görse hemen giderilmesine imkân bulursa giderir, bulamazsa gidip yıkar ve namaz kıldığı yere tekrar gelip bıraktığı yerden devam ederdi. Bu, sahabe ile tabiîlerden bir cemâatin ve tâbi' olunan imamlardan Evzâî, Ġshâk ibn Râhûye ve Ebû Sevr'in de kavlidir. ġafiî ile Ahmed ibn Hanbel namazın iadesine hükmederler. Mâlik'e göre, vakti içinde iade edilir, vakit geçtikten sonra kaza edilmez (Tecrîd Ter., I, 164-165). Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:1/361-362.
 339
Ve Urve ibn Zubeyr dedi ki: Misver ibn Mahreme ile Mervân ibn Hakem'den: Peygamber (S), Hudeybiye zamanında çıktı...Ve râvî bu hadîsi ve içindeki Ģu kısmı zikretti: Peygamber (S) tükürdükçe tükürüğü muhakkak sahâbîlerinden bîrinin elinin içine düĢtü, akabinde o kimse bu tükürük ile yüzünü ve cildini ovaladı.376[164] 

103-.......Bize Sufyân (es-Sevrî), Humeyd'den; o da Enes'ten tahdîs etti. Enes (R): Peygamber (S) elbisesinin içine tükürdü... demiĢtir. (Buhârî dedi ki:) Bu hadîsi Ġbnu Ebî Meryem (224), uzun uza-dıya zikredip Ģöyle dedi: Bize Yahya ibn Eyyûb (168) haber verip Ģöyle dedi: Bana Humeyd tahdîs edip: Ben (bu hadîsin benzerini) Peygam-ber'den olmak üzere Enes'ten iĢittim, dedi 377[165].
                                                 376[164] Bu hadîsin tamâmı inĢâallah Hudeybiye kıssasında müsned olarak gelecektir. Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:1/362. 377[165] Bu hadîs "Tükürüğün mescidden el ile kazınması bâbı"nda zikredilmiĢtir. Bundan tükürük ve sümüğün taharetine hükmolunuyor. Bunda âlimler müttefiktirler. Yalnız Selmân Fârisî ile Ġbrâhîm Nahaî, tükürük ağızdan ayrılınca
 340

76- Râb: Şira İle Ve Sarhoş Edicî İçki İle Abdest Almak Caiz Olmaz

Hasen Basrî Ģıraile abdest almayı kerîh gördü 378[166]. Keza Ebû'l-Aliye de bunu kerîh gördü 379[167]. Atâ ibn Ebî Rebâh: Teyemmüm etmek bana, Ģıra ile ve süt ile abdest almaktan daha sevimlidir, dedi 380[168]
                                                                                     
 murdar olur, demiĢlerdir. Peygamber'in tükürüğünün her tayyibden daha tayyĠb, her tâhirden.daha tâhir  olduğuna Ģübhe yoktur. Diğer kimselere gelince, temiz ağızdan çıkanı temizdir, pis ağızdan çıkanı pistir. ġarâb içenin içerkenki; ağzı yaralı, irinli kimsenin tükürükleri pistir. Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:1/363. 378[166] Bunu Ġbn Ebî ġeybe ve Abdurrazzâk, Hasen Basrî'den iki tarîk ile rivayet etmiĢlerdir. 379[167] Bunu Ebû Dâvud, sağlam bir senedle es-Sünen'inâe rivayet etmiĢtir. 380[168] Bunu da Ebû Dâvûd, Ġbn Cerîr'den; o da Atâ ibn Ebî Rebâh tarîkinden rivayet etmiĢtir. "en-Nebîz, faîl vezninde mef'ûl ma'nâsıyledir. Elden bırakılmıĢ ve atılmıĢ gayrı mu'teber nesneye denir... ve küpe basmakla hâsıl olan hurma ve üzüm Ģırasına ve içkisine denir. ġârih der ki, mezkûr vech üzere menbûz bi'z-zarf (yânî kap içine atılmıĢ) olması, bu isimle anılma sebebidir" (Kactmûs Ter.). Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:1/363.
 341

104-.......Bize Zuhrî, Ebû Seleme'den; o daÂiĢe'den tahdîs ettiki, Peygamber (S): "SarhoĢluk veren her içki haramdır" buyurmuĢtur. 381[169]

77- Kadinin Kendi Babasini; (Yânî) Babasinin Yüzünden Kani Yikamasi Babi

Ebû'l-Aliye de: Ayağımın üzerine mesh ediniz, çünkü o hastadır, demiĢtir382[170]. 

105-....... Bize Sufyân ibn Uyeyne, Ebû Hâzım(135)'dan haber verdi. O da Sehl ibn Sa'd esSâidî (91)'den iĢitmiĢtir (Ģöyle ki): Benimle Sehl'in arasında hiçbir kimse yok iken (yânî birbirimize o kadar yakın bulunurken) insanlar Sehl'e: Peygamber
                                                 381[169] Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:1/363. 382[170] Bunu Abdurrazzâk mevsûlen rivayet etmiĢtir. Eğer bununla bâb ismi arasında ne mutabakat var? dersen, abdest almakta yardım istemenin cevazı cihetinden, diye cevâb veririm; çünkü bu yardım da necaseti izâle gibidir (Kastallânî). Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:1/364.
 342
(S)'in yarası ne ile tedâvî edildi? diye sordu. Buna cevaben Sehl Ģöyle dedi: Bunu benden ziyâde bilen kalmadı. Alî, kalkanı ile su getiriyor, Fâtıma da Peygamber'in yüzündeki kanı yıkıyordu. Ve (sonra) bir hasır parçası alınıp yakıldı ve yarası onunla dolduruldu 383[171].

78- Dişleri Misvak Sürtüp Ovalamakla Temizlemek Babi

Ġbn Abbâs: Ben Peygamber'in yanında geceledim, kendisi diĢlerini ovaladı, dedi 384[172].
                                                 383[171] Peygamber'in yüzünün yaralanması Uhud gazasında vâki' olmuĢtu. Suheylî'-nin rivayetine göre yaralayan Abdullah ibn Kamie'dir. Bu, Peygamber'in yüzünü yaraladığı gibi, diĢlerini de zedelemiĢti. Peygamber'in kızı Fâtıma kanın dinmediğini görünce, oradaki bir hasır parçasını yakmıĢ, yanığını yaranın üstüne batırdıktan sonra kan dinmiĢti. Sehl, Medine'de en son kalan sahâbîdir. Vefatı takriben 91 hicrî yılında, 100 yaĢlarında iken vâki' olmuĢtur. ĠĢte Sehl bundan dolayı: Bunu benden ziyâde bilen kalmadı, demiĢtir. Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:1/364. 384[172] Bu, Ġbn Abbâs'm, Peygamber'in gece namazını müĢahede etmek Ġçin mü'min-lerin annesi bulunan teyzesi Meymûne'nĠn yanında gecelemesi kıssası hakkındaki uzun hadîsin bir parçasıdır. Buhârî bu hadîsi birçok tarîkten rivayet etmiĢtir.
 343

106-.......Ebû Mûsâ (R) Ģöyle demiĢtir: Ben Peygamber (S)'in yanına vardım, O'nun, elindeki misvakla diĢlerini sürtüp temizlediğini ve ağzında misvak olduğu hâlde öğürür gibi u\ u' dediğini gördüm. 385[173]

107-.......Bize Cerîr (ibn Abdilhamîd), Mansûr'dan; o da Ebû Vâil'den; o da Huzeyfe'den tahdîs etti. O: Peygamber (S) geceleyin kalkınca misvak ile ağzını sürtüp ovalardı, demiĢtir 386[174].

                                                                                     
 Bunlardan bâzısı geçti, bâzısı da ileride gelecektir. Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:1/365. 385[173] Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:1/365. 386[174] Peygamber bütün hayâtı boyunca bu ağız ve diĢ temizliğine çok önem vermiĢ, sahâbîlerine her zaman ağız ve diĢ temizliği yapmalarını ısrarlı bir Ģekilde tavsiye etmiĢtir. Kendisi dıĢarıdan eve geldiğinde yaptığı ilk iĢ ne idi? diye sorduklarında ÂiĢe annemiz: Eve geldiğinde ilk önce ağız ve diĢ temizliği yapmaktı, diye cevâb vermiĢti. Ölüm hastalığının son demlerinde bile Peygamber'in misvak kullanma isteğini gösteren ÂiĢe hadîsi, ne kadar önemlidir. Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:1/365.
 344
79- Misvaki Daha Büyük Olana Vermek
Babi

108- Ve bize Affân (ibn Müslim-220) Ģöyle dedi: Bize Sahr ibn Cuveyriye, Nâfi'den; o da Ġbn Umer'den tahdîs etti ki, Peygamber (S) Ģöyle buyurmuĢtur: "Ru'yâda kendimi bir misvak ile diĢlerimi ovalıyorum gördüm. Yanıma, birisi diğerinden daha yaĢlı olan iki kimse geldi. Ben misvakı onların küçük olanına uzattım. Bana: Büyüğüne ver, denildi. Ben de misvakı büyüğüne verdim". Ebû Abdillah el-Buhârî der ki: Bu metni, Nuaym ibn Hammâd, Abdullah ibn Mübârek'ten; o da Usâme ibn Zeyd el-Leysî'den; o da Nâfi'den; o da îbn Umer'den olmak üzere kısa olarak rivayet etmiĢtir 387[175].
                                                 387[175] Bunu, Taberânî ef-Evsat'ta, Bukeyr ibn Sehl'den "Cibril bana büyüğe vermemi emretti" lâfzıyle mevsûlen rivayet etmiĢtir. Buhârî'nin bundan maksadı, Ebû Nuaym'm rivayetinde Ben kendimi görüyorum" lâfzının düĢürülmesi, bunun ru'yâ hâricinde olduğundan değil, fakat muhtasar olduğundan ileri geldiğini, o rivayette "Erânî" kelimesinin kısaltmak için düĢtüğünü ifâde etmektir.
 345

80- Geceyi Abdestü Olarak Geçiren Kimsenin Fazileti Babi

109-....... Berâ ibn Âzib (R) Ģöyle demiĢtir: Peygamber (S) bana Ģöyle buyurdu: "Yatacağın yere vardığın zaman namaz için ab~ dest alıĢın gibi abdest al, sonra sağ tarafın üzerine yat. Sonra: Allâhümme eslemtu vechî ileyke vefavvadtu emri ileyke. Ve el-ce'tu zahrîileyke rağbeten ve rahbeten ileyke. La melcee velâ mencâ minke illâ ileyke. Allâhümme âmentu bi-kitâbike'llezîenzelte ve b'ı-nebiyyikellezî erselteĠ Yâ Allah, kendimi Sana teslim ettim. ĠĢimi Sana bıraktım. Arkamı Sana dayadım. Çünkü ümîdim de ancak Sen'dendir. Sen'den sığınacak yer yine Sen'sin, Sen'den kurtulacak yer de yine Sen'sin. Yâ Allah, indirdiğin Kitâb'ına ve gönderdiğin Peygamber'ine îmân ettim!) de. ġayet o gece ölecek                                                                                     
 Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:1/366.
 346
olursan fıtrat (yânî Ġslâm Dîni) üzere ölürsün. Sen bu sözleri, söyleyeceğin sözlerin sonuncusu yap". Berâ der ki: Ben bu sözleri Peygamber'in huzurunda tekrar ettim. "Atlâhumme âmentu bikitâbikellezîenzelte"yt varınca "Ve Ra-sûl'ke'llezî erselte" dedim. Rasûlullah: "Hayır (Ve Rasûlike... deme, fakat) 'Ve nebiyyike'llezî erselte'" buyurdu 388[176].







