Kendisinden başka İlah olmayan,herşeyin gerçek sahibi,yaratıcısı ve kendisinden başka ibadete layık olmayan(yaratılmışların) mahlukatın tek mabudu demekdir.
RAD SURESİ - 28 AYET
Ellezîne âmenû ve tatmainnu kulûbuhum bi zikrillâh(zikrillâhi) e lâ bi zikrillâhi tatmainnul kulûb(kulûbu).Onlar, âmenûdurlar ve kalpleri, Allah’ı zikretmekle mutmain olmuştur. Kalpler ancak; Allah’ı zikretmekle mutmain olur, öyle değil mi?
İnsanı,dünyayı,kainatı,görünen ve görünmeyen bütün varlıkların yaratıcısı….Bu yüzden“Allah” ismi şerifi,Allah’ın diğer isim ve sıfatlarından farklı olarak,özel bir yere ve anlama sahiptir.Zira O,Allah’ın zatına mahsus,eşi,benzeri,taklidi,kökü veya türevi,yani çoğulu veya tekili olmayan bir özel isimdir.Allah’tan başka hiçbir kimseye hiç bir varlığa bu isim verilemez.
Bu isim,yüce Allah’ın Celal ve aynı zamanda Zat ismidir.Allah ismi cami,yani toplayıcıdır.Bütün isim ve sıfatların sırrı bu mübarek isimde toplanmıştır.
“Allah” ismine lafza-i celal denir.Diğer bütün isimler lafza-i celal’e sıfat olur,fakat o,hiçbir isme sıfat olmaz.
Özellikleri ve faydaları:
Lafza-i Celal’in bir sürü faydaları ve özellikleri, havas kitaplarında sayılmıştır.Bunların bir çoğu tecrübe edilerek nakledilmiştir.Bunlardan bir kısmı aşağıda verilmektedir.
- İmam-ı Gazali ‘ye göre,Cuma günü 1000(bin) kere “Allah“ismini zikreden kimse evliyalar arasına girer.
- Cuma günü,Cuma namzından önce 100 kere “ALLAH” diyen kimsenin istediği şey yerine gelir.
- her gün 1000 defa bu ismi şerifi zikreden kimse,manen terakki eder ve selim bir kalbe ulaşır.
- Yüce Allah’ın bu cami(toplayıcı) ve şerefli ismi bir hastaya (200) defa okunsa,hastanın eceli gelmemiş se şifaya kavuşur.
- her kim bu yüce ismin zikriyle meşgul olursa,kalbinde Allah sevğisinden başka her şey silinir.Gönlüne ilahi tecelliler ve nurlar dolar.İnsan,cin,hayvangibi,hiç bir şerlive zaralı varlık kendisine zarar veremez.
- Bu ismi yazıp üzerinde taşıyan ve aynı zamanda zikreden kimse,çok soğuk havalarda bile soğukdan müteessir olmaz.
- Hastalıklardan kurtulup şifa bulmak isteyen bir kişi, temiz bir kase içine (66) defa lafza-i Celali yazıp yağmur yada kaynak suyu ile bozarak hastaya içirilirse hastanın eceli gelmemişse Allah’ın izniyle şifaya kavuşur.
- her namazdan sonran(100) kere Kelime-i tevhidi (LA İLAHE İLLALLAH) okuyan kimse,gaflet,unutkanlık,ve kalp kasvetliğinden kurtulur.
Ebced değeri ve zikir saati:Ebced değeri ve zikir adedi(66),zikir saati güneştir.Güneş saati pazardır.yalnızca “Allah”demek,zikrin nezaketine uymadığı için ona çağırma,seslenme,yardım isteme eki olarak nida harfi olan “ya:ey” eklenerek “ya Allah”şeklinde zikretmelidir.
Ebced değerinin (66) olmasının bazı hatırlattığı şeyler var.mesela:Öteden beri islam nişanı olarak gelen”hilal”kelimesi ile Arapça yazıldığı takdirde aynı harflerle yazılan “lale” de 66 ebcedi değere sahiptir.
Halk arasında “işi 66 ya bağlamak”tabiri de galiba işini Allah’a havale etmek,yani işin kolayını buldum veya sağlam yere sırtını dayadın anlamında olsa gerek.
Allah’ı (cc) her daim zikredenlerden ol. Bilmelisin ki Allah (cc) kendisinin çokça zikredilmesini emretmektedir. Kuran’ı keriminde "Öyle ise siz Beni zikredin. Ben de sizi zikredeyim”(Bakara-152) buyrulmuştur. “Öyle ise Beni zikredin” bir emirdir. Farzdır. Ben de sizi zikredeyim buyruğu bu emre verilen, O’nun cevabından ibarettir. Sen O’nu zikret, O da seni zikredecek, ne büyük bir ikram ve müjde. Unutmayın Allah'ın sizi anması, sizin onu anmanızdan daha büyük ve yücedir.
Zikrullah dil ile olur, sonra kalbe iner yerleşir, oradan da azalara yayılır. Vücud zikir olur, o zikredeni görenin aklına Allah gelir. Zikreden zikrin anahtarı olur. Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki "İnsanlar arasında zikir anahtarları vardır. Onlarda Allah'ın zikrini gördüklerinde hemen zikrederler."(Taberani)
Allah’ı öyle zikret ki seni gören her şey coşkuyla Allah’ın zikrine koşsun, O’nu zikretsin. O’na şükretsin, nankörlerden olmasın. Zikretmemek büyük nankörlüktür. Hele O’nun seni zikredeceğini bile bile.
Zikrullahın kalbe inmesi, Allah’a karşı kalbin dikkatli olması ve uyanık bulunmasıdır. Dil ile anmaya zikir denilmesinin sebebi ise, kalb zikre delalet ve şehadet ettiğinden dolayıdır. Asıl fayda veren zikir, ilimle beraber kalbin yönelmesiyle ve Allah'ın dışındaki her şeyin kalpten uzaklaştırılması ile birlikte yapılan zikirdir. Dili aşmayan zikrin ise, mertebesi elbette ki böyle değildir. Yüce Allah'ın kulunu zikretmesi, onun üzerine hidayetini ve marifetullah nurunu yağdırması demektir. İşte bu da kulun Rabbini zikretmesinin bir meyvesidir. Kalp ile zikrin öyle bir anı vardır ki bütün mahlukatın sırrına erişir, sonsuz bir aleme mazhar olursun. O hiçbir yere sığmayan senin kalbine tecelli eder. İşte bu hal sonsuz mertebelerin bulunduğu bir makamdır ki ehline malumdur. Unutmayın Allah’ın öyle kulları vardır ki mahşer halkı onlara gıpta ile bakar onların en önemli özellikleri Allah için sevmek ve Allah için zikretmektir. Bir kudsi hadiste buyruldu ki ; "Allah Teâlâ, kıyamet günü yüzleri apaydınlık, inci minberleri üzerinde oturan ve herkes tarafından kendilerine gıpta edilen bir kavim gönderecektir ki onlar, ne peygamberlerdir ve ne de şehitlerdir." Hemen bir bedevi dizleri üstüne çöküp Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e yalvardı: "Ne olur onları bize anlat da bilelim!"
Şöyle buyurdu:
"Onlar, çeşitli kabilelerden, çeşitli ülkelerden Allah için birbirlerini sevip bir araya gelen ve Allah'ı ihlas içinde zikredenlerdir."(Taberani)
Ey kardeşler siz itaatle O’nu zikredin, O’da sevap ve mağfiretle sizi zikretsin. Zikir, Allah'a itaat etmektir. Allah'a itaat etmeyen kimse isterse pek çok teşbih getirsin, tehlil getirsin, Kur'an okusun Allah'ı zikretmiş olmaz. Allah'a itaat eden Allah'ı zikretmiş olur. İsterse kıldığı namazlar tuttuğu oruçlar, yaptığı hayırlar az olsun. Allah'a isyan eden kimse de Allah'ı unutmuş demektir. İsterse namazı, orucu, yaptığı hayırlar pek çok olsun. Allah’ı namazla zikredin, oruçla zikredin, ibadet ve itaatle zikredin. Haramlardan uzak durma ile zikrederseniz Allah size helalleri kolalaştırır. Allah’ı severek, isteyerek, arzulayarak, korkarak, rahmetini umarak zikredin. Zikrinizi Allah için yapınız, Allah’ı Allah için zikredin. Allah’ı, Allah’la zikredin, zikredin ki Allah sizi zikretsin. Diliniz her daim zikrullah ile ıslak kalsın.
Unutma ! "Bir adam Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'e şöyle dedi:
'Ey Allah'ın Resulü! Hayır kapıları çoktur. Hepsini yapmama imkân yoktur. Bana tek bir şey söyle de onu yapayım, çok şey söyleyipte unutmayayım.' Şöyle buyurdu: 'Dilin daima Allah'ın zikri ile yaş kalsın!'" (Tirmizi)
Allah'ı zikreden her kulu mutlaka yüce Allah da zikreder. Allah'ı zikreden her bir mü'mini mutlaka yüce Allah rahmetiyle anar. Affıyla anar kendisini zikredeni affeder. Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem :"İnsanoğlu, Allah'ın zikrinden daha iyi kendisini Allah'ın azabından, kurtaran bir amel işlememiştir." buyrudu. (Malik,Tirmizi)
Gerçek anlamıyla yüce Allah'ı zikreden bir kimse O'nun zikriyle birlikte her şeyi unutur. Allah da onun her şeyini koruma altına alır ve Allah onun için her şeyin bedeli olur. Zikreden için alanda satanda Allah olur. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurdu: “Gafiller arasında Allah'ı zikreden kişi, harpten kaçanların arkasında savaşan kimse gibidir. Gafiller içinde Allah'ı hatırlayıp zikreden kişi, kuru ağaçta yeşil bir dal gibidir. Gafiller içinde Allah'ı zikreden, karanlık evdeki lamba gibidir. Gafiller içinde Allah'ı zikredene Allah, daha ölmeden cennetteki yerini gösterir. Gafiller içinde Allah'ı zikreden her fasih ve a'cem sayısınca Allah onu bağışlar'." (Malik)
Fasih: Âdemoğulları demektir. A'cem ise, hayvanlardır-(Rezin)
Kardeşler gerçek manada O Alemlerin rabbi olan Allah’ı zikredelim. O Allah’la her daim olmak isteyen O nu seven O nu zikreder. Bilmez misiniz yüce Allah bir kudsi hadiste buyurdu ki "Kulum Beni zikredip Beni anarken dudakları kıpırdadıkça Ben kulum ile birlikteyim." (Buhari, İbn Mace)
O seninle beraber, sende zikrederek O’nunla beraber ol.