                                                 388[176] Rasûlullah bunu, duâ lâfızlarının hususiyetlerine riâyet etmenin vücûbuna, müteradif ve musâvî olsalar bile bir lâfzın diğer bir lâfızla değiĢtirilmeyeceğine ĠĢaret olarak söylemiĢtir; bunda birçok sırrlar vardır (ġâh Veliyyullah). Bunda ma'nâ ile hadîs rivayetini men' edenler lehine bir hüccet vardır. Uyunacağı zaman abdest almanın, duâ etmenin ve sağ yan üzerine yatmanın müste-hab olduğu da bundan açıkça anlaĢılmaktadır. Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:1/367.
 347


Rahman ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle

4-KİTÂBU'L-GUSL (YIKANIP GUSLETMEK KİTABI)

Ve Yüce Allah'ın Şu Kavli:

"... Eğer Cünüb Olduysanız Boy Abdesti Alın. Eğer Hasta Olmuşsanız, Yâhud Bir Sefer Üzerindeyseniz Veya İçinizden Biri Ayal Yolundan Gelmişse, Yâhud Da Kadınlara Dokunmuşsanız Ve Bu Hâlde Su Da Bulamamışsanız O Vakit Tertemiz Bir Toprakla Teyemmüm Edin, Binâenaleyh (Niyetle) Ondan Yüzlerinize Ve Ellerinize Sürün. Allah, Sizin Üzerinize Bir Güçlük Yapmayı Dilemez, Fakat Sizi İyice Temizlemeyi Ve Üstünüzdeki Nvmetini
 348
Tamamlamayı Diler. Tâ Ki Şükredesiniz" (Ei-Mâide: 6). 389[1] 

Ve Zikri Celîl Olan Allah'ın Şu Kavli:

                                                 389[1] Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/368-369.
 349
"Ey Îmân Edenler, Siz Sarhoşken, Ne Söyleyeceğinizi Bitinceye Ve Cünüb İken De -Yolcu Olmanız Müstesnâgusl Edinceye Kadar Namaza Yaklaşmayın. Eğer Hasta Olur, Ya Bir Sefer Üzerinde Bulunursanız Yâhud Sizden Biriniz Ayak Yolundan Gelirse, Yâhud Da Kadınlara Dokunup Da Bir Su Bulamazsanız O Vakit Temiz Bir Toprağa Teyemmüm Edin; Yüzlerinize Ve Ellerinize Sürün. Şübhesiz Allah Çok Afvedici, Çok Mağfiret Eyleyicidir'' (En-Nisâ- 43)390[2].                                                   390[2] Bu el-Mâide:6. ve en-Nisâ:43. âyetleri, islâm'ın Ġbâdetlere giriĢmek için farz kıldığı abdest alma, gusl etme ve su bulunmadığı veya su kullanmaya mâni' olan sefer, hastalık ve benzeri hâllerde abdest ile guslün yerine geçmek üzere teyemmüm yapma esaslarını, bunların farzlarını takrir ve tesbît eden âyetlerdir. "Ġslâm'da maddî ve ma'nevî temizlik mes'elesinin o kadar ehemmiyeti vardır ki, su bulunmadığı zaman hiç olmazsa gusül veya abdest yerine taharete niyet ve kalbini temizliğe bağlayıp, maddî cihetten de tertemiz bir toprağı abdest organlarının yansı demek olan yüzüne ve dirseklerine kadar ellerint tlokundurmalıdır. Yânî ellerini bir kerre toprağa vurup yüze mesh etmeli, bir kerre de vurup dirseklerine kadar ellerini meshetmelidir. ihtimâl ki, îmânı olmayanlar "Bundan ne çıkar?" derler. Fakat aklın bundan en az alacağı ders Ģudur ki, Ġnsan hem zahiren ve hem de bâtınen temizliği bırakmamalıdır. Kalbî temizlik asıldır. Kalbi pis olan ne yapsa temizlenmez ve lâkin yalnız kalb temizliği de kâfî gelmez; maddeten zahirini de temizlemelidir. Su bulunmayınca zarurette teyemmüm esasen bir kalbî temizlik
 350

1- Yıkanma Öncesi Abdest Almak Babı

1-.......Bize Mâlik, HiĢâm'dan; o da babası Urve'den; o da Peygamber'in zevcesi ÂiĢe'den haber verdi ( Ģöyle demiĢtir): Peygamber (S) cünüblükten yıkandığı zaman ellerini yıkamaktan baĢlardı. Sonra namâzâçin abdest alır gibi abdest alırdı. Sonra parmaklarını suya daldırır ve onlarla saçlarının diplerini hilâllardı (yânı aralıklarına su geçirirdi). Sonra iki eliyle baĢı üzerine üç avuç su dökerdi. Ondan sonra suyu bütün bedeni üzerinden akıtırdı391[3]. 

                                                                                     
 iĢi olmakla beraber, maddî Ģart ve zahirî Ģeklinin de "Tamâmına eriĢilmeyenin tamâmı terk olunmaz" medlulü üzere en güzel bir muhafazasıdır...'' {Hakk Dîni, II, 1359-1360). Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/369. 391[3] Gusülden Önceki abdest, RasûluIIah'ın fiili ile sabittir. Yalnız gusül cünüblüğü giderdiği gibi abdest yerine de geçer ve gusül ile namaz kılınır. Ebû Sevr ile Dâ-vûd Zahirî, abdestsiz iken cünüb olan kimse hakkında guslün abdest yerine geçmeyeceğine kaail olmuĢlardır. Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/370.
 351
2-.......Ġbn Abbâs'tan; o da Peygamber'in zevcesi Meymûne'den tahdîs etti. Meymûne (R) Ģöyle demiĢtir: Rasûlullah (S) yalnız ayaklarını yıkamıyarak namaz için abdest alıĢı gibi abdest aldı. Bacak aralarını ve oralarına isabet eden yıkanacak Ģeyleri de yıkadı. Sonra kendi üzerine su döktü. Sonra ayaklarını yerinden ayırıp yıkadı. Onun cünüblükten dolayı yıkanması iĢte budur. 392[4] 

2- Erkeğin, Kendi Karısı İle Beraber Yıkanması Babı

3-.......ÂiĢe (R) Ģöyle demiĢtir: Peygamber (S) ile ben, bir kaptan yıkanırdık. O kap, "farak" denilen bir kadeh idi393[5]. 
                                                 392[4] Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/370. 393[5] "Farak", cumhur kavline göre iki sâ' mikdân su alır bir kaptır ki, takriben altı litre eder. Ġbnu'1-Esîr ise, "râ"nın fethiyle "farak"ın 16 rıtl, yânî 3 sâ' -ki takriben dokuz litre eder- "râ"nın sükûnu ile "fark'ın 120 rıtl, yâhud 22 1/12 sâ', yânî takriben 67,5 litre olduğunu beyân ediyor. Mü'minlerin annesi ÂiĢe de "farak, 6 kıst(l*ĠJ)'tır"demiĢ.Lûgatçilerin bilittifâk beyâniyle her kist 1/2 sâ' diye ta'rîf edilmiĢ olduğundan, Ġbnu'I-Esîr'in nakline diyecek kalmıyor. Sufyân ibn
 352

3- Bir Sâ' Ölçeği Ve Benzeri Mikdâr Su İle Yıkanmak Babı

4-.......Bana ġu'be tahdîs edip Ģöyle dedi: Bana Ebû Bekr ibnu Hafs tahdîs edip Ģöyle dedi: Ben Ebû Seleme'den Ģöyle derken iĢittim: Ben ve ÂiĢe'nin erkek kardeĢi beraberce ÂiĢe'nin yanına girdik. ÂiĢe'nin erkek kardeĢi ÂiĢe'ye Peygamber'in yıkanmasından sordu. ÂiĢe bir sâ' mikdârı su alır bir kap Ġstedi. Onunla yıkandı ve baĢının üzerine su akıttı. ġu hâlde ki, bizimle kendisi arasında (bedeninin aĢağısını perdeleyen) bir perde vardı394[6].
                                                                                     
 Uyeyne ile Ġmâm ġafiî ve lûgatçiîer bunda müttefiktir. Ancak Hanefî fakîhleri "müdd"ü 2 rıtl i'tibâr edip, sâ' da4müdd olduğundan, onlarca "farak" 2sâ'-dır ki, yine Hicâzhlar'ın 3 sâ'ın mecmuu i'tibâr ettikleri 16 rıtl demek olur. "Kitâbu'1-Vudû, 49; Müdd ile abdest almak bâbı"nm haĢiyesine de bak... (Tecrîd Ter,, I, 172). Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/370. 394[6] Soran, kızkardeĢi Ümmü Kulsüm bintu Ebî Bekr esSıddîk'm süt oğlu Ebû Seleme Abdullah ibn Abdirrahmân ibn Avf ile birlikte yanına gelen, bir kavle göre süt biraderi Abdullah ibn Yezîd, diğer bir kavle göre de öz kardeĢi Abdurrahmân ibn Ebî Bekr es-Sıddîk idi ki, her hangisi olsa bunlar ÂiĢe'nin
 353
Ebû Abdillah Buhârî der ki: Yezîd ibn Hârûn, Behz ibn Esved ve el-Cüddî (205) de bu hadîsi ġu'betu'bnu Haccâc'dan rivayet ettiler. Bu hadîste ("nahvin min sâ'ın = bir sâ' mikdârı su alır" yerine), "Kadri sâ'm= Bir sâ' mikdârı" lâfzı vardır395[7]. 

5-.......BizeEbû Ca'fer (Muhammed ibn Alî) tahdîs etti ki, kendisi ve babası Alî ibn Hüseyin, Câbir ibn Abdillah'ın yanında bulunuyordu. Câbir (R)'in yanında da bir topluluk vardı. O cemâat Câbir'e gusülden sordular. Câbir bir sâ' (mikdârı su) yeter, dedi. Bir diğer kimse: Bana bu kadarı yetmez, dedi. Bunun üzerine Câbir; Saçı senden daha gür, kendisi de senden daha hayırlı olan bir zâta (bu kadar su)
                                                                                     
 mahremi Ġdiler. ÂiĢe'nin bu fiilinde, bi'1-fiil öğretmenin nıüstehabhğına bir delâlet vardır. Çünkü fiilen öğretmek, nefiste daha te'sîrli ve daha delâletlidir. 395[7] Yânî bu üçü,ġu'betu'bnu'l-Haccâc'dan bu hadîsi rivayet ettiler. Lâfzı, "nahvin min sâ'ın" yerine "kadri sâ'ın"dir. Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/371.
 354
yetiyordu, dedi. Sonra üstünde bir parça elbise olduğu hâlde bizlere imâm oldu 396[8]. 

6-.......Bize Ebû Nuaym tahdîs edip Ģöyle dedi: Bize Sufyân ibn Uyeyhe, Amr (ibn DînârJ'dan; o da Câbir ibn Yezîd (103)'den; o da Ġbn Abbâs'tan tahdîs etti ki, Peygamber (S) ile zevcesi Meymûne, bir kaptan beraberce yıkanırlardı. Ebû Abdillah Buhârî der ki: Sufyân ibn Uyeyne ömrünün sonunda: Ġbn Abbâs'tan; o da Meymûne'den diye söylerdi. (Bu iki rivayetten) sahîh olan ise, Ebû Nuaym'ın rivayet ettiğidir 397[9]. 
                                                 396[8] Soran, Ebû Ca'fer Muhammed Bakır ibn Alî Ġbni'I-Hüseyin ibn Alî ibn Ebî Tâ-lib'dir. Câbir'den bu hadîsi rivayet eden de odur. Bundan sonra: "Bana bu kadarı yetmez" diyen, yine o mecliste hâzır olan Hasen ibn Muhammed ibn Alî ibn EbîTâlib'dir ki, bu Muhammed ibn Alî, Muhammed ibnu'iHanefiyye diye meĢhur olmuĢtur. Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/372. 397[9] Buhârî'nin maksadı Ģudur: Sufyân ibn Uyeyne sonradan bu hadîsi Meymûııe'-nin müsnedi yapıyordu. Çünkü Ġbn Abbâs, Peygamber'in Meymûne ile birlikte yıkanma haletlerine muttali' olamazdı. Bu da Ġbn Abbâs'm bunu Meymûne'den aldığına delâlet eder. Binâenaleyh sahîh olan Ebû Nuaym'ın rivayet ettiğidir ki, bunda hadîs îbn Abbâs'ın değil, Meymûne'nin müsnedidir (Kastallânî).
 355

4- (Gusiıldejbaşı Üzerine Üç Defa Su Akıtan Kimse Babı

7-.......Bana Cubeyr ibn Mut'ım (65) tahdîs edip Ģöyle dedi: Rasûlullah (S): "Bana gelince, ben baĢımın üzerinden üç kene suyu akıtırım" buyurdu ve her iki eliyle de (akıtma Ģeklini) iĢaret etti. 398[10] 

8-.......Bize ġu'be, Mihvel ibn RâĢid'den; o da Muhammed ibn Alî (Ebû Ca'fer Bâkir)'dan; o da Câbir ibn Abdillah(R)'tan tahdîs etti.O: Peygamber (S), baĢı üzerinden üç defa su boĢaltırdı, demiĢtir. 399[11] 

9-....... Bana Ebû Ca'fer Muhammed Bakır tahdîs edip Ģöyle dedi: Câbir bana Ģunları söyledi: Amucamın oğlu bana geldi - Câbir, "amucamn oğlu"
                                                                                     
 Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/372. 398[10] Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/373. 399[11] Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/373.
 356
sözüyle Hasen ibn Muhammed ibni'l-Hanefiyye'yi ta'rîz ediyordu- de: Cünüblükten yıkanmak nasıldır? diye sordu. (Câbir der ki:) Ben de: Peygamber (S) üç avuç su alır ve bunları baĢının üzerinden akıtır, sonra da bedeninin kalan kısmı üzerinden akıtır idi, diye cevâb verdim. Hasen bana hitaben: Ben saçı çok bir erkeğim, dedi. Ben de: Peygamber senden daha çok saçlı idi, dedim 400[12]. 

5- Bir Defa Yıkanmak Babı

                                                 400[12] Ta'rîz: Tef'îl vezninde kelâmı kinaye ve tevriye ile söylemek ma'nâsmadır. ġâ-rih der ki: Ta'rîz iki kısımdır: Biri mütekelümin sarîh kelâmında ma'nâ murâd olmayıp,, ancak dinleyene onunla murâd olan ma'nâyı ifhâm eyleye. Nitekim müslümânlara ezâ eden kimseye bi'n-nefs hitâbla: "Müslüman, elinden ve dilinden müslümânların selâmette olduğu kimsedir" diye ta'rîz eyleye. Zîrâ mu-râd.ı.e^yet edenden Ġslâm sıfatını selb etmekten kinayedir. "Ta'rîz tasrîhden daha beliğdir" kavlince bu koyuĢ müessir olur. Zîrâ bunda gafletten uyarma emrine telvîh olduğundan baĢka "Kelâm maa'l- burhan ve hitâb maal âmmdir". Diğer kısım, zahirde bir kimseye hitâb ile murâd olan ma'nâyı tasrîh edersin. Bu kısımdan. "Sana söylüyorum ey cariyem, sen iĢit ey kızcağızım" mefhûmuyle ta'bîr olunur.... (Kaamûs Ter., II, 1274-1275). Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/373.
 357
10-.......Ġbn Abbâs (R) Ģöyle demiĢtir: Meymûne Ģöyle söyledi: Ben Peygamber'e yıkanmak için su koydum. Kendisi iki yâhud üç kerre ellerini yıkadı. Ondan sonra sol eli üzerine su boĢaltıp hayalarını yıkadı. Sonra elini yere sürdü. Sonra ağzını çalkaladı ve burnuna su çekti. Yüzünü ve ellerini yıkadı. Sonra bedeni üzerine su akıttı. Sonra yerinden ayrılıp ayaklarını yıkadı. 401[13] 

                                                 401[13] Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/374.
 358
6- Yıkanma Sırasında Hılâb Yâhud Güzel Koku İle Başlayan Kimse Babı 402[14]

11-....... ÂiĢe (R) Ģöyle demiĢtir: Peygamber (S) .cünüblükten dolayı yıkandığı zaman külek gibi bir Ģey isterdi. Müteakiben avucu ile su alır, baĢının sağ tarafından (yıkanmağa) baĢlar, sonra yine su alır, sol tarafını da yıkardı. Sonra Ġki avucu ile baĢının ortasına su dökerdi403[15].
                                                 402[14] "Hılâb"ın iki ma'nâsı vardır denildi: Birincisi, bâzı tohumlardan çıkarılan usare ma'nâsınadır. Arablar bâzı tohumların usaresini yıkanmadan önce bedenlerine sürer, kullanırlardı. Nitekim yıkanma öncesi güzel kokuyu da kullanırlar. Müellif Buhârî'nin meyli, buna "yâhud güze! koku" ta'bîrini ekleme karînesiyle bu ma'nâyadır. Ġkincisi, hılâb, içine devenin südü sağılan kap ma'nâsına olmasıdır. Babın hadîsini bâzıları bu ma'nâ ile de tahrîc etti ki, buna göre râvînin sözünün ma'nâsı, hılâb kadar su alır bir kap istedi, olur. Yânî Peygamber ondan yıkanmak için kendisine bunun gibi su dolu bir kab yaklaĢtınlmasmı emreyledi, demek olur. Bâzısı da gülsuyu ma'nâsına olan cîm ile "cılâb" diye söyledi. Arablar güzel kokuyu ve gül suyunu yıkanmadan Önce kullanırlar. Bundan dolayı da yıkanmadan sonra bedenlerinde onun koku izi bakî kalırdı (ġâh Veliyyullah). 403[15] "Hılâb: Süt sağacak kaba denir ki, külek ve susak ta'bîr olunur" (Kaamus Ter.). Büyük muhaddîslerden Ebû Avâne'nin Sahîh'inde tahrîc ettiğine göre, bu hadîsin râvîleri zincirinde dâhil olan Ebû Âsim en-NebîI, bu kabı uzunluk ve geniĢlikçe birer karıĢtan az tahmîn ettiği gibi Beyhakî de sekiz rıtl su alır
 359

7- Cünüblük Yıkanmasında Ağzı Çalkalama Ve Buruna Su Çekme Babı

12-.......Bana Salim, Kurayb'den; o da Ġbn Abbâs (R)'tan tahdîs etti. O da bize Meymûne tahdîs etti demiĢtir. Meymûne (R) Ģöyle demiĢtir: Peygamber'e yıkanmak için su döktüm. O sağ eliyle sol eli üzerine su boĢalttı da ellerini yıkadı. Sonra apıĢarasını yıkadı. Sonra eliyle yere vurdu da elini toprağa sürdü. Sonra elini yıkadı. Sonra ağzını çalkaladı ve burnuna su çekti. Sonra yüzünü yıkadı ve baĢı üzerine su akıttı. Sonra yerinden uzaklaĢıp ayaklarını yıkadı. Sonra kendisine bir havlu getirildi, fakat o bununla silinmedi404[16].

                                                                                     
 bir testi olarak takdîr etmiĢtir. Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/375. 404[16] Mindîl ve mindel, el silinecek destmâle denir... Mısbâh'm beyânına göre nakl ma'nâsından ve bâzı aharın beyânına göre kir ma'nâsından alınmıĢtır. Ve bu hâlen havlu ve çevre ta'bîr olunan dülbendin mecmûuna Ģâmildir (Kaamus Ter.), Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/375-376.
 360
8- Daha Temiz Olması İçin Eli Toprakla Sürtmek Babı 

13-.......BizeA'meĢ, Salim ibn Ebi'I-Ca'd'den; o da Kurayb'den; o da Ġbn Abbâs'tan; o da Meymûne'den tahdîs etti ki (o Ģöyle demiĢtir): Peygamber (S) cünüblükten dolayı yıkandı. ġöyle ki: Eliyle apıĢarasını yıkadı. Sonra elini duvara sürttü. Sonra elini yıkadı. Sonra namaz abdesti gibi abdest aldı. Nihayet yıkanmasını bitirince ayaklarını da yıkadı. 405[17]

9- Bâb: Cünüb Olan Kimse Elindecünüblükten Başka Bir Pislik Olmadığı Zaman, Elini Yıkamadan Önce Yıkanacağı Su Kabı İçine Sokar Mı?

Ġbn Umer ve Berâ ibn Azib, elini yıkamadan abdest alacak suyun içine sokmuĢlardır 406[18].                                                  405[17] Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/376. 406[18] Ġbn Umer'in bu haberini Saîd ibn Mansûr, ma'nâsiyle mevsûlen; Berâ'nm haberini de Ġbn Ebî ġeybe lâfzıyle mevsûlen rivayet etmiĢtir.
 361
Ġbn Umer ile îbn Abbâs, cünüblük yıkanmasından sıçrayacak serpintilerde be's görmemiĢlerdir 407[19].