Bilmiş ol ki yüce Allah "Ey iman edenler, Allah'ı çok çok zikredin." (Ahzab-41) buyurmuş. Peygamber (sav)'de şöyle demiştir: "İnsanlar bu bir delidir, deyinceye kadar Allah'ı çokça zikrediniz” (Ahmed- Ebû Ya'lâ)
Çokça zikir, kalpten ihlas ile yapılan zikirdir, az zikir ise sadece dille yapılan zikirde olduğu gibi, nifak hükmünü taşıyan zikirdir. Mü'min bazen, Allah'ı zikretmeyi unutabilir. Dolayısıyla, zikrine devam etme emri verilmiştir. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Mekke yolunda yürüyordu. Cümdân denilen bir dağa uğradı ve şöyle dedi: “Yürüyün burası Cümdân'dır. Müferridler geçmiştir.'Kimdir müferridler, ey Allah'ın Resulü?' diye sorduklarında, şöyle buyurdu: Onlar, Allah'ı çokça zikredenlerdir” (Müslim). Tirmizi'nin rivayetinde ise; "Müferridler ne demektir?" diye sordular, şöyle buyurdu: "Allah'ın zikrini kendilerine şiar edinenlerdir. Zikir onların yüklerini ve ağırlıklarını sırtlarından atar ve kıyamet gününde Allah'ın huzuruna hafif olarak gelirler."
Unutma! “Allah'ı zikretmek en büyük ibadettir”(Ankebut-45) buyrulmuştur. Allah'ı zikretmeniz her şeyden daha faziletlidir. Allah'ı zikretmek en büyüktür. Yüce Allah'ı zikretmek her şeyden daha büyüktür. Yani zikirsiz yapılan bütün ibadetlerden daha faziletlidir. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e sordular: “Kıyamet gününde kulların hangisi Allah indinde daha kıymetli ve daha yüksek mertebelidir? Şöyle buyurdu:
'Allah'ı çok zikredenler.'
Denildi ki: 'Ey Allah'ın Resulü! Allah yolunda savaşandan da mı daha kıymetlidir?'
'Kılıcı parçalanıp kana bulanıncaya kadar savaşsa dahi, Allah'ı zikredenin derecesi ondan üstündür' buyurdu."(Tirmizi)
Başka bir hadisi şerifte Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurduki;
"Rabbinizin katında, derecenizi en yükselten, sizi en temiz kılan, altın, gümüş tasadduk etmekten daha iyi olan, Allah yolunda savaşa çıkıp da düşmanlarla kıyasıya savaşmaktan bile daha üstün olan iyi amelinizi size bildireyim mi?"
"Evet" dediler."işte o, Allah'ı zikretmektir."(Tirmizi) dedi.
Allah'ı zikretmek insanı masiyetten alıkoyar. Çünkü O'nu zikredip hatırlayan bir kimse O'nun emirlerine aykırı davranmaz. Allah'ı zikretmek mutlak olarak en büyüktür. Yani asıl hayâsızlıktan ve münkerden alıkoyan odur. Çünkü ancak Allah'ı hatırlayan, O'nun gözetimi altında olduğunun şuuruna varan kimse için günahlardan uzak durmak mümkün olabilir. Bunun mükâfatı da yüce Allah'ın o kimseyi hatırlamasıdır. Hadis-i şerifte belirtildiği gibi: "Allah Teâla şöyle buyuruyor: 'Ben kulumun zannı üzereyim. Beni zikrettiği zaman, ben onunla beraberim. Eğer beni kendi nefsinde zikrederse, ben de onu kendi nefsimde zikrederim. Eğer beni bir topluluğun içinde zikrederse, ben de onu o topluluktan daha hayırlı bir topluluğun içinde zikrederim. Bana bir karış yaklaşırsa ben ona bir arşın yaklaşırım. Bana bir arşın yaklaşırsa ben ona bir kulaç yaklaşırım. Bana yürüyerek gelirse ben ona koşarak giderim'." (Buhari,Müslim,Tirmizi)
Unutmayın! “Allah’ı çok zikredin ki kurtuluş bulabilesiniz.”(Cuma-10) buyrulmuştur.