14-.......BanaEflâh, el-Kaasım'dan; o da ÂiĢe'den, haber verdi. ÂiĢe (R): Peygamber (S) ile ben bir kaptan yıkanırdık, ellerimiz, o kabın içinde gidip gelirdi, demiĢtir. 408[20]

15-.......Bize ġu'be, Hammâd'dan; o da HiĢâm'dan; o da babası Urve ibn Zubeyr'den; o da ÂiĢe'den tahdîs etti. ÂiĢe (R): Rasû-lullah (S) cünüblükten dolayı yıkandığı zaman, elini yıkar idi, demiĢtir. 409[21]

16-.......Bize ġu'be, Ebû Bekr ibn Hafs'tan; o da                                                  407[19] Ġbn Umer'in bu haberini Abdurrazzâk mevsûlen; Ġbn Abbâs'ın haberini de Ġbn Ebî ġeybe ile Abdurrazzâk mevsûlen rivayet etmiĢlerdir. Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/376. 408[20] Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/377. 409[21] Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/377.
 362
Urve'den; o da ÂiĢe'den tahdîs etti. ÂiĢe (R): Ben ve Peygamber (S) cünüblükten dolayı bir kaptan yıkanırdık, demiĢtir. (Buhârî der ki:) Ve keza Abdurrahmân ibn Kaasım'dan; o da babası Muhammed ibn Ebî Bekr'den; o da ÂiĢe'den olmak üzere ġu'-be'nin Ebû Bekr ibn Hafs'tan rivayet ettiği hadîs gibi rivayet etmiĢtir 410[22].

17- Bize Ebu'l-Velîd tahdîs edip Ģöyle dedi: Bize ġu'be, Abdullah ibn Abdillah ibn Cebr'den tahdîs etti. O Ģöyle demiĢtir: Ben Enes ibn Mâlik'ten iĢittim, o Ģöyle diyordu: Peygamber (S) ile kadınlarından birisi beraberce bir kaptan yıkanırlardı. Müslim ibn Ġbrâhîm ile Vehb ibn Cerîr, bu hadîsi, Ebû'l-Velîd'in rivayet etmiĢ olduğu bu isnâdla, ġu'be'den rivayetlerinde, sonunda "cünüblükten"
                                                 410[22] Bu, "ġu'be, Ebû Bekr ibn Hafsıtan"kavli üzerine ma'tûftur. Buhârî bununla, ġu'be'nin ÂiĢe'ye varan iki isnadı bulunduğunu, bunlardan birinin Urve'den; diğerinin de Kaasım'dan, her ikisi de ÂiĢe'den olduğunu beyân eylemiĢtir (Aynî). Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/377.
 363
sözünü ziyâde etmiĢlerdir. 411[23]

10- Yıkanma Ve Abdest Alma Fiilleri Arasını Birbirinden Ayırmak Babı 412[24]

Ġbn Umer'den zikrolunur ki o, ayaklarını, cildi üzerindeki abdest suyu ıslaklığı kuruduktan sonra yıkamıĢtır .413[25] 

18-.......Ġbn Abbâs Ģöyle demiĢtir: Meymûne (R) Ģöyle dedi: Ben Rasûlullah için yıkanacağı suyu koydum. Kendisi elleri üzerine su boĢalttı ve onları                                                  411[23] Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/377-378. 412[24] Yıkanma fiilleri arasını ve abdest alma fiilleri arasını ayırmak ifâdesi, Ġmâm Mâlik mezhebinden meĢhur olduğu gibi, ara vermeden yıkanmayı Ģart kılanlara muhalif olarak, bunun cevazına iĢarettir. Babın hadîsi ile abdest alma fiilleri sabit olmuĢtur. Buna kıyasla gusül fiilleri arasını ayırmanın cevazı da sabit olmuĢtur. Çünkü abdest alma ile olandan baĢka yıkanma arasında rükünleri ve âdabı hususunda, meĢhur fark yoktur.... (ġâh Veliyyullah). 413[25] Bu ta'lîki îmâm ġafiî, el-Uınm'de sahîh bir senedle mevsûlen rivayet etmiĢtir. Müellif Buhârî bunu ancak ma'nâ ile zikrettiği için, cezim sigâsıyle değil de, temrîz sigâsıyle getirmiĢtir. Nitekim bu, onun ıstılahıdır. Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/378.
 364
ikiĢer defa veya üçer defa yıkadı. Sonra sağ eliyle sol eli içine su boĢalttı da bu su ile hayalarını yıkadı. Sonra elini toprakla sürttü. Sonra ağzını çalkaladı ve burnuna su çekti. Sonra yüzünü ve ellerini yıkadı, baĢını da üç defa yıkadı. Sonra bedeni üzerine su döktü. Sonra durduğu yerden ayrıldı da ayaklarını yıkadı. 414[26]

11- Yıkanma Sırasında Sağ Eliyle Sol Eli İçine Su Boşaltan Kimse Babı

19-.......Bize A'meĢ, Salim ibn Ebi'l-Ca'd'dan; o da Ġbn Abbâs'ın azâdlısı Ebû Kurayb'den; o da Ġbn Abbâs'tan; o da Haris kızı Mey-mûne'den tahdîs etti. O Ģöyle demiĢtir: Ben Rasûlullah için yıkanma suyu koydum ve kendisine perde yaptım. Kendisi eline su döktü de bir veya iki defa yıkadı. -Süleyman ibn Mıhrân el-A'meĢ: Salim ibn Ebi'l-Ca'd'ın üçüncü defayı zikredip etmediğini bilmiyorum dedi.- Sonra Rasûlullah sağ eliyle, sol eli üzerine su boĢalttı da fercini yıkadı. Sonra elini yere yâhud da duvara sürttü.                                                  414[26] Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/378.
 365
Sonra ağzını çalkalayıp burnuna su çekti. Yüzünü ve ellerini yıkadı, baĢını yıkadı. Sonra bedeni üzerine su döktü. Sonra kenara çekildi de ayaklarını yıkadı. Bu sırada (silinmesi için) ben kendisine bir bez uzattım. Fakat o eliyle Ģöyle yapıp onu istemediğini iĢaret etti. 415[27]

12- Bâb: Cinsî Münâsebet Yaptıktan Sonra Tekrarlayan Ve Bir Tek Yıkanma İle Kadınlarını Dolaşan Kimse(Nin Hükmü Nedir?) 416[28]

20-.......BizeĠbnu Ebî Adiyy (194) ile Yahya ibn Saîd, ġu'be'den; o da Ġbrâhîm ibn Muhammed ibni'l- MünteĢir'den; o da babası Muhammed'den tahdîs etti. O Ģöyle demiĢtir: Ġbn Umer'in ("Ben ihramlı olup da koku neĢretmemi sevmem") sözünü ÂiĢe'ye zikrettim.                                                  415[27] Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/379. 416[28] Buhârî'nin maksadı, iki cima' arasında abdest almanın sünnetliğiyle beraber, bunun caiz olduğunu isbât etmektir. Ġki cima' arasında abdest almak da diğer hadîslerle sabittir.
 366
Bunun üzerine ÂiĢe: Allah EbûAbdirrah-mân'a (yânî îbn Umer'e) rahmet etsin. Ben Rasûlullah(S)'a koku sürerdim, o da gece kadınlarını dolaĢtıktan sonra sabahleyin koku neĢrederek (yânî koku izleri üzerinde iken) ihrama girerdi, dedi417[29].

21-.......Bize Muâz ibn HiĢâm tahdîs edip Ģöyle dedi: Bana babam HiĢâm, Katâde'den tahdîs etti. O Ģöyle demiĢtir: Bize Enes ibn Mâlik tahdîs edip Ģöyle dedi: Peygamber (S) gece yâhud gündüzün bir saatinde kadınlarını devrederdi; kadınlar da on bir tane idiler, dedi. Katâde dedi ki: Ben Enes'e: Rasûlullah buna takat getirir miydi? diye sordum. Enes: Biz aramızda                                                  417[29] Bu koku "zerîre" dedikleri bir Hind kokusu imiĢ. ÂiĢe'nin bu sözü -metinden anlaĢıldığı üzere- ihrama girerken koku sürünmeyi caiz görmeyen Ġbn Umer'in sözüne cevâbdır. Bu hadîsin râvîsi Muhammed ibni'l-MünteĢir, ibn Umer'e: Ġhrama girerken koku sürünmek caiz olur mu? diye sormuĢ. O da: Bunu yapacağıma vücûduma katran tılâsı sürsem daha iyi olur, demiĢ. Râvî bu fetvayı ÂiĢe'ye arzetmiĢ; o da metindeki sözleri söylemiĢtir. Bu hadîsten, ihrama girerken hoĢ kokular sürünmenin müstehâb olduğu ve o kokuların ihramdan sonra payidar olmasında be's olmadığı istidlal olunmuĢtur. Bâzıları da bunu caiz görmezler. Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/380.
 367
O'na otuz erkek kuvveti verilmiĢtir, diye söyleĢirdik, dedi. Saîd ibn Ebî Arûbe de Katâde'den, Enes'in onlara dokuz kadın diye tahdîs ettiğini söylemiĢtir 418[30].

13- Mezîyi Yıkamak Ve Mezîden Dolayı Abdest Almak Babı

22-....... Alî (ibn Ebî Tâlib-R) Ģöyle demiĢtir: Ben mezîsi çok olan bir erkek idim. Kızı Fâtıma'nın benim nikâhımda bulunmasından dolayı, ben bir kimseye Peygamber'e sormasını emrettim. O da sordu. Peygamber (S) ona: "Zekeriniyıka da abdest al"
                                                 418[30] Müellif Buhârî bunu 12 bâb sonra mevsûlen rivayet etmiĢtir. Bu sayı farkı ya vakitlerin baĢka baĢka olmasından, ya da râvîlerin ayrı kiĢiler olmasından ileri gelmiĢtir. Çünkü onbir rivayeti Muâz ibn HiĢâm Destevâî, dokuz rivayeti de Saîd ibn Ebân tarîkinden gelmiĢtir. Yâhud da zevceler dokuz idi, fakat Mâriye ile Reyhâne de tağlîb tarikiyle bunlara katılıp, hepsine onbir kadın denilmiĢtir. Peygamber, bünye kemâli bakımından herkese üstün ve erkeklikte insanların en kuvvetlisi olduğu hâlde, yine nefsine herkesten daha mâlik idi. Dikkat çekici taraf Ģu ki, 25 yaĢma kadar geçen gençlik çağında kadına yanaĢmamıĢ olduğu gibi, evlenmesinden 50 yaĢma kadar da bir kadınla yaĢamıĢtır... Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/380.
 368
buyurmuĢtur. 419[31]

14- Koku Sürünen, Sonra Da Yıkanan Ve Kokunun İzi Bedeninde Bakî Kalan Kimse Babı

23-....... Bize Ebû Avâne, Ġbrâhîm ibn Muhammed ibni'lMünteĢir'den; o da babası Muhammed'den tahdîs etti. O Ģöyle demiĢtir: ÂiĢe'ye sordum da ona: Ġbn Umer'in: "Koku neĢrederek ihrâmlı olmamı sevmiyorum" sözünü zikrettim. Bunun üzerine ÂiĢe: Ben Rasûlullah'a güzel koku sürdüm, sonra O kadınlarını dolaĢtı, sonra da (üzerinde koku izi varken) ihrâmlı oldu, dedi. 420[32]

24-.......ÂiĢe (R) Peygamber (S) ihramda iken, baĢının saç ayırımında kokunun parıldamasi sanki hâlâ gözümün önündedir, demiĢtir. 421[33]
                                                 419[31] Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/381. 420[32] Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/381. 421[33] Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/382.
 369

15- Derisini İyice Suya Kandırdığını Zannedip Üzerine Su Akıttığı Zamana Kadar Saçları Hilâllamak Babı

25-.......ÂiĢe (R) Ģöyle demiĢtir: RasûluIIah (S) cünüblükten dolayı yıkandığı zaman ellerini yıkar ve namaz için abdest alır gibi ab-dest alır; ondan sonra yıkanırdı. ġöyle ki, sonra eliyle saçlarını hilâllardı. Nihayet derisini iyice suya kandırdığını zannettiği zaman üzerine üç defa su akıtırdı. Sonra bedeninin kalan kısmını yıkardı. ÂiĢe dedi ki: Ben RasûluIIah ile beraber bir kaptan yıkanırdım da o kaptan beraberce su avuçlardık. 422[34]

16- Cünüblük Yıkanmasında Abdest Aldıktan Sonra Bedeninin Kalan Kısmını Yıkayıp Da Abdest Uzuvlarını Yıkamayı Diğer
                                                 422[34] Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/382.
 370
Bir Kerre Daha Tekrar Etmeyen Kimse Babı 423[35]

26-.......Bize el-A'meĢ, Sâlim'den; o da Ġbn Abbâs'ın himayesinde bulunan Kurayb'den; o da Ġbn Abbâs'tan; o da Meymûne'den haber verdi. Meymûne (R) Ģöyle demiĢtir: RasûluIIah (S) cünüblük yıkanması için su koydu. Müteakiben sağ eliyle sol eli içine iki yâhud üç defa kabı eğerek su döktükten sonra apıĢarasını yıkadı. Sonra elini yere yâhud duvara iki yâhud üç defa vurdu. Sonra ağzım çalkaladı, burnuna su çekti, yüzünü ve iki kollarını yıkadı. Sonra baĢı üzerine suyu akıttı. Sonra bedenini yıkadı. Sonra kenara çekildi de ayaklarını yıkadı. Meymûne der ki: Ben (silinmesi için) kendisine bir bez getirdim de, O bunu istemedi ve eliyle silkmeğe baĢladı. 424[36]

                                                 423[35] Babın garazı, abdest uzuvlarını yıkamayı tekrar etmenin lâzım olmadığıdır. Buna istidlal, hadîsin zahiri Ġledir. 424[36] Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/383.
 371
17- Râb: İnsan Mescidde İken, Cünüb Olduğunu Hatırladığı Zaman Teyemmüm Etmeyerek Olduğu Gibi Dışarıya Çıkar

27-.......Bize Usmân ibn Umer tahdîs edip Ģöyle dedi: Bize Yûnus, Zuhrî'den; o da Ebû Seleme'den; oda da Ebû Hureyre'den haber verdi. O Ģöyle demiĢtir: Namaz ikaamet edildi. Ġnsanlar ayakta olduğu hâlde saflar düzeltildi. Bunu ta'kîben RasûluIIah (S) çıkıp yanimiza geldi. Nihayet namaz kıldıracağı yerde dikilince kendisinin cü-nüb olduğunu hatırladı. Bunun üzerine bizlere: "Yerinizden ayrılmayınız" dedi. Sonra geri dönüp yıkandı. Sonra baĢı damlaya damlaya yanımıza çıktı, tekbîr aldı; biz de O'nunla birlikte namaz kıldık. Abdu'I-A'lâ bu hadîsi Ma'mer (ibn RâĢid)'den; o da Zuhrî'den rivayet etmekte Usmân ibn Umer'e mutâbaat etmiĢtir. Bu hadîsi Ab-durrahmân el-Evzâî de Zuhrî'den rivayet etmiĢtir425[37].
                                                 425[37] Bunun birincisini Ahmed ibn Hanbel, mevsûlen rivayet
 372

18- Cünüblük Yıkanmasında Ellerin Silkelenmesinin Hükmü) Babı 426[38]

28-.;.....îbn Abbâs (R) Ģöyle demiĢtir: Meymûne Ģöyle dedi: Ben Peygamber için yıkanma suyu koydum da kendisini bir bez ile perdeledim. O, elleri üzerine su döküp onları yıkadı. Sonra sağ eliyle sol eline su döküp apıĢarasım yıkadı. Akabinde eliyle toprağa vurup, onu toprağa sürdü. Sonra elini yıkadı. Sonra ağzını çalkalayıp burnuna su çekti, yüzünü ve kollarını yıkadı. Sonra baĢı üzerine su döktü ve bütün bedeni üzerine su akıttı. Sonra yerinden ayrılıp ayaklarını yıkadı. Ben kendisine bir bez uzattım, fakat o bunu almadı da
                                                                                     
 etmiĢtir, ikincisini de müellif Buhârî, "Ezan" bâblannın sonlarında mevsûlen rivayet etmiĢtir. Ġkincisinde "mutâbaat etti" dememesi, hadîsin lâfzını ayniyle nakletmeyip, sâdece ma'nâsıyle nakletmiĢ olduğundandır. Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/383-384. 426[38] Yânî bu caizdir. Bana göre Buhârî'nin maksadı, yaykantı suyunun (beden üzerinde kalan suyun) temizliğini isbât etmektir. Zîrâ silkelemek, bedene serpinti Ġsabet etmesinden hâlî kalmaz (ġâh Veliyyullah).
 373
ellerini silkeleyerek gitti. 427[39]

19- Gusülde Başının Sağ Yanını Yıkamakla Başlayan Kimse Babı

29-.......ÂiĢe (R) Ģöyle demiĢtir: Biz kadınlardan birimize cünüblük isabet ettiği zaman, iki eliyle üç defa su alıp onu baĢı üzerine dökerdi. Sonra eliyle su alır, sağ tarafı üzerine ve diğer eliyle su alır, sol tarafı üzerine (döküp yıkanırdı). 428[40]

20- Bismillahirrahmânirrahîm. Halvette Tek Başına İken Çıplak Olarak Yıkanan Ye Örtünmek Daha Faziletli Olduğu İçin Örtünen Kimse Bârı

Ve Behz ibn Hakîm, babası Hakîm'den; o da dedesinden; o da Peygamber(S)'den (olmak üzere):
                                                 427[39] Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/384. 428[40] Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/385.
 374
Allah, kendisinden haya edilmeğe insanlardan daha haklıdır, dedi429[41].

30-....... Bize Abdurrazzâk, Ma'mer'den; o da Hemmâm ibn Münebbih'ten; o da Ebû Hureyre'den tahdîs etti. Peygamber (S) Ģöyle buyurmuĢtur: "Ġsrâîl oğul/arı çıplak olarak, birbirlerine baka baka yıkanırlardı. Mûsâ ise yalnızca yıkanırdı. Ġsrail oğulları: Allah'a yemin olsun, Musa'yı bizimle birlikte yıkanmaktan men' eden, ancak O'nun kasığının çıkık olmasıdır, derlerdi. Mûsâ bir defa yıkanmağa gitti, elbisesini de bir taĢın üstüne koydu. Akabinde taĢ elbisesini alıp kaçtı. Mûsâ: Ey taĢ elbisemi, ey taĢ elbisemi! diyerek taĢın arkasından koĢtu. Nihayet Ġsrâîl oğulları onu (çırılçıplak) gördüler de: Vallahi Musa'da hiçbir kusur yokmuĢ, dediler. Ve Mûsâ elbisesini aldı da taĢı dövmeğe baĢladı. "
                                                 429[41] Bu ta'lîk, Ahmed ibn Hanbel ile dört Sünen sâhiblerinĠn Behz tarikinden mevsûlen rivayet ettikleri hadîsin bir parçasıdır. Bu hadîse Tirmizî hasen demiĢ, Hâkim de sahih demiĢtir. Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/385.
 375
Ebû Hureyre: Vallâhî o taĢta muhakkak altı yâhud yedi dövme izi kalmıĢtır, dedi430[42]. Yine Ebû Hureyre'den; o da Peygamber (S)'den, (O) Ģöyle buyurmuĢtur: "Eyyûb çıplak yıkandığı sırada üzerine ahundan çekirgeler düĢtü. Eyyûb hemen elbisesinin içine avuçlamaya baĢladı. Rabb'i ona: Yâ Eyyüb, Ģu görmekte olduğun Ģeyden ben seni zengin kılmamıĢ mı idim? diye nida etti. Eyyûb: Sen'in izzetine yemin ederim ki evet zengin kıldın, lâkin Sen'in bereketinden benim için müstağni olmak yoktur, dedi." Bu hadîsi Ġbrâhîm, Mûsâ ibn Ukbe'den; o da
                                                 430[42] Bu söz, ya Buhârî tarafından ta'lîk olarak, yânî sened zikretmeksizin Ebû Hureyre'den naklonunan bir sözdür; yâhud da râvîlerden Hemmâm ibn Müneb-bih'Ġn sözünün tamamlayıcısıdir ki, evvelki sözlerin devamı ve müsned olmuĢ olur. Her iki takdirce Ebû Hureyre'nin bu izleri haber vermesi Peygamber'den duyulmuĢ olduğundandır. Çünkü böyle bir haber, aklî istidlal ile bilinecek Ģeylerden değildir. Bir de bu hadîs ile Peygamber'imiz bize Mûsâ Peygamber'e âid iki mu'cize haber vermiĢ oluyor: Biri [aĢın yuvarlanarak gitmesi, diğeri de Musa'nın elle vurması sebebiyle üstünde çentikler, izler meydana gelmesidir. Bu kıssa: "Ey îmân edenler, siz de Mûsâ 'yt incitenler gibi olmayın. Nihayet A ilah onu dedikleri Ģeyden temize çıkardı. O, Allah indinde yüzlü (i'tibârlı bir zât)/rf/"(el-Ahzâî>:69) âyetinde kasdedilen ezaların birini beyândır.
 376
Safvân'dan; o da Atâ ibn Yesâr'dan; o da Ebû Hureyre'den rivayet etti. Peygamber (S): "Eyyûb, çıplak olarak yıkandığı sırada... " buyurmuĢtur. 431[43]

21- Yıkanma Sırasında Bir Şey İçinde Veya Arkasında İnsanlardan Perdelenmek Râbı

31-.......Ebû Tâlib'in kızı Ümmü Hâni'nin himayesinde bulunan Ebû Murre haber vermiĢtir. O da Ebû Tâlib'in kızı Ümmü Hâ-ni'den iĢitmiĢtir ki, o Ģöyle diyordu: Ben fetih yılı Rasûlullah'ın yanına gittim ve Ö'nu yıkanır hâlde buldum. Fâtıma da O'nu perdeliyordu. "Bu kadın kimdir?" diye sordu. Ben Ümmü Hâni'im dedim. 432[44]

32-.......Bize Sufyân (es-Sevrî), A'meĢ'ten; o da Salim ibn Ebi'lCa'd'dan; o da Kurayb'den; o da Ġbn
                                                 431[43] Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/386-387. 432[44] Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/387.
 377
Abbâs'tan; o da Meymûne'-den haber verdi. Meymûne Ģöyle demiĢtir: Peygamber (S) cünüblük-ten dolayı yıkanırken ben kendisini perdeledim. O ellerini yıkadı, sonra sağ eliyle sol eli içine su döküp apıĢarasını ve oraya değen Ģeyleri yıkadı. Sonra eliyle duvar üzerine yâhud toprağa mesnetti. Sonra ayaklarım yıkamıyarak namaz için abdest alıĢı gibi abdest aldı. Sonra kendi bedeni üzerine su akıttı. Sonra kenara çekilip ayaklarını yıkadı. Bu hadîsi A'meĢ'ten rivayet etmekte Sufyân'a, Ebû Avâne ile Ġbn Fudayl ayrı ayrı mutâbaat etmiĢlerdir. Her ikisinin de mutâbaatı perdelemededir (yânî "Ben Peygamber (S)'i perdeledim" lâfzındadır). 433[45]

22- Bâb: Kadın İhtîlâm Olduğu Zaman

33-.......Bize Mâlik, HiĢâm ibn Urve'den; o da babası Urve'den; o da Zeyneb bintu Ebî Seleme'den; o da mü'minlerin annesi Üm-mü Seleme'den haber                                                  433[45] Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/387-388.
 378
verdi. O Ģöyle demiĢtir: Ebû Talha'nın karısı olan Ümmü Süleym, Rasûlullah'ın yanına geldi de: Yâ Rasûlallah! ġübhesiz Allah haktan haya etmez. Bir kadın ihtilâm olduğu zaman gusl etmesi îcâb eder mi? diye sordu. Rasûlullah (S): "Suyu gördüğünde (evet)" cevâbını verdi 434[46].

23- Cünüb Kimsenin Teri Ve "Müslüman Murdar Olmaz" Babı

34-.......Bize Bekr (ibn Abdillah), Ebû Nâfi'den; o da Ebû Hureyre'den tahdîs etti ki, Ebû Hureyre cünüb iken Medîne sokağının birinde kendisini Peygamber (S) karĢılamıĢ. -Ebû Hureyre- Yanından savuĢup gittim (deyip kendisini tekrar tecrîd ederek Ģöyle devam etti:); Ebû Hureyre gitti ve yıkandı, sonra geldi. Peygamber: "Sen nerede idin yâ Ebâ Hureyre?"
                                                 434[46] Bu hadisin daha tafsillĠ bir rivayeti "Ġlim Kitâbı"nda da geçti. Bu hadîsten bu mes'elede istifâde ettiğimiz gibi, dîn iĢlerinde hayanın yânî utanmanın suâle mâni' olmaması lâzım geleceğinde de istifâde ediyoruz. Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/388.
 379
diye sordu. Ebû Hureyre de: Cünüb idim. Tahâretsiz olarak seninle birlikte oturmak istemedim, diye ce-vâb verdi. Bunun üzerine: "Subhânallah! Mü'min murdar olmaz" buyurdu 435[47].

24- Bâb: Cünüb Kimse Dışarıya Çıkar, Çarşıda Ve Diğer Yerlerde Yürür.

Atâ: Cünüb olan kimse abdest almasa da kan aldırır, tırnaklarını keser ve baĢını tıraĢ eder, demiĢtir 436[48].
                                                 435[47] Lisan örfünde bu gibi kelâmdan Ģu ma'nâ murâd edilir: Mü'min birbiriyle arkadaĢlık yapmayı ve birbiriyle temas etmeyi ve bedenine hakîkî pislik yapıĢmadığı müddetçe, sırf cünüblükten ötürü olan terinin dokunmasını men' edecek bir murdarlıkla murdar olmaz. Babın hadîsinden cünübün terinin temizliği de anlaĢılır. Çünkü Peygamber "Mü'min murdar olmaz" dediği zaman onunla mülakattan ve nııısâfahadan çekinmemiĢtir. Hâlbuki ekseriya insan, kendi bedeninde terden hâlî olmaz. ĠĢte bundan Peygamber'in insan terinin temizliği ile hükmettiği bilinmiĢtir. Bu gibi istidlaller de Buhârî'de çoktur... (ġâh Veliy-yullah). Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/389. 436[48] Bu ta'lîki, Abdurrazzâk Musannafmda Ġbn Cureyc tarikiyle Atâ'dan mevsû-len rivayet etmiĢtir. Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/389.
 380

35-.......Katâde ve arkadaĢlarına da Enes ibn Mâlik (R) Ģöyle tahdîs etmiĢtir: Peygamber (S) bir tek gece içinde kadınları üzerine dolaĢır idi. O vakit Peygamber'in dokuz kadım vardı. 437[49]

36-.......Ebû Hureyre (R) Ģöyle demiĢtir: Ben cünüb iken Rasûlullah (S) benimle karĢılaĢtı ve benim elimi tuttu. Böylece kendisiyle birlikte yürüdüm. Nihayet oturdu. Ben hemen savuĢtum da barındığım yere geldim, yıkandım. Sonra geldim. O hâlâ oturuyordu. "Sen nerede idin yâ Ebâ Nırr?" dedi. Ben de kendisine (yaptığım iĢleri) söyledim. Bunun üzerine: "Subhânattah! Yâ Ebâ Hırr, mü'mîn murdar olmaz" buyurdu. 438[50]

                                                 437[49] Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/389. 438[50] Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/390.
 381
25- Cünübün, Abdest Aldığı Zaman Yıkanmadan Evde Durmasının Cevazı) Babı

37-.......Ebû Seleme Ģöyle demiĢtir: Ben, ÂiĢe'ye, Peygamber (S) cünüb iken uyur muydu? diye sordum. ÂiĢe (R): Evet, abdest alır, uyurdu, dedi. 439[51]

38-.......(Ġbn Umer Ģöyle demiĢtir:) Umer ibn Hattâb, RasûlulIah'a: Birimiz cünüb iken uykuya varabilir mi? diye sordu. Rasûlul-lah (S): "Evet, herhangi biriniz abdest aldıktan sonra (isterse) cünüb iken de yatsın" buyurdu 440[52].
                                                 439[51] Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/390. 440[52] Cünüblükten yıkanmanın fevrî olmayıp, ancak namaza durmak lâzım geldiğinde vakti dariaĢtıracağı bu hadîsten anlaĢılıyor. Abdest almaksızın yatmamak, imamlardan Evzâî, Ebû Hanîfe, Muhammed, Mâlik, ġafiî, Ahmed ibn Han-bel, îshâk ibn Râhûye, Abdullah ibn Mübarek ve daha baĢkalarının mezhebi- dir. Bâzıları emredilen abdesti, cinsî münâsebet ile hâsıl olan ezayı, yânî eller ile husûsî uzuvları yıkamağa hami etmiĢlerdir. Dâvûd Zahirî ile Mâlikîler'den bâzıları bunu vâcib görmüĢlerdir. Cünüb kimsenin abdesti almaksızın uyumasında be's görmeyenler de çoktur: Sevrî, Ġbnu'l-Müseyyeb, Ebû Yûsuf gibi. Bunların delilleri Rasûlullah'ın abdest almaksızın uykuya vardığına dâir olan diğer hadîslerdir.
 382

26- Cünüb Olan Kimse Abdest Alır, Sonra Uyur Babı

39-.......ÂiĢe (R) Ģöyle demiĢtir: Peygamber (S) kendisi cünüb olduğu hâlde uyumak istediği zaman, apıĢarasmı yıkar ve namaz için alır gibi abdest alırdı. 441[53]

40-.......Ġbn Umer (R) Ģöyle demiĢtir: Umer, Peygamber'den: Birimiz cünüb iken uykuya varır mı? diye fetva istedi. Peygamber: "Abdest aldığı zaman evet"buyurdu. 442[54]

41-....... Bize Mâlik, Abdullah ibn Dinar'dan; o da Abdullah ibn Umer'den tahdîs etti ki, o Ģöyle demiĢtir: Umer ibn Hattâb (R) Rasülullah'a, geceleyin
                                                                                     
 Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/390. 441[53] Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/391. 442[54] Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/391.
 383
kendisine cünüblük isabet eder olduğunu zikretti. Rasûlullah (S) ona: "Zekerim yıka, abdest al sonra uyu" buyurdu. 443[55]

                                                 443[55] Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/391.
 384
27- Bâb: Erkeğin Sünnet Yeri, Kadının Sünnet Yeriyle Buluştuğu Zaman? 444[56]

42- Bize Muâz ibn Fudâle tahdîs edip Ģöyle dedi: Bize HiĢâm (ed-Destevâî) tahdîs etti. H ve keza bize Ebû Nuaym, HiĢâm ed-Destevâî'den; o da Katâde'den; o da Hasen (Basrî)'den; o da Ebû Râfi'den; o da Ebû Hureyre'den; o da Peygamber'den tahdîs etti.                                                  444[56] Hatn: Oğlanı ve kızı sünnet eylemek ma'nâsına, birinci ve ikinci bâblardan gelen masdardır. Halın ve mahtûn, hatîne ve mahiûne: Sünnet olmuĢ oğlana ve sünnet olmuĢ kıza denir. Hitan ve hıtâne, isimlerdir. Hıtân ve hıtâne, zekerde sünnet yerine de denir. Ebû Mûsâ el-EĢ'ârî bu mes'eledeki ihtilâfı görünce mü'minlerin annesi Âi-Ģe'ye gelip: Ey anneciğim, Rasûlullah'ın sahâbîlerinin mühim bir ihtilâfı var ki, sana arzetmek bana pek ağır geliyor, diye söze baĢladı. ÂiĢe: Ne imiĢ o? Anandan sorabilecek neyin varsa bana sor, diye cesaret verince, bu mes'eleyi sormuĢ. ÂiĢe: Erkeğin sünnet yeri kadının sünnet yerine geçince yıkanmak vâcib olmuĢtur" demiĢtir. Ebû Mûsâ, bu doyurucu cevâbı alınca: Artık senden sonra bu mes'eleyi kimseden sormayacağım" demiĢtir.' Tabiiyyâtta sıhhat ile sırf ilmî mes'eleler erbabı nazarında ne kadar mühim ise, dîniyyâttakĠ bu mes'eleler de dîn ehli indinde çok daha mühimdir. Zîrâ taharet, Cenabı Hâlık'a karĢı ibâdetin Ģartıdır. Ġbâdet ederken zahiren ve bâtmen Allah'ın maiyyetinde edeb Ģarttır. Nikâh ve talâk mes'delerinde kan kocanın haklan, neseb ve miras mes'eleleri dallanır. Bir kısım Allah hakları ile kul haklarını güzel eda etmek, bu mes'eleleri bilmeğe bağlı olduğundan, bunları ihmâl etmek Allah hakları ile kul haklarını dikkat nazarına almamak demektir (Tec-rîd Ter., I, 170-171).
 385
Peygamber (S): "Erkek, kadının dört Ģu'besi arasına oturup da sonra kadına meĢakkat ulaĢtırdığı zaman (her ikisine) yıkanmak vâcib olmuĢtur" buyurdu. Bu hadîsin benzerini ġu'be'den rivayet etmekte Amr ibn Mer-zûk, HiĢâm'a mutâbaat etmiĢtir. Ve (Buhârî'nin Ģeyhi olan) Mûsâ ibn Ġsmâîl Ģöyle dedi: Bize Ebân ibn Yezîd tahdîs edip Ģöyle dedi: Bize Katâde tahdîs edip Ģöyle dedi: Bize Hasen Basrî bu hadîsin benzerini haber verdi445[57].

28- Kadın Fercinin Islaklığından İsabet Eden Şeyleri Yıkamak Babı

43-.......Yahya (ibn Ebî Kesîr) Ģöyle dedi: Bana Ebû Seleme haber verdi, ona da Atâ ibn Yesâr haber verdi. Ona da Zeyd ibn Hâlid el-Cuhenî haber verdi ki, kendisi Usmân ibn Affân (R)'a sorup: Erkek, karısı ile cinsî münâsebet yapıp da menî getirmediği zaman (ne                                                  445[57] Dört Ģu'be, iki ayak ve Ġki el, yâhud iki bacak ve iki bud ile tefsir edilmiĢtir. Âlimler baĢlıktaki ifâdenin ma'nâsı, zekerin kadının ferci içinde görünmez Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/392.
 386
yapmalıdır?) bana haber ver, demiĢ. Usmân: Namaz için abdest aldığı gibi abdest alır ve bacakları arasını yıkar, diye cevâb vermiĢ de: Ben bunu Rasûlullah'tan iĢittim, demiĢtir. Râvî Zeyd ibn Hâlid der ki: Ben bu mes'eleyi Alî ibn Ebî Tâ-lib'e, Zubeyr ibn Avvâm'a, Talha ibn Ubeydillah'a, Ubeyy ibn Ka'-b'a da sordum. Bunların hepsi, ben Zeyd'e böyle emrettiler. Yahya (ibn Ebî Kesîr) Ģöyle dedi: Ve yine bana Ebû Seleme haber verdi. Ona da Urvetu'bnu'z-Zubeyr haber vermiĢtir. Ona da Ebû Eyyûb, kendisinin bunu Rasûlullah'tan-iĢittiğini haber vermiĢtir. 446[58]

44-.......HiĢâm Ģöyle demiĢtir: Bana babam Urve haber verip Ģöyle dedi: Bana Ebû Eyyûb haber verip Ģöyle dedi: Bana Ubeyy ibn Ka'b haber verdi ki, kendisi: Yâ Rasûlallah, erkek kadın ile cinsî münâsebet yapıp da menî indirmediği zaman (nasıl hareket etmelidir?) dedi. Rasûlullah: "Kendinden kadına dokunan Ģeyi (yânı zekerini) yıkar, sonra                                                  446[58] Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/393.
 387
abdest alır ve namaz kılar" buyurdu. Ebû Abdillah Buhâri Ģöyle dedi: (Menî indirmeden de) yıkanmak (dînde) daha ihtiyat-h olandır. Bâbdaki bu hadîs ise (ġâri'den rivayet edilen iki emrin) sonuncusudur. Biz bunu ancak sahâbîlerin (yıkanmanın vâcib olup olmaması hususundaki) ihtilâflarından dolayı beyân ettik 447[59].







Rahman ve Rahîm olan Allah'ın Ġsmiyle
                                                 447[59] Kerîme ve Ġbn Asâkir nüshalarında: Biz ancak sahâbîlerin ihtilâflarını beyân ettik"; Sâgânî nüshasında » Biz bu son hadîsi ancak onlann ihtilâflarından dolayı beyân ettik" tarzındadır (Kastallânî). Bu hadîsle ilgili bir açıklama "Abdest Alma Kitabı, 36. Bâb, 43 rakamlı hadîsin haĢiyesinde verilmiĢti; oradan okunsun! Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/394.
 388

5-KİTÂBU'L-HAYZ (HAYZ KİTABI)

 389
Ve Yüce Allah'ın Şu Kavlî: "Sana Kadınların Ay Hâlini De Sorarlar. De Ki: O Bir Ezadır. Onun İçin Hayz Zamanında Kadınlardan Ayrılın.448[1] Temizlendikleri Vakte Kadar Kendilerine Yaklaşmayın. İyice Temizlendiler Mi O Zaman Allah'ın Size Emrettiği Yerden Onlara Gidin. Herhalde Allah Hem Çok Tevbe Edenleri Sever, Hem Çok Temizlenenleri Sever" (El-Bakara: 2/222) 449[2] 
                                                 448[1] Hayz ve onunla birlikte zikrolunan istihâza Ġle nifâsın hükümlerini beyân kitabı. Kitabın hayz ile isimlendirilmesi, hayzın diğerlerinden daha çok vâki' olmasındandır. Hayz'ın on tane ismi vardır: Hayz, tams dıhk, ıkbâr, ı'sâr, dırâs, ırak, fırâk, tams , nifâs. 449[2] Ma hız, mimli masdâr veya mekân Ġsmi veya zaman ismi olabildiğine göre, hayız, hayız yeri veya hayız zamanı demek olur. Hayız, lûgatta seyelân ma'nâsm-dan alınmıĢ olarak, kadınların âdeti olan kan akıntısının ismidir ki, rahimden vakit vakit gelen kirli ve tabiî ifraz olup, Ģahıslara ve hâllere göre müddeti farklı olur. Ġmâm ġafiî, en azı bir, en çoğu onbeĢ gün olduğuna; Ġmâm Mâlik en az ve en çoğunun ta'yîrıi mümkün olmadığına kaail olmuĢlardır. Ġki hayz arasındaki temizlik müddetine tuhur denilir. Hayzın Ģer'î hükümleri namaz ve oruca mâni' olması, mescide girmekten, Kur'ân okumaktan ve Mushaf'a dokunmaktan çekinilmesi, kadının bununla bulûğa .ermesi ve bu hâlde cimâ'ın haram ol-. maĢıdır ki, burada mensûs olan da budur (Hakk Dîni, I, 775-776). Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/395.
 390

1- Hayzın Başlaması Nasıl Oldu Ve Peygamber(S)'İn:"Hayz Allah'ın Âdem Kızları Üzerine Yazdığı Bir Şeydir" Kavli Babı 450[3]

Ve bâzıları da: Gönderilen hayzın ilki, Ġsrâîl oğulları (kadınları) üzerine oldu, dediler 451[4]. Ebû Abdillah Buhârî: Peygamber'in (yukarıki) sözü daha Ģümullüdür, dedi452[5]. 
                                                 450[3] Çünkü hayz, kadınların hilkatlarınin aslındandır ki, onda kendilerinin salâhı vardır. Bu salâha Yüce Allah'ın Ģu kavli delâlet eder: ' 'Zekeriyyâ 'yi da an. Hani o Rabb *ına; Rabb 'im beni yalnız baĢıma bırakma. Sen vârislerin en hayırlısı-sın diye niyaz etmiĢti. Biz onun bu duasını kabul ettik ve kendisine Yahya 'yi ihsan eyledik. EĢini(doğurmaya) elveriĢli kıldık... "(elEnbiyâ:89-90). Buradaki is--lâh, onun karısını kısırlığının ardından kendisine hayzı tekrar vermek suretiyle doğurmaya elveriĢli kılmakla tefsir edilmiĢtir. Hâkim, sahîh bir Ġsnâdla Ġbn Abbâs'tan: "Hayzın baĢlaması, cennetten indirilmesinden sonra Havva üzerinde oldu" hadîsini rivayet etmiĢtir. 451[4] Buharî bununla, Abdurrazzâk'ın sahîh bîr isnâdla Ġbn Mes'ûd'dan rivayet ettiği Ģu hadîsi iĢaret ediyor gibidir: îbn Mes'ûd Ģöyle demiĢtir: "îsrâîl oğullan'nda erkekler ve kadınlar beraberce namaz kılıyorlardı. Kadın erkeğe bakıyordu. Allah o kadınlar üzerine hayzı bıraktı da onları mescidlerden men' etti". Abdur-razzâk'ta, ÂiĢe'den de bu ma'nâda bir hadîs vardır. 452[5] Yânî Peygamber'in "Hayz Allah'ın Âdem kızları üzerine yazdığı bir Ģeydir" sözü, o, bâzılarına âid olan sözden daha
 391

2- Hayz Oldukları Zaman Kadınlara Emr Babı 453[6]

1-.......el-Kaasım Ģöyle diyor: Ben ÂiĢe'den iĢittim, Ģöyle diyordu: Biz ancak hacc etmeği düĢünerek yola çıktık. ġerif mevkiine geldiğimiz zaman ben hayz oldum. Rasûlullah (S) yanıma girdi; ben ise ağlıyordum. "Neyin var (hayız mı oldun?)" diye sordu. Evet dedim. "Bu, Allah'ın Âdem kızları üzerine yazdığı bir iĢtir. Binâenaleyh sen, hacıların eââ ettiği mensekleri eda et, Ģu kadar ki, Beyt'i tavaf etme"                                                                                     
 Ģümullüdür. Çünkü Peygamber'in sözü isrâîl oğulları kadınlarına ve diğerlerine Ģâmildir. Dâvûdî: Bu iki söz arasında muhalefet yoktur. Çünkü isrâîl oğullan kadınları da Âdem kızlanndandır, dedi. Muhalefet ise görüldüğü üzere apaçıktır. Çünkü bu sözden Ġsrâîl oğulları "kadınlarından baĢkasına hayz gönderilmemiĢ olması lâzım gelir. Hadîs ise Ġsrâ-îllĠler olsun, gayrılan olsun, bütün Âdem kızlarına hayzın yazılmıĢ olduğunda zahirdir. Ġbn Hacer bunu Ģöyle cevâbladi: Ta'mîme kaail olmakla beraber, Ġsrâîl oğulları kadınlarına mevcudiyetinin baĢlangıcı olarak değil de, bir ceza olmak üzere hayz müddetinin uzatılması Ģeklinde anlaĢılmak suretiyle, iki söz arasını cem' etmek mümkün olur, dedi.. (Kastallânî). Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/396. 453[6] Bu bâb ile ismi, nüshaların bâzısında düĢmüĢtür.
 392
buyurdu. ÂiĢe dedi ki: Ve Rasûlullah, kendi kadınları adına sığır kurbân etti .454[7] 

3- Hayızlı Kadının, Kocasının Başını Yıkaması Ve Taraması Babı

2-.......ÂiĢe (R): Ben hayızh olduğum hâlde Rasûlullah'ın baĢını tarar idim, demiĢtir 455[8]. 
                                                 454[7] Metinde "bi'1-bakari" rivayeti olduğu gibi, "biU-bakarati" rivayeti de vardır. Ġkinci rivayette bir sığır kurbân edilmiĢ olduğu taayyün eder. Birincisine göre ise, sığırların birden fazla olması ihtimâli de anlaĢılır ki, her iki ihtimâli gözeterek tercemesinde "bir"siz olarak yalnız "sığır" denildi (Ahmed Naîm). Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/397. 455[8] Hristiyanlar, hayza hiç ehemmiyet vermezler, hayızlı kadınlarla cinsî münâsebette bile be's görmezler, bu tefrittir; iĢi küçültmektir. Yahudiler ise, cinsî münâsebet Ģöyle dursun, hayızh kadınlarla bir odada bile oturmazlar, öerâber yiyip içmezler; bu da ifrattır; tedbîrde ileri gitmektir. Câhiliyyet Arablar'ı, Yahûdîler'in ifratına tâbi' olmuĢlardı. Ġslâm ĢerîatĠ ise bu ifrat ve tefriti kaldırarak, yalnız hayızh kadınlarla cinsî münâsebeti haram kılmıĢ ve bu hâldeki kadınları cünüb menzilesinde tutmuĢtur. BaĢ tarafta zikredilen el-Bakara:222. âyeti, yalnız hayızlı kadınlarla cinsî münâsebeti yasak ettiği gibi, bundan sonraki hadîslerde de Arab'ın hayızlı kadınlar hakkındaki bâtıl i'tikaadlarını yıkar ve bu husustaki Ģer'î hükümleri beyân eder (Tecrid Ter., I, 183-184).
 393

3-....... Bana HiĢâm, Urve'den haber verdi ki, Urvetu'bnu'zZubeyr'e: Hayızh kadının bana hizmet etmesi yâhud kadının cünüb iken yanıma gelmesi caiz midir? diye sorulmuĢ. Urve de: Bana göre bunun hepsi caiz, öyle olan da, böyle olan da bana hizmet eder. Bundan dolayı hiçbir taraf için be's yoktur. Bana ÂiĢe haber verdi ki, kendisi hayızlı ve hücresinde ikaamet ederken, Rasûlullah da mes-cidde i'tikâf ettiği zaman, Rasûlullah baĢını ona doğru uzatır, o da Rasûlullah'ın baĢını tarardı 456[9]. 

4- Erkeğin, Kadın Hayızlı İken Karısının Kucağında Kur'ân Okuması Babı

Ebû Vâil de, kendi hizmetçi kadınını hayızlı olduğu hâlde Ebû Rezîn'e gönderirdi de, kadın Mushaf                                                                                     
 Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/398. 456[9] Mü'minlerin annelerinden her birine mahsûs olan hücrelerin kapılan mescide açılırdı. Bu ta'rîfegöre Rasûlullah, ÂiĢe'nin hücresine bitiĢik bir halvet yerinde i'tikâf etmiĢtir. Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/398.
 394
kesesinin ipinden tutarak onu Ebû VâiPe getirir idi457[10]. 

4-.......ÂiĢe (R): Peygamber (S), ben hayızh iken baĢını kucağıma yaslar, sonra Kur'ân okurdu, diye tahdîs etmiĢtir. 458[11] 

5- Nifâsa Hayz İsmini Veren Kimse Babı 459[12]

5-.......Ümmü Seleme (R) tahdîs edip Ģöyle
                                                 457[10] Bu haberi îbnu Ebî ġeybe, kendi Musannafmda sahîh bir isnâd ile mevsûlen rivayet etmiĢtir. Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/399. 458[11] Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/399. 459[12] Bu babın ismi kalbedilmiĢtir: Çünkü bunun hakkı "Hayz'a nifâs ismi veren" denilmekti, denildi. Bu, takdîm ve te'hîre hamlolunur. Takdîr "Hayz'a nifâs ismi veren"dir. Keza "ismi veren" sözü ile murâd, "NĠfâs lâfzım hayız ma'nâsına kullanan" olması da muhtemildir. Buna göre haberdekine tekellüfsüz olarak mutabık olur da denildi (tbn Hacer). Buhârî'nin irâde ettiği Ģeyin hâsılı Ģudur: Hayz'ın nifâsa ıtlâkı, nifâsm hayza illâki Arablar arasında Ģâyi'dir. Binâenaleyh hayız için sabit olan hükümler, öylece nifâs için de sabit olur... (ġâh Veliyyullah).
 395
demiĢtir: Ben Peygamber ile beraber bir aba içinde yatmıĢ hâlde idim. Derken hayz oldum. YavaĢça sıyrıldım. Ve hayız elbisemi alıp giydim. Peygamber: "Nifâslandın mı (yânî âdetin mi geldi)?" diye sordu. Ben: Evet, dedim. Bunun üzerine Peygamber beni çağırdı, ben de saçaklı kadîfenin altında onunla beraber yattım 460[13].

6- Hayızlı Kadının Cildine Dokunmak Babı 461[14]

6-.......ÂiĢe (R) Ģöyle demiĢtir: Ben, Peygamber ile birlikte her ikimizde cünüb iken bir kabdan                                                  460[13] el-Hamîsa: Sefine vezninde bir gûnâ siyah abaya denir ki, dört köĢeli ve iki tarafı zencefli olur. el-Hamîle: Sefîne vezninde... ve kadifeye denir ki ma'rûftur. el-Hamle: Temre vezninde, bu dahî kadîfeye denir. Ve kilim ve ihram ve zeylu ve çuha ve mıkrame makûlesi havlı ve saçaklı nesneye denir.. (Kaamûs Ter.). Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/399-400. 461[14] Yânî izârm üst tarafındaki derilerde teni tene sürüĢmek caizdir. Ġzârın altındaki derilere gelince, âlimlerin bâzısının hilâfına olarak, caiz değildir. Çünkü bâzı âlimler fercden ve kan yerinden sakınmakla beraber, bunu da caiz görürler... (ġâh Veliyyullah).
 396
yıkanırdık. (Hayız olduğumda) O bana emrederdi, ben de futamı bağlardım. Ben hayızlı iken Peygamber tenini tenime dokundururdu. Keza O (mescidde) i'tikâfta iken, ben de hayızlı olduğum hâlde baĢını (i'tikâf yerinden dıĢarıya) çıkarırdı da, ben onu yıkar idim .462[15] 

7-.......BizeEbû Ġshâk -ki o ġeybânî'dir-, Abdurrahmân ibn Esved (99)'den; o da babası Esved ibn Yezîd'den; o da ÂiĢe'den haber verdi. O Ģöyle demiĢtir: Biz mü'minlerin annelerinden biri hayız olduğu ve Rasûlullah da cildini onun cildine dokundurmak istediği zaman o kadına hayzının hemen baĢlangıcında iken fûta bağlamasını emreder ve ondan sonra tenini o kadının tenine dokundururdu. ÂiĢe dedi ki: Sizin hanginiz nefsine, Peygamber'in nefsine mâlik
                                                 462[15] el-MubâĢere:.....ve cima' eylemek ma'nâsınadır. Bir kavle göre, bir bez içinde beĢereleri (yânî cildleri, tenleri) biribirine sürüĢmek ma'nâsınadır (Kaamûs Ter.). Bu lâfzı burada cinsî münâsebet ma'nâsına almağa Ġmkân yoktur. Çünkü hayızlı kadınla cinsî münâsebet etmek, bi'1-icmâ haramdır, büyük günâhtır... Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/400.
 397
olduğu kadar mâlik olabilir? 463[16] Bu hadîsi ġeybânî'den rivayet etmesinde ayrı ayrı Hâlid ibn Ab-dillah ile Cerîr ibn Abdilhamîd, Alî ibn Mushir'e mutâbaat etmiĢlerdir .464[17] 

8-.......Bize ġeybânî tahdîs edip Ģöyle dedi: Bize Abdullah ibnu ġeddâd tahdîs edip Ģöyle dedi: Ben Meymûne'den iĢittim, Ģöyle diyordu: Rasûlullah (S) kadınlarından bir kadınla deri deriye sürüĢmek istediği zaman, kadın hayızlı olduğu hâlde kadına emreder, kadın da futasını bağlar idi. Bu hadîsi Sufyân es-Sevrî de ġeyb.ânî'den rivayet etmiĢtir. 465[18]

                                                 463[16] Bu son sözden ÂiĢe'nin, nefsine güven olmaksızın cild cilde sürtüĢmenin kerahetine kaail olduğu zahir oluyor (ġâh Veliyyullah). 464[17] Hâlid'in mutâbaatını, Ebu'l-Kaasım et-Tenûhî; Cerîr'in mutâbaatım ise Ebû Dâ-vûd ile el-Ġsmâîlî mevsûlen rivayet etmiĢlerdir (Ġbn Hacer, Aynî, Kastallânî). Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/401. 465[18] Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/401.
 398
7- Hayızlı Kadının Oruç Tutmayı Terketmesi Babı

9-.......Bize Muhammed ibn Ca'fer haber verip Ģöyle dedi: Bana Zeyd -ki o, Eslem'in oğludur-, Ġyâd ibn Abdillah'tan; o da Ebû Saîd Hudrî'den haber verdi. O Ģöyle demiĢtir: Bir kurban yâhud ramazân bayramında Rasûlullah (S) yanımıza, namaz kılınacak musallaya çıktı. Kadınların yanma uğradı da: — Ey kadınlar topluluğu! Sadaka veriniz. Çünkü sizler bana cehennem ahâlîsinin çoğu olarak gösterildiniz, buyurdu. Kadınlar: — Yâ Rasûlallah, neden? diye sordular. Rasûlullah: — Çünkü siz çokça la'net eder ve kocalarınıza karĢı ni'metenankörlük yaparsınız. (Ne acîbdir ki kendini zabt eden) tam akıllı ve ihtiyatlı kimsenin aklını, sizin kadar eksik akıllı, eksik dinli hiçbir kimsenin çelebileceğini görmedim, buyurdu. Kadınlar: — Dînimizin ve aklımızın eksikliği nedir? Yâ
 399
Rasûlallah? dediler. — Kadının Ģahadeti, erkeğin Ģahadetinin yarısı değil midir? Kadınlar: — Evet, dediler. — ĠĢte bu aklının eksikliğindendir. Hayız olduğu zaman da namaz kılmaz, oruç tutmaz değil mi? buyurdu. Kadınlar: — Evet, dediler. — ĠĢte bu da dîninin eksikliğindendir, cevâbını verdi 466[19].

                                                 466[19] Küll hakkında verilen hükmün o küll ferdlerinden her ferde sâdık olması lâzım gehnez.Nitekim erkeklere taĢ çıkartır nice kadınlar vardır. Hüküm çoğunluğa göredir. Amel îmândan- cüz'dür ve îmân, ziyâde ve noksan kabul eder diyenler Peygamber'in bu sözünü- zahirine hamleder ve te'vîline hâcel görmezler. Ġbâdeti eksik olanların dînini de eksik sayarlar. Muhalifleri ise, îmân, Ġslâm ve dîn'Ġn zâtında ziyâde ve noksan terettübü mümkün değildir, bu ziyâde ve naks sıfata râci'dir, derler (Tecrîd Ter., I, 188). Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/402.
 400 

#buttons=(Accept !) #days=(20)

Our website uses cookies to enhance your experience. Learn More
Accept !